Spor

Muslera: Volkan Demirel dünyada tanınmış bir kaleci saygı duymak gerek

'Türk çayına bayılıyorum, günde 20 olmasa bile on tane kesin içiyorumdur'

04 Ocak 2015 14:08

Galatasaray’ın kalecisi Fernando Muslera, ezeli rakipleri Fenerbahçe'nin "Volkan Demirel dünyada tanınmış bir kaleci saygı duymak gerek" dedi. Türk çayını çok sevdiğini söyleyen Muslera, "Günde 20 olmasa bile on tane kesin içiyorumdur. Ben tatlı şeyleri çok sevdiğim için şekerli Türk çayına da bayılıyorum" diye konuştu.

Hürriyet'ten Sibel Arna'nın sorularını yanıtlayan (4 Ocak 2015) Muslera'nın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

Bu ne sevgi Muslera! Sana soru hazırlamak için yüzlerce taraftar yorumu okudum ve hiç olumsuz bir şeye rastlamadım... Fenerbahçeliler bile sana hasta. Bu kadar çok sevilmek şahane olmalı?

-İnanılmaz bir duygu. Bir kaleci ilk başta kendi takımını kurtarabilmek için çalışır. Karakterini özverili bir şekilde ortaya koyar. Diğer takımların taraftarlarının nasıl bir adam olduğumu hissetmesi, sevmesi çok ayrı bir duygu. Ama bu durumun sorumlusuGalatasaray taraftarıdır.  

Nasıl yani?

-Çünkü Türkiye’ye beni onlar yansıtıyor. Her futbolcu kendi taraftarının yansıttığı kadar tanınır, sevilir. Galatasaraylılar ne kadar çok çalıştığımı gördüler, işimi yapış biçimime saygı duydular ve beni takdir etmeye başladılar. Öyle güzel anlatıyorlar ki beni dediğiniz gibi diğer takımlar bile seviyor. Duygularımı paylaşan herkese teşekkür ediyorum. 

Aslında ağlaya ağlaya kaleci olmuşsun öyle mi?  

-Çocukken hiç kimse kaleye geçmek istemez biliyorsunuz. Ben de istemezdim ama boyum uzun diye hep kale bana kalırdı. 8-9 yaşındayken kalecilik konusunda hiç iyi değildim. Sürekli gol yiyordum ve her gol yediğimde de ağlıyordum. Olgunlaşmaya, işi öğrenmeye başlayınca önce kalecilik mesleğine hayran oldum, sonra da kaleci oldum.    

Nesine hayran oldun?

-Gençken sahanın içindeki en farklı iki oyuncudan bir tanesi olma durumuna ve topu elle alabilmeye hayran olmuştum. Ama şimdi kaleci yalnızlığını ve bu duyguyu olumlu bir hale çevirebilmeyi çok seviyorum.

Yalnızlık nasıl olumlu bir hale dönüyor? 

-Maç benim kalemden uzakta oynanırken, ben de topu ayağıma almak, koşmak, çalıp atmak, önüme geleni geçmek ve fileleri havalandırmak istiyorum ama bu duyguyu içime hapsediyorum. İşte tüm bu içimde kalan adrenalin, kurtarış esnasında patlıyor.

Penaltı atışları sırasında da kendinizi atış yapan futbolcunun yerine mi koyuyorsun?

-Hayır o esnada hiçbir şey düşünmemek gerekiyor. Hiçbir şey düşünmemeyi başaramıyorsam, yapacağım kurtarışı hayal ederek kendimi motive ediyorum. 

Çok hayal kurmasına rağmen kariyerini gol atmadan tamamlayan kaleciler var. Ama sen tek golünü 2012’de oynanan Manisaspor-Galatasaray maçında attın... 

-Alışık olmadığım bir his. O maçta taraftar çok istedi, Fatih Terim de penaltı kullanmaya beni gönderdi. Aslında Selçuk vuracaktı. Attığım o gol hayatımın en değerli anlarından biri. Düşünsenize 28 yılda sadece 1 gol attım.

Kariyerin boyunca bir maçta en fazla kaç gol yedin?

-6. Real Madrid-Galatasaray maçında altı gol yemiştim. O kadar çok kızmıştım ki!

Kendine mi, takıma mı?

-Tamamen kendime kızdım. Bir kaleci asla böyle bir şeyi hayal edemez. Ben de hayal edemezdim. Çok üzüldüm ama kısa sürede atlatmak zorundaydım. Önümde başka önemli maçlar vardı. Böyle motive olarak kendime geldim. 

İstanbul’da en sevdiğin ve en sevmediğin şey nedir? 

-Karlı havayı sevmedim. Hele antrenman yaparken yağan kara uyuz oluyorum. Ama şehrin geneline âşığım. Her köşesinde farklı bir güzellik var. Yemeklere alışmakta hiç zorlanmadım. En çok çayı seviyorum.

Evet günde 20 bardak içtiğini okudum.

-20 olmasa bile on tane kesin içiyorumdur. Ben tatlı şeyleri çok sevdiğim için şekerli Türk çayına da bayılıyorum. Uruguay’da da Mate çayı elimizden düşmez.

Papa seni barış elçisi mi seçti?

-Beni ve Fenerbahçeli futbolcu Emre Belözoğlu’nu barış için yapılan bir maça davet etti. 

Fenerbahçe demişken, Fenerbahçe kalecisi Volkan’la çok kıyaslanıyorsunuz. Hem kaleciliğiniz hem de karakterleriniz... Siyahla beyaz kadar zıt olduğunuzu iddia edenler var.  

-Ama bu, kıyaslama yapılmaması gereken bir konu... Herkesin çalışma stili ve kalecilik stili farklı olduğu gibi karakteri de farklı. Ben kendisine çok saygı duyuyorum. Bir keresinde İtalya’ya giderken aynı uçaktaydık ve muhabbet etme fırsatımız oldu. Çok iyi bir insan olduğunu o yolculukta gördüm. Volkan, Türk futbolunu benden daha iyi tanıyor. Ben dört seneden beri buradayım, o bu ülke futbolunun arasına doğmuş. Belki de hareketleri ve yaptığı davranışlar bilinçlidir. Çünkü kendisi normalde çok iyi bir insan ama ona da çok kötü davrandıklarında böyle reaksiyon veriyor. Belki de böyle yaklaşmamız gerekiyor bu konuya. Volkan sadece Türkiye’de değil bütün dünyada tanınmış bir kaleci. Saygı duymak gerek.