Dünya

Murat Yetkin: Trump, Temsilciler Meclisi'nin 'Türkiye'ye S-400 yaptırımı' kararını Erdoğan ile “harika” ikili ilişkisi hatırına veto eder mi?

"Çavuşoğlu’nun 'Anlaşmadan geri dönüş yok' diye kim bilir kaçıncı defa tekrarladığı saatlerde ABD Temsilciler Meclisine Türkiye’ye tehditlerle dolu karar tasarısı sunuldu"

16 Mayıs 2019 12:35

Gazeteci-yazar Murat Yetkin, ABD'nin yasama organlarından Temsilciler Meclisi'nin "Türkiye'nin S-400'leri alması durumunda yaptırım uygulanması" ile ilgili yasa tasarısının "kabul edilecek gibi göründüğünü" yazdı. Yetkin, "Bu karar tasarısı kabul edilirse ki öyle görünüyor, geriye sadece Trump’ın bunu veto etmesi ihtimali kalıyor" yazdı.

Yetkin, "Türkiye’nin Suriye’de YPG’ye 'saldırması' halinde, Türk ekonomisini 'mahvedeceği' tehdidinde bulunan Trump, iki partinin ortak karar tasarısını Erdoğan ile “harika” ikili ilişkisi hatırına veto eder mi?" diye sordu. Yetkin, bu soruya Türkiye’nin önceki Washingon Büyükelçisi Namık Tan'ın “Etmek istese de edemez" cevabını verdiğini belirtti.

Yetkin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:

"ABD Temsilciler Meclisine 15 Mayıs’ta sunulan bir karar tasarısında Rusya’dan S-400 füzeleri alma kararına karşı Türkiye’ye adeta ültimatom anlamına gelen tehditler savruldu. Hem Cumhuriyetçi, hem Demokrat üyelerin katıldığı, Partiler-üstü Liderlik komitesi tarafından sunulan 372 sayılı karar tasarısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a “Rusya ile Türkiye-ABD ilişkilerini ve Türkiye’nin NATO’daki rolünü tehlikeye atacak şekilde askeri ilişkiden kaçınma” çağrısı da yapıldı. ABD Başkanı Donald Trump’tan da Türkiye Rus S-400 füzeleri alırsa yaptırım uygulama ve F-35 programından çıkarması isteniyor. 
Cumhuriyetçi Parti Dış İlişkiler Komitesi üyesi Michael McCaul “Türkiye ya Rusya’yı, ya NATO müttefiklerini seçecek, Erdoğan doğru kararı vermeli derken, Dış İlişkiler Komitesinin Demokrat Başkanı Eliot Engel, “Bu, Erdoğan’a açık bir mesajdır; bu yolda devam edersen ciddi sonuçlarıyla karşılaşacaksın” diyecek kadar işi ileri götürüyor.


Bu karar tasarısı kabul edilirse ki öyle görünüyor, geriye sadece Trump’ın bunu veto etmesi ihtimali kalıyor. Peki, Trump, yani Türkiye’nin Suriye’de YPG’ye “saldırması” halinde, Türk ekonomisini “mahvedeceği” tehdidinde bulunan Trump, iki partinin ortak karar tasarısını Erdoğan ile “harika” ikili ilişkisi hatırına veto eder mi?
Türkiye’nin önceki Vaşington Büyükelçisi Namık Tan “Etmek istese de edemez” diyor; “2020 seçimlerine doğru gidilirken kendi siyasi geleceği tehlikeye girer.”
Geçtiğimiz günlerde Bloomberg’te “gelişmelere yakın kaynaklara” atfen çıkan “Türkiye ABD’nin talebiyle S-400 alımını yeniden değerlendiriyor” haberi aslında gelişmelerin “geri dönüşü olmayan” noktaya doğru ne kadar hızla ilerlediğini gösterdi. Bu haberin çıkmasıyla Suriye ordusunun İdlib’te, Türkiye’nin ateşkes sorumluluğunda bulunan bölgelere bombardımanı birden hızlandı. Nihat Ali Özcan ve Metin Gürcan gibi asker kökenli yorumcular, Türkiye’nin İdlib çevresindeki 12 gözlem noktasındaki yaklaşık 900 askerinin saldırılara açık hale geldiği ve artık önceliğin onların güvenliğine verilmesi gerektiğini yazdılar. 13 Mayıs’ı 14 Mayıs’a bağlayan 24 saat içinde önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i, ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rus Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu aradı. Malum, bütün böbürlenmeye rağmen, Türk ordusunun Suriye’deki varlığı Rusya’yla işbirliğine bağlıydı. The Washington Institute uzmanı Soner Çağaptay, “Türkiye ABD’ye S-400’leri alacağını bildirdi, Suriye bombardımanı durdu” diye yazdı kendi kaynaklarına dayanarak. Putin’in meselesi yalnızca Türkiye’ye füze satmak değil, S-400 satışı üzerinden NATO ittifakını çatırdatmak ki şu ana dek bunu başarmış görünüyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in geçen haftaki Türkiye ziyaretinden de bir sonuç çıkmadığı böylece anlaşıldı. Nitekim 15 Mayıs’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Anlaşmadan geri dönüş yok” diye kim bilir kaçıncı defa tekrarladığı saatlerde ABD Temsilciler Meclisine Türkiye’ye tehditlerle dolu karar tasarısının sunuldu."


Yetkin'in "ABD’den Rusya tehdidi, İran krizi, ekonomide savrulma bir yana, İstanbul seçimi bir yana" yazısının tamamına buradan ulaşabilirsiniz