Dünya
Deutsche Welle

Münih Güvenlik Konferansı başlıyor

52'nci Münih Güvenlik Konferansı bugün dünyanın dört bir yanından üst düzey katılımla başlıyor. SIPRI Başkanı Dan Smith, toplantının gündemini DW'ye değerlendirdi.

12 Şubat 2016 11:49


52'nci Münih Güvenlik Konferansı bugün başlıyor. Dünyanın dört bir yanından üst düzey politikacı ve güvenlik uzmanlarını bir araya getirecek tartışma platformuna barış aktivistleri ve NATO karşıtlarının gösterileri eşlik edecek. Gündemin ana maddesi Suriye'deki iç savaş, Ortadoğu'da artan gerilim ve özellikle de Avrupa'nın bir numaralı sorunu haline gelen sığınmacı krizi. Münih Güvenlik Konferansı'nın gündemini Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI'nin Başkanı Dan Smith DW'ye değerlendirdi.

Deutsche Welle: Konferanslar, zirveler, G7, G20 gibi tartışma forumları, son olarak Paris'teki İklim Konferansı gibi büyük BM konferansları… Liderleri, yetkilileri, uzmanları bir araya getiren resmi ve özel çeşitli platformlar varken Münih Güvenlik Konferansı gibi daha küçük çapta bir etkinliği bu kadar önemli kılan nedir?

Dan Smith: Münih Güvenlik Konferansı (MGK) gibi daha küçük buluşmaların cazibesi, katılımcıların daha rahat, daha az resmiyet taşıyan bir ortamda fikir alışverişinde bulunabilmeleri. G7 ya da G20 zirvelerindeki gibi bir sonuç bildirisi yayınlama zorunluluğu yok. Bu, katılımcılara protokolsüz fikir alışverişi ve özel görüşmeler için daha fazla özgürlük sunuyor. Diğer yandan konferanslar ne kadar büyük ve üst düzeyse medyanın ilgisi de o kadar yoğun oluyor ve o zaman da halkla ilişkiler rekabetine dönüşmesi tehlikesi artıyor.

Deutsche Welle: Dijital enformasyon teknolojileri çağında yaşıyoruz. Diğer tarafların ne düşündüğünü öğrenmek için bu tür buluşmalar niçin hala önemli?

Dan Smith: Bu açıdan bakıldığında büyük podyumlar, Chatham House kurallarının geçerli olduğu, kısıtlı sayıda kişinin doğrudan fikir ve bilgi alışverişinde bulunabildiği küçük toplantılar kadar öneme sahip değil. Dijital dünyada da yüz yüze buluşmaların yerini doldurmak imkansız. Bu her tür diplomatik süreç ya da müzakere süreçleri için geçerli. İletişim araçlarımız teknolojik olarak ne kadar ilerleme kaydetse de ilgili kişiler arasında gerçek buluşmalara her zaman ihtiyaç olacak.

Deutsche Welle: Rusya'dan Münih'e bu yıl iki üst düzey politikacı birden geliyor: Başbakan Dimitri Medvedev ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov. Rusya bir dış politika atağına hazırlanıyor diyebilir miyiz?

Dan Smith: Rusya kendi dış politik bakış açısının reklamını yapmaya her zaman büyük değer vermiştir. Ve tabii çok sayıda karar verici ve fikir mimarının katıldığı MGK, Ruslar için çok cazip bir platform sunuyor. Son üç yıldır ilişkilerin dramatik bir şekilde kötüleşmesinin hem Rusya hem de Batı'da büyük endişe yarattığı görülüyor. Ve bu nasıl analiz edilirse edilsin, iki taraf kendi tutumunu desteklemek için hangi tezleri savunursa savunsun, ne kadar fikir teatisi, ne kadar temas olursa o kadar iyi. Bu nedenle bunu olumlu bir işaret olarak görüyorum.

Deutsche Welle: İran ve Suudi Arabistan arasında sert rüzgarların estiği bir dönemde iki ülkeden üst düzey yetkililer de Münih'te olacak. Mısır ve Irak'tan da üst düzey katılım var. Sizce Münih'ten Suriye için bir atılım çıkabilir mi?

Dan Smith: Bu çok spekülatif bir konu. Spekülasyona girsem bile Suudi Arabistan ile İran'ın henüz resmi temas noktasında olmadığını düşünüyorum. Ama tabii arka planda her zaman sessiz diplomasi vardır. Ve iki ülke ile bağlantı halindeki ülke ya da hükümetlerin Suudi Arabistan ve İran'ı gayriresmi temaslara cesaretlendirmeleri yüksek bir olasılık.

Deutsche Welle: Konferansın bu yılki başlığı dünyadaki mevcut duruma paralel olarak oldukça karamsar: Sınırsız krizler, Acımasız Tahripçiler, Çaresiz Hamiler. Münih'teki uzmanlar bu kadar kötümserse dünya gerçekten kaosa sürükleniyor denebilir mi?

Dan Smith: Bu başlığın anlaşmazlıklara taraf olan tüm siyasi liderleri, gelecek için büyük riskler içeren bir sürece dahil oldukları konusunda uyarma amacı taşıdığına inanıyor, böyle olmasını umuyorum. Son 15 yılda dünyadaki güç yapılarındaki değişim, uluslararası liderlerin ilişkilerini sorunları çözecek şekilde idare etmekte sorun yaşadıkları bir durum yarattı. Konferansın başlığının bir alarm, bir uyarı sinyali olduğunu umuyorum. Başlığın şu anda dünyanın kesin durumunu tanımladığı noktaya henüz ulaşmadığımızı düşünüyorum. Ancak bundan ögelerle karşı karşıyayız. Krizler belki sınırsız olmasa da birbiriyle kesişir durumda. Acımasız tahripçiler de var. Ama aynı zamanda barışı ve dengeleri korumak için birşeyler yapan hamiler de var. Henüz uçuruma yuvarlanmadık. Ama şu da açıkça idrak edilmeli: Eğer büyük krizlerden bazılarını kontrol altına almayı başaramazsak, bu başlık birkaç yıl içinde gerçeğe dönüşebilir.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle