Gündem

'Muhatap Öcalan'

Derya Sazak, Hanefi Avcı'nın kitabında cemaatçi yapılanma iddialarının yanı sıra Güneydoğu'daki terör ve PKK açısından da önemli iddiaları olduğunu yazd&

26 Ağustos 2010 03:00

T24- Derya Sazak, Milliyet gazetesindeki köşe yazısında, Hanefi Avcı'nın kitabının cemaatçi yapılanma iddialarının yanı sıra Güneydoğu'daki terör ve PKK açısından da önemli iddiaları olduğunu yazdı.


Sazak, Avcı'nın, "kimi güçler PKK’nın Türkiye için 'nimet' olduğunu bildikleri için mi bu savaş bitmiyor?" söylemini köşesine taşıdı.


Derya Sazak'ın  'Muhatap Öcalan' başlığıyla yayımlanan 26 Ağustos 2010 tarihli yazısı şöyle:


Hanefi Avcı’nın kitabı, devletteki “cemaatçi” yapılanma iddiaları kadar 1980-90’lı yıllarda Güneydoğu’da görev yapmış bir istihbaratçının “terör” ve PKK konusunda geldiği noktayı sergilemesi açısından da çarpıcıdır.
Kitap da adını (Haliç’te Yaşayan Simonlar) PKK’nın Bekaa Kampı’nda görev yapmış “Simon” kod adlı bir militanın Diyarbakır’da yakalanması ve sorgulanması sırasında Hanefi Avcı’da bıraktığı izlerden alıyor. Avcı, İstanbul Gayrettepe’de görev yaptığı yıllarda Haliç’ten geçerken duyduğu kokuyu devletteki kirlenmeyi anlatmakta kullanıyor. Rüşvet, yolsuzluk ve yalanla dolu ortamda 1990’ların Türkiye’sini anımsatıyor.
Empoze edilmiş fikirler için savaşırken, kendi yanlışlarına karşı durma cesareti göstermeyen anlayışı yargılıyor Avcı. “Simonlaşma” böylesine etik bir muhakemenin adı. Haliç metaforu ise hukuk dışılığın simgesi. Günümüzde “cemaat”i bekleyen tehlikenin de bu olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.
“Demokratik Açılım” konusunda hayli cesur değerlendirmeleri var.
Referandum kampanyasında muhalefetin AKP Hükümeti’ni ve Başbakan Erdoğan’ı İmralı ile pazarlık yaparak “ateşkes” sağlamakla suçladığı bir sırada, Hanefi Avcı’nın değerlendirmesi kitabın “zamanlaması”nı anlamlı bulan iktidar çevrelerini de etkileyecek niteliktedir:
“Bu ülkede görünürde 30, örtük olarak da uzun yıllardan beri yarı resmi bir savaş devam ediyor. Bu savaşın bir de karşı tarafı var. Eğer silahlı bir mücadele sürüyorsa, bunun sebebini asıl olarak bu mücadeleyi başlatan tarafa sormak gerekmez mi? ‘Ne istiyorsunuz, niçin bunca zamandır savaşıyorsunuz?’ gibi sorular hiç sorulmuyor. Herkes onlar yerine konuşup Türkiye’nin Güneydoğu ya da Kürt sorunu olmadığını söylüyor. Veya birileri onların Türkiye’yi böleceğini iddia ediyor.”
Hanefi Avcı, PKK’nın bunca yıl sonra hâlâ bölgede bir karış toprak üzerine denetim kuramadığına dikkat çekerek şu sonuca varıyor:
“Tek çaresi bu açılım projesi ise silahlı mücadeleye son vermektir.
Şimdi de Öcalan ve PKK ile görüşülemez deniyor? Peki, kiminle görüşülecek?
Bugün için PKK demek Öcalan demektir. Bu açıdan muhatap Öcalan’dır.
Öcalan muhatap alınmadan da hiçbir sorun halledilemez.
Bu sorunları ABD’yle, AB’yle veya başka ülkelerle konuşmak, çözmek, pazarlık yapmak isteyenlerin bu devletler veya güçler yerine Öcalan ile sorunu çözmeye çalışmalarının daha akıllıca bir iş olduğunu bilmeleri gerekir.
PKK ve Öcalan’ın bugünkü tavrı ve içinde bulunulan durum Türkiye için büyük bir şanstır. Türkiye bu nimetin farkında değildir. Bu savaşın bitmesi için bütün şartlar olgunlaşmış ve her şey hazırdır.”
Hanefi Avcı bunları söylüyor. Acaba, kimi güçler PKK’nın Türkiye için “nimet” olduğunu bildikleri için mi bu savaş bitmiyor? Avcı’yı cemaatin “imamları”nı yazdığı için göklere çıkaranlar Apo değerlendirmesine ne buyuracaklar?!