BirGün yazarı Ümit Alan, Muharrem İnce'nin CNN Türk'te katıldığı programda karşısındaki 3 gazetecinin 'gerginliğini' değerlendirdi. İnce'nin Türkiye medyasının sözlüye kaldırdığını görüntüsünü verdiğini söyledi.
Alan "Bir 'mimik gazeteciliğimiz' eksikti" başlığıyla (27 Mayıs 2018) yayımlanan yazısının ilgili bölümünde şunları yazdı:
Gazeteci, kamuoyu önünde soran ve halk adına yanıt talep eden kişidir. İşin doğası gereği, gerilmesi beklenen gazeteci değil konuğudur. Yani eğer çok kendinden eminse konuk da gerilmez ama gazetecinin gerilmesi çok görülmüş bir şey değildir. Ancak Muharrem İnce’nin katıldığı programda nedense karşısındaki üç gazeteci gizleyemeyecek kadar gergindiler. Capslere konu olan kimi mimikler, telaşlı araya girme çabaları, panikle telefon karıştırmalar vs. Sanki Muharrem İnce, Türkiye medyasını sözlüye kaldırmış gibi görüntü yaratan bu gerginliğin üç nedeni olabilir: Birincisi; içten içe Türkiye’deki muhalif kesimlere (ki Türkiye’nin en az yarısını oluşturuyorlar) karşı suçluluk hissetmek, ikincisi; Muharrem İnce’nin işine yarayacak bir program akışı yaratıp birilerinin tepkisini çekmemek, üçüncüsü; mazallah yanlışlıkla Muharrem İnce’ye katılır bir mimik vermemek. Sosyal medyada sıkça telefonla talimat alıyorlar tahminleri yapılsa da bunları ancak dedikodu mahiyetinde ele alabiliriz. Yüz ifadelerine kadar yansıyan bu gerginlik bence beden dili uzmanlarınca ayrıca incelenmeli.
Açık oturumda sanma yanılgısı
Her seçim dönemi sosyal medyada dönen birkaç video var. 1991 genel seçimleri veya daha öncesi, seçime katılan tüm siyasi liderler bir stüdyoda oturmuş tartışıyorlar. Kimilerinin özlemle, kimilerinin “vay be eskiden nasıl ülkeymişiz?” şaşkınlığıyla paylaştığı bu kültür, Batı’da halen sürüyor. Hatta Amerika’da seçimin en önemli geleneklerinden biri. Bu kültür, 16 yıldır süren son iktidarla birlikte demokrasi kültürümüzden uzaklaşan şeylerden biri oldu. Anaakım medya bir tekel niteliği kazandığı için de bir muhalefet liderinin karşısına geçen gazeteciler, kendilerini bir açık oturumda karşı kutbun bir temsilcisi olarak görüyor olabilirler. Gerginliğin ve mimik gazeteciliği diye ifade edebileceğimiz durumun oluşmasının en muhtemel sebeplerinden biri bu. Bir yandan tartışmanın bir tarafı gibi olacaksınız ama bir yandan da gazeteci gibi tarafsız durmaya çalışacaksınız, zor iş. İster istemez gerilir insan. Bir ara NTV’de zor meslekleri ele alan bir program vardı. Eğer devam ediyorsa “dişli bir muhalif lider karşısında yandaş gazeteci olma” işi, o programda konu edilmeli.
Tepkilerden gazetecilik de nasibini alıyor
Muharrem İnce’nin CnnTürk’te katıldığı programa sosyal medyadan yükselen tepkilerin çoğunluğuna hak vermemek elde değil. Sonuçta medyanın durumu ortada. Bu kadar büyük haksızlığın ortasında gazetecilerin her yaptıkları göze battı. İlgili gazetecilerin niyetini sorguladığım için onlara haksızlık yapılmasıyla ilgilenmiyorum ama tepki gösterenler bence biraz gazeteciliğe de haksızlık yaptı. Çünkü sosyal medyada tepki gösterilen bazı sorular, bir gazetecinin zaten sahip olması gereken şüpheci karakterin göstergesiydi ama onlar da tepkilerden nasibini aldı. Tabii bunun sebepleri var. Birincisi; muhalefet neredeyse hiç ekranlarda yok. Nadiren olunca da insafsızca yüklenmek ister istemez rahatsız ediyor. İkincisi; aynı şüphecilik iktidar temsilcileri karşısında asla gösterilmiyor. Yanlış anlaşılmasın, sorulan her soru doğal gazetecilik sorusudur demiyorum. Örneğin; üç kafadardan birinin Muharrem İnce’ye Cumhurbaşkanlığının giderleriyle ilgili bilgileri nereden bulduğunu sorması tam bir skandaldı, sosyal medyada ifade ettiğim üzere “bir berberin müşterisine usturayı nasıl kullanacağım?” diye sorması gibi bir şeydi ama sorulan her soru da haksız değildi.
Yazının tamamı için tıklayın