Dünya

Muhammed el Baradey kimdir?

Öfkeli göstericiler Mısır sokaklarını doldurduğunda, pek çoklarının gözünde ülkenin potansiyel yeni lideri Muhammed El Baradey’di.

31 Ocak 2011 02:00

T24 - Öfkeli göstericiler Mısır sokaklarını doldurduğunda, pek çoklarının gözünde ülkenin potansiyel yeni lideri Muhammed El Baradey’di.

Kahire doğumlu, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) eski Başkanı, Nobel ödüllü Baradey, ölüm tehditlerine rağmen geçen perşembe ‘halkıyla’ birlikte olmak için ülkesine döndü. 200 bin kişi daha şimdiden “2011 seçimlerinin adayı El Baradey” grubu için örgütlenmeye başladı bile. Hukuk eğitimini Kahire’de tamamlayan El Baradey, Mısır Dışişleri’ndeki görevine 1960’lı yıllarda başladı. 1980’de Birleşmiş Milletler’e giren El Baradey, 1997’de UAEK Başkanı oldu ve nükleer programları konusunda uzlaşmaz bir tutum izleyen İran ve Kuzey Kore gibi ülkelerin dosyalarını üstlendi. El Baradey’in en büyük ‘düşmanlarından’ biri ise eski ABD Başkanı George W. Bush’tu. 2002 yılında Irak’ın üzerinde fırtına bulutları dolaşırken, Bush’un, Saddam Hüseyin’in kitlesel imha silahı ürettiği iddiasını ısrarla reddeden El Baradey büyük bir polemiğin içine çekildi. El Baradey konuyla ilgili olarak” Hepimiz o dönemde Irak’ın nükleer silahı olmadığını biliyorduk. Bush yönetimi bundan hiç hoşlanmadı, çünkü Londra ve Washington’un ‘rejim değişikliği’ gibi gizli bir gündemi vardı” demişti. El Baradey 2005’te “nükleer enerjinin askerî amaçlar için kullanımını engellemeye yönelik çabalarından dolayı” Nobel Barış Ödülü’ne layık görüldü. UAEK’in üç dönem başkanlığını yürüten El Baradey, sakin bir emekliliğe hazırlanıyordu ki Tunus’un devrik başkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin gidişiyle yeniden umutlandı ve evinde uzun süre oturamayacağını anladı. El Baradey, Ağustos 2010’da altını çizerek “Yeni firavun ben değilim” dese de son gelişmeler üzerine yaşananların Arap dünyası için bir mesaj olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Obama’nın deyimiyle ‘Evet, başarabiliriz’. Bunu yapabiliriz. Halk olarak, kemikleşmiş, en temel haklarımızdan bizi mahrum bırakan bu sistemi değiştirmek için kendi kendimizi yetkilendirebiliriz.”