15 Haziran 2025 12:38
Güncelleme: 15 Haziran 2025 12:54
İsrail savaş uçaklarının İran’daki nükleer ve askeri alanlara yönelmesiyle eş zamanlı olarak, ülke içinde gizlenmiş komandolar, insansız hava araçları ve bomba yüklü sivil araçlar harekete geçti. Hedef alınan isimler arasında İran Devrim Muhafızları'nın kıdemli yöneticileri, nükleer çalışmalarla bağlantılı uzmanlar ve yönetimin kritik figürleri yer aldı.
Washington Post’a konuşan üst düzey bir İsrailli güvenlik yetkilisi, birçok saldırının hedeflerin hala evlerinde, hatta yataklarında bulunduğu sırada gerçekleştirildiğini belirtti.
Gecenin ilerleyen saatlerinde, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e yakın isimlerin yanı sıra ülkenin nükleer programında aktif görev alan bilim insanlarının bazıları ya insansız hava araçlarıyla ya da binalara yerleştirilen patlayıcılarla öldürüldü. Tahran’daki apartmanların dış cephelerinde meydana gelen büyük patlama izleri, saldırıların ne denli güçlü olduğunu gözler önüne serdi.
İsrail, bu operasyonu “Yükselen Aslan” adıyla kodladı. Plan, İran’da uzun süredir hareketsiz bekleyen silahlı hücrelerin ve gizli mühimmat depolarının ani bir şekilde devreye sokulmasıyla hayata geçirildi. Yetkililere göre ilk aşamada “karar alma mekanizmalarının” hedeflenmesi amaçlandı.
Saldırılarda öldürülen isimler arasında İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları’nın başındaki Tümgeneral Hüseyin Selami ve fizik profesörü olan İslami Azad Üniversitesi Rektörü Muhammed Mehdi Tehrançi bulunuyor.
Mossad’ın bu çok katmanlı saldırı planı, uzun süredir hazırlanıyor ve son aylarda hız kazanmıştı. Başka bir İsrailli güvenlik yetkilisi, planın olağanüstü bir cesaret, karmaşık taktikler ve yanıltıcı hamleler içerdiğini ifade etti.
Bu hazırlıklar, İran ile ABD arasında nükleer müzakerelerin yeniden gündeme geldiği bir dönemde tamamlandı. Mossad’ın, gelişmiş silah sistemlerini gizlice İran’a sokarak hedef bölgelerde konumlandırdığı bilgisi de verildi.
Batılı istihbarat kaynakları, saldırıların uzun vadeli etkisinin henüz tam olarak öngörülemeyeceğini belirtti. Özellikle İran’ın nükleer silah edinme iddiaları üzerindeki etkisinin zamanla ortaya çıkacağı ifade ediliyor. Öte yandan bu suikastlar, İran’ın askeri ve bilimsel liderlik kademelerini korumada ne denli yetersiz kaldığını da ortaya koydu.
İsrail tarafı ise operasyonun yalnızca başlangıç olduğunu ifade ederek, Mossad’ın, lider pozisyonlarına gelmesi muhtemel ikinci kademe isimlere gözdağı vermek amacıyla doğrudan mesajlar ilettiği bildirildi. Bazı hedeflerin evlerine “Sizi izliyoruz” içerikli mektuplar bırakılırken, kimilerine eşleri aracılığıyla telefonla ulaşıldı.
Operasyon, sadece suikastlarla sınırlı kalmadığı, Mossad’ın İsrail ordusuyla yıllar boyunca yaptığı iş birliği sonucunda İran’daki kilit personelin ikamet yerleri, sığınakları ve hareket planları gibi detaylı verilerin toplandığı ifade edildi. Son aylarda ise özel ekipler, İran’ın hava savunma sistemlerine müdahale edebilmek için açık alanlara hassas silah sistemleri yerleştirdi.
Ayrıca başkent Tahran yakınlarındaki Esfajabad Üssü’nde bulunan karadan karaya füze rampaları, daha önceden ülkeye sokulan patlayıcı yüklü drone’larla etkisiz hale getirildi. Sivil araçlar içine gizlenen bombalar sayesinde İran’ın füze taşıyan kamyonları hedef alındı. İsrailli bir yetkili, “Bir kamyonu yok ettiğinizde aslında dört füzeyi bertaraf etmiş olursunuz” ifadesini kullandı.
İsrail’in son dönemde İran ve müttefiklerine karşı yürüttüğü operasyonların sayısında ciddi artış gözlemleniyor. Geçtiğimiz sonbaharda Beyrut’ta gerçekleştirilen bir operasyon kapsamında, Hizbullah militanlarına dağıtılan çağrı cihazları Mossad tarafından uzaktan patlatılmak üzere düzenlenmişti. Bu saldırıda yüzlerce militanın hayatını kaybettiği ya da sakatlandığı bildirildi.
Washington Post’un aktardığına göre, tüm bu eylemler, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e düzenlediği baskının ardından başlatılan geniş çaplı güvenlik stratejisinin parçası. İsrail, o baskında kaçırılan yaklaşık 250 kişiden 20’sinin hâlâ hayatta olduğunu düşünüyor.
© Tüm hakları saklıdır.