18 Haziran 2025 18:42
Güncelleme: 18 Haziran 2025 18:53
İsrail, İran'da 13 Haziran'da başlattığı saldırılarında çoğunlukla ülkenin batısıyla başkent Tahran ve çevresinde nükleer tesisleri, askeri üsleri ve bazı özel konutları hedef aldı.
İsrail Dış İstihbarat Servisi'nin (Mossad) de, hava saldırıları sürecinde, hedeflerin tespiti ve operasyonların yerden yönlendirilmesinde önemli rol oynadığı düşünülüyor.
Mossad ajanlarının, İran'ın hava savunma sistemlerini hedef almak için ülkeye silahlı insansız hava araçları (SİHA) soktuklarına inanılıyor.
İran yetkilileri daha önce, İsrail istihbaratının ülkenin güvenlik güçlerine sızdığından şüphelendiklerini kabul etmişti.
İsrail, 13 Haziran'dan bu yana İran'da önemli sayıda üst düzey askeri yetkili ve nükleer bilimciyi hedef aldı. Bu da İsrail'in alandan istihbarat aldığının işareti.
Mossad'ın süreçteki rolünü değerlendirmek kolay değil. İsrail, dış istihbarat servisinin faaliyetleriyle ilgili olarak nadir açıklama yapıyor ve istihbarat kuruluşunun başka kolları da var.
Mossad'ın geçmişteki kayda değer operasyonlarıyla ilgili bilinenleri derledik.
Hamas'ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye, 31 Temmuz 2024'te Tahran'da kaldığı misafirhanede öldürüldü.
İsrail başta suikastın sorumluluğunu üstlenmedi ancak aylar sonra Savunma Bakanı İsrael Katz, ülkesinin suikastın arkasında olduğunu kabul etti.
Haniye'nin nasıl öldürüldüğü hala net değil.
Üst düzey Hamas yetkilisi Halil el-Hayya, Haniye ile birlikte olan görgü tanıklarına dayandırarak bir füzenin Haniye'yi "doğrudan" vurduğunu söyledi.
New York Times'ın yedi yetkiliye dayandırdığı habere göre ise Haniye Mayıs ayında kaldığı binaya sokulan bir bombayla öldürüldü.
BBC bu iddiayı bağımsız kaynaklardan doğrulatamadı.
Haniye, Hamas'ın İsrail'de 7 Ekim 2023'te düzenlediği saldırılardan sonra öldürülen çok sayıda örgüt liderinden biriydi. Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar ve kardeşi Muhammed Sinvar ve örgütün askeri kanadının lideri Muhammed Deif ve yardımcısı Mervan İsa da öldürüldü.
Lübnan'da 17 Ekim 2024'de, özellikle de Hizbullah'ın güçlü olduğu yerlerde binlerce çağrı cihazı aynı anda infilak etti. Patlamalar sonucu çağrı cihazlarını kullananlar ve etraftakilerden çok sayıda kişi öldü ya da yaralandı. Saldırılar Lübnan'da paniğe neden oldu.
Ertesi gün bu kez telsiz cihazları aynı şekilde patladı. Yüzlerce kişi hayatını kaybetti ya da yaralandı.
Hizbullah, Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırılarından bir gün sonra İsrail mevzilerine ateş açmış, İsrail ve Hizbullah arasındaki çatışmalar yeniden başlamıştı.
İsrail medyası Başbakan Binyamin Netanyahu'nun, çağrı cihazlarının patlatılmasından iki ay sonra, ülkesinin sorumluluğu kabul ettiğini yazmıştı.
BBC'nin ABD'deki ortağı CBS'e konuşan iki eski Mossad ajanı, saldırıların detaylarını anlattı. Mossad'ın, normalde yeleğin kalbe yakın kısmında taşınan telsizlerin batarya bölümüne gizlice patlayıcı soktuğunu söylediler.
CBS, gelişmelerden haberi olmayan Hizbullah'ın 10 yıl önce sahte bir şirketten "iyi fiyata" önce 16 bin telsiz, sonra da 5 bin çağrı cihazı satın aldığını bildirdi.
Patlamalar sonrası Lübnan'da herkes şaşkındı; hastaneler çoğu sakat kalan yaralılarla dolup taştı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, saldırılari "savaş suçu" olarak nitelendirdi.
Kasım 2020'de ise İran'ın en önde gelen nükleer bilimcisi Muhsin Fahrizade'yi taşıyan aracın konvoyuna, başkent Tahran'ın doğusundaki Absard kasabası yakınlarında ateş açıldı.
Fahrizade, yapay zeka kullanılan ve uzaktan kumandayla çalıştırılan bir makineli tüfekle öldürüldü.
Nisan 2018'de Netanyahu İran'ın nükleer programına dair belgeleri kamuoyuna göstermiş, belgelerin aylar önce Tahran'a 30 kilometre uzaklıktaki bir depolama tesisine saldırıda ele geçirildiğini açıklamıştı. Daha sonra bu bilgi dönemin İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani tarafından da doğrulandı.
Düzenlediği basın toplantısında belgeleri gösteren Netanyahu, Muhsin Fakirzade'nin İran'ın nükleer programında oynadığı rolün altını çizmiş ve "Dr. Muhsin Fakirzade...bu ismi unutmayın" demişti.
İran daha önce 2010-2012 arasında diğer dört İranlı nükleer bilimcinin suikast sonucu öldürülmesinden de İsrail'i sorumlu tutmuştu.
2010 yılında Hamas'ın üst düzey askeri liderlerinden Mahmud el-Mabhuh, Birleşik Arap Emirlikleri'nde bir otelde suikast sonucu öldürüldü.
Başlangıçta doğal ölüm gibi görünse de, Dubai polisi kamera görüntülerini inceledikten sonra suikast ekibini tespit etti.
Polis, el-Mabhuh'un elektrik şoku verilerek öldürüldüğünü ve ardından boğulduğunu açıkladı.
Suikastın Mossad tarafından düzenlendiği düşünülüyordu ve bu durum Birleşik Arap Emirlikleri'nde tepkiye yol açtı.
İsrailli diplomatlar ise Mossad'ın saldırıyla bağlantısına dair kanıt olmadığını iddia etti.
Fakat diplomatlar İsrail'in bu tür konularda "muallakta bırakma" politikasıyla uyumlu olarak, müdahil olduklarını da reddetmediler.
1996'da Hamas'ın önemli bomba imalatçılarından Yahya Ayyaş, Motorola Alpha marka cep telefonundaki 50 gram patlayıcının infilak etmesi sonucu öldü.
Hamas'ın askeri kanadının önde gelen liderlerinden Ayyaş, bomba yapma ve İsrail hedeflerine karmaşık saldırılar düzenleme konulaerındaki uzmanlığıyla tanınıyordu.
Bu onu İsrail güvenlik teşkilatlarının odağı yaptı. Ayyaş, İsrail tarafından en çok aranan isimlerden biri oldu.
İsrail, 2019'un sonlarında, suikastın bazı ayrıntılarına yönelik sansürü kaldırdı. Ayyaş'ın babasıyla son telefon görüşmesinin kaydı İsrail teelvizyonu 13 TV'de yayımlandı.
1980'lerin başında ise eski İsrail Başbakanı Menahem Begin'in talimatları doğrultusunda hareket eden Mossad, 7 binden fazla Etiyopyalı Yahudiyi, sahte bir dalış tesisini paravan olarak kullanarak Sudan üzerinden İsrail'e kaçırdı.
Sudan, İsrail için düşman bir Arap Birliği ülkesiydi. Bu nedenle gizlice faaliyet gösteren Mossad ajanları, ülkenin Kızıldeniz kıyısında kurdukları tesisi üs olarak kullandı.
Mossad ajanları, gündüzleri otel personeli gibi davranıyor, geceleri ise komşu ülke Etiyopya'dan gizlice gelen Yahudileri, hava ve deniz yoluyla ülkeden kaçırıyorlardı.
Operasyon en az 5 yıl sürdü. Açığa çıktığında ise Mossad ajanları Sudan'dan kaçmıştı.
1972'deki Münih Olimpiyatları, Filistinli militan grup Kara Eylül'ğn saldırısına sahne oldu.
İsrail olimpiyat takımından önce iki kişi öldürüldü, dokuz kişi esir aldı.
Dokuz kişi de, Batı Almanya polisinin başarısız kurtarma girişimi sırasında öldürüldü.
Öldürülen 11 kişiden altısı antrenör, beşi sporcuydu.
Mossad ilerleyen yıllarda, saldırıda rolü olduğundan şüphelenilen kişileri hedef aldı. Bunlar arasında Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) Fransa'daki baş temsilcisi Mahmud Hamşari de vardı.
Hamşari, Fransa'nın başkenti Paris'teki dairesinde telefonuna yerleştirilen patlayıcı bir cihazla öldürüldü.
Hamşari patlamada bir bacağını kaybetmiş ve ağır yaralanmıştı, sonunda hayatını kaybetti.
1976'da Uganda'daki Entebbe Operasyonu da İsrail'in en başarılı askeri operasyonlarından biri olarak kabul ediliyor.
Mossad istihbarat sağlarken, İsrail ordusu operasyonu yürüttü.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nden iki kişi, Alman iki kişiyle birlikte, Paris'e giden bir uçağı kaçırıp Uganda'ya yönlendirdi. Yolcuları ve mürettebatı Entebbe Havaalanı'nda rehin tuttular.
İsrail komandoları havaalanına baskın düzenleyerek kalan 100 İsrailli ve Yahudi rehineyi kurtardı.
Bu olayda üç rehine, uçağı kaçıranlar, birkaç Ugandalı asker ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kardeşi Yonatan Netanyahu hayatını kaybetti.
Nazi subayı Adolf Eichmann'ın 1960'ta Arjantin'den kaçırılması, Mossad'ın en ünlü istihbarat başarılarından biri.
Yahudi Soykırımı'nın mimarlarından Eichmann, II. Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarında Yahudilere zulümden sorumluydu. Bu dönemde yaklaşık altı milyon Yahudi, Nazi Almanyası tarafından öldürüldü.
Eichmann farklı ülkelerde izini kaybettirdikten sonra Arjantin'e yerleşti.
14 ajandan oluşan bir Mossad ekibi onu takip etti, kaçırdı ve İsrail'e götürdü. Eichmann İsrail'de yargılandı ve sonunda idam edildi.
Mossad'ın çok sayıda başarılı operasyonu olmasına rağmen bilinen başarısızlıkları da var.
Mossad'ın, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki saldırısını tahmin ve tespit edememesi büyük bir fiyasko olarak değerlendiriliyor. Bazı analistlere göre bu durum, İsrail'in Hamas'a yönelik caydırma politikasındaki bir zayıflığı yansıtıyor.
İsrail yetkilileri, 7 Ekim saldırısında çoğu sivil yaklaşık 1200 kişinin öldüğünü söylüyor. 251 kişi ise rehin alınarak Gazze'ye geri götürüldü.
Hamas'ın saldırısına yanıt olarak İsrail Gazze'de savaş ilan etti.
Gazze'de Hamas'ın yönetimindeki Sağlık Bakanlığı'na göre, İsrail'in 7 Ekim 2023 sonrası düzenlediği saldırılarda çoğu sivil 50 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
6 Ekim 1973'te Mısır ve Suriye, Sina Yarımadası'nı ve Golan Tepeleri'ni geri almak için İsrail'e sürpriz bir saldırı başlattı.
Saldırı, Yahudilerin en kutsal günü olan Kefaret Günü'nde (Yom Kippur) düzenlendi, İsrail savaşın ilk günlerinde hazırlıksız yakaladı.
Mısır ve Suriye, İsrail'e iki cepheden saldırdı.
Mısır ordusu Süveyş Kanalı'nı beklenenden az kayıpla geçti, Suriye ordusu İsrail mevzilerine saldırıp Golan Tepeleri'ne ulaştı.
Sovyetler Birliği, Suriye ve Mısır'a erzak; ABD ise İsrail'e acil erzak hattı sağladı.
İsrail daha sonra Mısır ve Suriye güçlerini püskürttü. Savaş, BM'nin çatışmalara son verilmesini isteyen kararından dört gün sonra, 25 Ekim'de sona erdi.
İsrail, 2003 yılında Gazze Şehri'nde düzenlediği bir hava saldırısında, Hamas lideri Mahmud el-Zahar'ın evini hedef aldı.
Mahmud El-Zahar sağ kurtulsa da, eşi ve oğlu Halid ile birlikte birkaç kişi daha hayatını kaybetti.
El-Zahar'ın evini tamamen yok eden saldırı, yoğun nüfuslu bölgelerde askeri operasyonların ciddi sonuçlarını hatırlatıyor.
Mossad'ın büyük diplomatik krize yol açan operasyonlardan biri, İsrail'in 1997'de Ürdün'de Hamas'ın Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal'i zehirleme girişimiydi.
Mossad ajanları yakalandı. İsrail, Meşal'in hayatını kurtarmak için gerekli panzehiri tenmin etmeye zorlandı.
Dönemin Mossad Başkanı Danny Yatom, Meşal'i tedavi etmek için Ürdün'e uçtu.
Suikast girişimi İsrail ve Ürdün arasında gerilime neden oldu.
1954'te Mısırlı yetkililer, Susannah Operasyonu olarak bilinen bir İsrail operasyonunu engellemişti.
İsrail'in hedefi, İngiltere'yi Süveyş Kanalı'ndaki varlığını devam ettirmeye zorlamak için Mısır'daki bazı Amerikan ve İngiliz tesislerine bombalar yerleştirmekti.
Olay, ismini dönemin İsrail Savunma Bakanı Pinhas Lavon'a atıfla Lavon Olayı olarak bilindi.
Lavon'un operasyonun planlanmasında rol aldığına inanılıyordu.
© Tüm hakları saklıdır.