Ermenilerden özür diliyorum” kampanyasının yankıları sürerken İzmir Barış Meclisi,Süryaniler’in önemli dini merkezlerinden olan ve arazilerine el konulmak istenen Mor Gabriel Manastırı için, "Mor Gabriel"e Dokunma" adlı bir imza kampanyası başlattı...
Mardin"de 1600 yıllık Mor Gabriel Manastırı arazisinin Süryanilerin ellerinden alınma çalışmalarına karşı İzmir Barış Meclisi harekete geçti. Barış Meclisi üyeleri ortak kültürü barış içerisinde korumak için "Mor Gabriel"e Dokunma" imza kampanyası başlattı.
"Ermenilerden özür diliyorum" kampanyasının yankıları sürerken İzmir Barış Meclisi, Süryaniler’in önemli dini merkezlerinden biri olan manastır için, "Mor Gabriel"e Dokunma" imza kampanyası başlattı. Mardin"in Midyat ilçesinde bulunan manastıra komşu üç köy muhtarları bir süre önce manstırın 100 hektar ormanlık alanın çevresini duvarlarla çevirerek işgal ettiğini ileri sürerek dava açmıştı. Davalara karşı başlatılan kampanya metninde şu ifadeler yer alıyor:
Renkler solmasın
"1600 yıllık Mor Gabriel Manastırı çevresinde yer alan bir kısım köylerin muhtarları, yörede halkları birbirine düşürmek amacıyla kollarını sıvayan güçlerce teşvik edilerek (hakları olmamasına rağmen korucular), manastırın öteden beri bütün yöre halkınca kendisine ait olduğu bilinen arazileri üzerine, Süryanilerden para koparmak amacıyla hak iddia ediyorlar. Açıktır ki, böylesi bir amaç artık doğrudan manastırın varlığını tehdit etmeye yöneliktir. Süryaniler işgalci değildir. Anavatanlarında korkusuzca ve de insanca yaşayabilmelidirler. Dini inançları ne olursa olsun kadim topraklarda bu renk yok olmamalıdır."
Manastıra gidecekler
İzmir Barış Meclisi üyelerinden ve kampanyanın mimarlarından Tahir Ozan, "morgabrieledokunma.blogspot.com" adresinde başlatılan kampanya hakkında şu bilgileri verdi: "Ocak ayında kampanyanın gidişatına göre bir grup oluşturup manastırdaki sıkıntıyı yerinde görmek ve dayanışmak için Mardin"e gitmeyi planlıyoruz. Bizlerin konuyu bilmesi tek başına yeterli değil insanların da olaya vakıf olmasını istiyoruz. Kampanya bu konuda yeterli duyarlılık oluştuğu zaman sonlandırılacak. Toplanan imzalar ise TBMM Başkanlığına sunulacak."
Barış içersinde yaşamak için
Türkiye de genel bir ayrımcılık olduğunu fakat özellikle azınlık hakları ve vakıflarının malları konusunda resmi uygulamanın ve topluma yansımasının olumsuz yönde olduğunu belirten Türkiye İnsan Hakları Vakfı yönetim kurulu ve İzmir Barış Meclisi üyesi Coşkun Üsterci ise, "Ayrımcılığa karşı çıkmak, ortak kültürümüzü barış içerisinde korumak ve geliştirmek için böyle bir kampanyayı gerçekleştirdik" dedi.
Dava nasıl başladı?
Midyat ilçesi Yayvantepe Köyü Muhtarı İsmail Erkan, Eğlence Köyü Muhtarı Süleyman Düz ve Çandarlı Köyü Muhtarı İsa Dilek, manastır idaresinin bu üç köyün sınırları içerisindeki meşe ağaçlarından oluşan 100 hektar ormanlık alanı, çevresini duvarlarla çevirerek işgal ettiğini ileri sürerek dava açmıştı. Savcılığa başvuran muhtarlar, manastırın ‘ihlal ettiği’ sınırlar ve etrafını çevrelediği ormanlık alanda daha önce köylülerin hayvanlarını otlattığını, ancak artık bunu yapamadıkları için mağdur olduklarını söylemişlerdi. Eğlence köyünden Mahmut Düz’ün başsavcılığa verdiği dilekçede ise şu ifadeler yer almıştı:
“Sizler, ‘Ormanlarımdan bir dal kesenin kafasını keserim’ diyen Fatih’in torunlarısınız. Bir piskopos papazın kafasını kesmek değil de işgal ve talanına engel olmalısınız.”
Avrupa"nın özellikle İsveçli parlamenterlerin yakından takip ettiği dava 19 Aralık"taki son duruşmanın ardından 2009 Şubat ayına ertelenmişti.