Türkiye’nin kredi notunu sürpriz şekilde kırarak B1’den B2’ye düşüren derecelendirme kuruluşu Moody’s’in, kısa süre önce Türkiye’nin görünümünü negatife düşüren Fitch gibi Merkez Bankası’nın rezervlerindeki erimeye vurgu yaptığı ortaya çıktı. Moody’s, “Merkez Bankası’nın 2020 başından bu yana sürdürdüğü ve başarısız sonuç veren TL’yi savunma girişimleri, döviz rezervlerinin gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) en düşük seviyesine inmesine yol açtı” dedi. Altın hariç net rezervlerin 44.9 milyar dolara indiğine dikkat çeken derecelendirme kuruluşu, bunun yılbaşından bu yana yüzde 40’lık erimeye karşılık geldiğini belirtti. Rezervler içinde Swap’la (Para takası) bankalardan borç alınan dövizin önemli tutar oluşturmasının endişe kaynağı olduğunu vurgulayan Moody’s, Temmuz sonu itibarıyla Merkez Bankası’nın 53 milyar dolar Swap yükümlülüğü altında bulunduğuna dikkat çekti. Moody’s, rezervler azaldıkça Türkiye’nin ödemeler dengesi krizi yaşama olasılığının arttığını savundu.
Karadeniz’deki gazın etkisi uzun vadede
Karadeniz’de keşfedilen doğalgazın dış finansman yükünü biraz hafifletebileceğini öngören Moody’s, bununla birlikte gazın çıkarılması zaman alacağı için kısa vadede cari dengeye olumlu bir katkıda bulunmayacağını ifade etti.
Moody’s, kredi notunu kırmanın ikinci gerekçesi olarak Türkiye’nin uyguladığı politikaların etkinliği ve itibarındaki aşınmayı gösterdi. Derecelendirme kuruluşu, “An itibarıyla siyasi baskılar ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bağımsızlığının sınırlandırılmış olması, para otoritelerinin olaylara geç yanıt vermesi ve uygulanan politikaların öngörülemezliği, döviz kurunda sert düzelme olasılığını artırıyor” dedi. Moody’s şöyle devam etti: “Politika faizi reel olarak negatif seviyede, enflasyon hedefin üzerinde ve enflasyon beklentisi yükseliyor. Bunlara rağmen Merkez Bankası para politikasını sıkılaştırmak için çok sınırlı adımlar attı. Bu şekilde devam ettikçe, döviz kurunda yukarı yönlü baskı devam edecektir.”
Türkiye’de verimliliğin de çok düşük olduğuna dikkat çeken Moody’s, Avrupa Birliği, IMF ve OECD’nin bunun gerekçesi olarak zayıf eğitim sistemini gösterdiğini hatırlattı.
Bütçe açığı artıyor
Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu kırmanın üçüncü gerekçesi olarak bütçe performansındaki bozulmayı gösterdi. Bütçe açığının hızla arttığına dikkat çeken derecelendirme kuruluşu, bir seferlik gelirleri hesaba dahil etmeyen IMF tanımlı açığın GSYH’nin yüzde 7.5’ine yükselmesini öngördüğünü belirtti.
Kamu borcunun GSYH’ya oranının da bozularak bu yıl yüzde 32.5’ten yüzde 42.9’a yükseleceğini öngören Moody’s, bu oranın önümüzdeki yıllarda yüzde 46’ya yükseleceği tahmininde bulundu.
Derecelendirme kuruluşu, iktidarın ekonomiyi daha da körüklemek istemesi veya kamu-özel işbirliği projelerinden doğan yükümlülüklerin devlet tarafından üstlenilmesi durumunda kamu borcu/GSYH oranının daha da yükseleceği uyarısında da bulundu.
Başkanlık sistemi kurumsal itibarı zedeledi
Türkiye’nin zayıf ve giderek bozulan yönetim sisteminin, kredi notunun önemli unsurlarından biri olduğunu da kaydeden Moody’s, başkanlık sisteminin 2018 yılı ortasında devreye girmesinden bu yana Türkiye’nin notunu birkaç seviye kırdıklarına dikkat çekti. Moody’s şöyle devam etti: “O tarihten bu yana Türkiye’de resmi kararlarla yasa ve uygulamalarda ciddi değişiklikler yapmak olağan uygulama haline geldi. Bu uygulamalar 2018 yılında piyasa baskısının artması sonrasında daha da yoğunlaştı. Yönetim, kilit kurumların bağımsızlığını aşındırarak, itibarlarını ve etkinliklerini zedelemeye devam ediyor…”
Ekonomi Servisi