Gündem

"Modernliktir diye sokakta köpek beslemek kusurdur"

"Türkiye'deki sokak köpekleri, Hindistan'daki inekler kadar kutsaldır"

26 Kasım 2017 15:45

Sözcü yazarı Ege Cansen, "Türkiye'de makbul addedilen ancak medeni ülkelerde benzeri bulunmayan davranışları Türkiye'nin kusuru olarak görüyorum" dedi. Cansen,  “İbadettir' diye sokaklarda, meydanlarda, bahçelerde hayvan kesmek de, modernliktir diye sokakta köpek beslemeyi de" bu kusurlar arasında saydı. 

Cansen'in "Makul sanılan kusurlu davranışlar" başlığıyla (26 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Türkiye'de makbul addedilen ancak medeni ülkelerde benzeri bulunmayan davranışları Türkiye'nin kusuru olarak görüyorum. Bunlar arasında Kurban Bayramı'nda “ibadettir” diye sokaklarda, meydanlarda, bahçelerde hayvan kesmek de, modernliktir diye sokakta köpek beslemek de var. Böyle davrananlar, kuşku yok ki; dini veya insani olarak iyi bir şey yaptıklarını düşünüyor. Bu kabil eylemler “medeni” yani “şehirli” olmakla bağdaşmaz. Ama bu kişiler, bağdaşsa da bağdaşmasa da biz böyle davranacağız diye diretiyor. Çünkü onlar bu davranışlarını, kendi din veya kültlerine göre değerliyor. Sokak köpeği hamilerine göre, Türkiye'deki sokak köpekleri, Hindistan'daki inekler kadar kutsaldır. Fakir insanların sokaklarda doğup, yaşayıp, öldüğü Hindistan'da, bir kısım Hindu seçmenler, devletin yaşlı inekler için “konforlu son dönem bakım evleri” açmasını istiyor. Türkiye'de de sokak köpekleri için aynısı isteyenler var. Önerimi tekrarlayım: Avrupa Birliği ülkeleri, ABD, Kanada ve Japonya, bu meseleleri nasıl ele almışsa biz de öyle alalım. Üye olmak istediğimiz AB hukukunu esas alalım. Sokaklarımızı, meydanlarımızı yılın belli günlerinde mezbaha, bütün yıl boyunca da sahipsiz köpeklerin doğal ortamı olmaktan kurtaralım.

Tam sayfa ölüm ilanları

Bu konuyu ilk kez 1984'de Hürriyet'te ele almıştım. Genel yayın yönetmeni Çetin Emeç, kırmızı bir kalemle yayına girecek yazıların üstünde imlâ ve dil bilgisi düzeltmeleri yaparmış. Bunu, benim ölüm ilanlarını eleştiren “Ölüm Reklamları” başlıklı yazımı iade ettiğinde anladım. Ancak uzun yıllar sonra bu konuyu ele alan yazım SÖZCÜ'de yayınlandı. Tabii değişen bir şey olmadı. Ama ben fikrimde ısrarlıyım. Kısaca tekrar edeyim. Vefat eden zengin iş adamlarının ardından gazetelere çarşaf çarşaf ölüm ilanı verilmesin. Bu davranış hiç şık değil. Son derece yakışıksız ve hatta sosyal bakımdan rahatsız edicidir. Hiçbir medeni ülkenin gazetelerinde böylesi ölüm ilanları, daha doğrusu sağ kalanların kendi reklamları yayınlanmaz. Nedir bu ilanlar? Ne kadar büyükse o kadar çok üzüldüm demek mi? Yoksa ölen zenginin yakını olmakla böbürlenmek midir? Yoksa bu ilanlar merhumun cennete gitmesi için Allah'a yazılan tezkiye mektupları mıdır?

İlan duyurudur; büyüğü reklama girer

Bir kişi toplum içinde belli bir yere gelmişse, onun ölümünün haber değeri vardır. Bu haberi de gazete ve televizyonlar verir zaten. Eğer vermiyorsa veya küçük olarak veriyorsa, demek ki o kişinin ölümünün haber değeri ya yoktur ya da o kadardır. Ne yani, büyük miras bırakmayanların ölümleri milyonluk ilanlarla toplumun gözüne sokulmamışsa, bu onların değersiz olduğunu mu gösterir? Yoksa kalanların onu yeterince sevmediğini mi? Türkiye'de günde yaklaşık 2000 kişi ölüyor. Onlar sessizce bu limandan ayrılabiliyorsa, zenginler de aynı tevazu içinde veda edemez mi?

Son bir hatırlatma

Ölüm ilanı bedellerinin, şirketlerin vergi matrahlarından düşülmemesi gerekir. Düşülüyorsa, ilan vermenin amacının şirketin gelirlerini artırmak olduğu kabul edilmiş olur. Maliye bu görüşteyse, bu “ölümden kâr çıkarmak” olur. Zengin aileler böyle şeylere tenezzül etmez.
Son söz: Görgüsüzlük de bir görgüdür.