Yaşam

MİT'çi iddiası Altaylı'yı çıldırttı

Altaylı, kendisi hakkında "MİT ajanı" diyen Sabah Gazetesi'nin eski Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'a, çok ağır ifadelerle yanıt verdi.

16 Mart 2010 02:00

T24- Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, kendisi hakkında "MİT ajanı" diyen Sabah Gazetesi'nin eski Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'a, çok ağır ifadelerle yanıt verdi. "Ömrümde çok şerefsiz gördüm ama böylesini görmedim" diyen Altaylı, "Madem MİT ajanı olduğuma inanıyordun, neden istifayı basıp gitmedin? Neden TMSF günlerinde, 'Sen neredeysen ben oradayım' diye kapımda yattın?"  diye sordu.

Şimdi Star gazetesi yazarı olan Ergun Babahan, Taraf gazetesinden Neşe Düzel'in dün yayımlanan söyleşisinde Sabah gazetesi yönetiminde bulunduğu dönemi anlatmış ve Altaylı'nın MİT ajanı olduğunu söylemişti. Altaylı da Babahan'ın iddialarına bugün (16 Mart 2010)  "Çekilmeyen sifonun sonuçları" başlık yazısında yanıt verdi. Altaylı'nın okurlarından özür dileyerek başladığı yazısının tam metni şöyle:


BU yazı için hepinizden özür dilerim.
Ama bazen böyle yazmak zaruri hale geliyor.
Değerli okurlar, ben hayatımda çok şerefsiz gördüm. Haysiyetini ayaklar altına alan çok insan gördüm. Onu bunu yalamaktan ağzı kokan çok insan gördüm.
Ama böylesini hiç görmedim.
Bir daha da göreceğimi zannetmiyorum.
Bugün bu köşeyi kirleten tosun, bu mesleğin, belki de insanlığın en büyük yüz karalarından biridir.
Her türlü aşağılıklığı gördüğüm bu meslekte bile görmediğim bir tiptir. Kendisine sufle, hatta dikte edilen yazıların altına okumadan imzasını koyup gazetedeki köşesinde yayınlamakta hiçbir beis görmeyen, gelene ağam gidene paşam demekten asla çekinmeyen bu yaratık dün bir gazeteye röportaj vermiş.
Ve benim, Tuncay Özkan'la, "Sen MİT ajanısın, ben MİT ajanıyım" kavgası yaptığımı anlatmış.
Karşılık vermeye layık türden değil ama sükût ikrardan gelir denmesin diye yazalım da haddini bilsin.
Behey rezil!
Benim ne olduğum ortada da, eğer sen benim dediğin gibi biri olduğuma inanıyorsan niye sözde başında olduğun gazeteye gelirken "Ben bu adamı gazetemde istemem" demedin. Hadi onu sineye çektin. Haysiyetin bu kadardı, sonrasında 1.5 yıl benim "altımda" çalıştın? Neden, "Ben böyle bir adamın altında çalışmam" deyip çekip gitmedin, gidemedin?
Neden TMSF gazetemize el koyduğu zaman gelip hüngür hüngür ağladın?
Neden?
Madem MİT ajanı olduğuma inanıyordun, neden istifayı basıp gitmedin? Neden TMSF günlerinde, "Sen neredeysen ben oradayım" diye kapımda yattın? Ve neden, "Ben yarın istifa ediyorum" dediğimde "Ben de" deyip oradan TMSF kapısına koşarak, "Fatih Altaylı yarın istifa ediyor, onun yerine beni yayın yönetmeni yapın" dedin?
TMSF değil ama Ankara'daki birileri vasıtasıyla o koltuğa oturunca neden ilk işin, o güne kadar bütün baskı ve ricalara rağmen benim Sabah'a almadığım Nazlı Ilıcak'ı köşe yazarı yapmak oldu?
Satıştan sonra gazetenin yeni patronunun seni kapıya koyacağını anladığın zaman neden elinde listelerle Aydın Doğan'ın kapısına gidip, "Beni işe alın. Bu listedeki herkesi getirip Sabah'ı bitireyim. Bu takunyalılarla, köylülerle çalışmak zoruma gidiyor" dedin?
Var mı bu sorulara yanıtın?
Olamaz, biliyorum.