Gündem

'MİT, başbakandan bile bilgi saklar'

Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz, 'MİT elindeki bilgileri, amiri olan başbakanla hiçbir zaman tam olarak paylaşmaz' dedi

06 Aralık 2008 02:00

Yazar Can Dündar, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) başbakanlardan bile bilgi sakladığını, bunun da demokrasiyi ve hukuk devletinin işleyişini engellediğini savundu. Dündar, bu savını, başbakanlık yapan bazı siyasetçilerin sözlerine dayandırdı. 

Milliyet'te bugün (6 Aralık 2008) yayımlanan yazısında, "Bir ülkenin Başbakan’ı, ülkenin istihbarat teşkilatına güvenmiyorsa orada bir demokrasiden, hukuk devletinden, sağlıklı bir idareden söz edilebilir mi?" diye soran Dündar, geçen hafta eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ın, Kanal D Haber'de "MİT’in kendisinde olan bilgileri, amiri konumunda olan benimle, yani Başbakan’la tam olarak paylaştığını hiçbir zaman söyleyemem” dediğini yazdı.

Bu sözlerin, çağdaş ülkelerde büyük yankı yaratacağını belirten Dündar, daha önceki başbakanların da aynı dertten mustarip olduğu için Türkiye'de normal sayıldığını ifade etti.

Zululular ve darbeciler

Dündar, '12 Mart belgeseli'ni hazırlarken Süleyman Demirel’in de aynı şikayeti şöyle dile getirdiğini yazdı: “İstihbarat teşkilatı, büyük meselelerde hükümete en son olacak işi söyleyememiştir. Mesela Angola’daki 2 kabile birbiriyle çarpışmış, şu kadar Zululu, bu kadar Mululu ölmüş. Onu size her sabah verir. Ama Ankara’da sizin altınızı oymuşlar, onu haber vermez.”
 Dündar, yazısında Demirel'i şu sözlerle doğruladı: Nitekim dönemin MİT Müsteşarı, Demirel’e darbeyi, tanklar Ankara’ya yürüdükten sonra haber vermişti.

Sivilleşme de çözmedi

O zamanlar, “MİT Müsteşarı’nın rütbesi korgeneral. Kendini Başbakan’a değil, komutanlarına bağlı hissediyor. O yüzden de darbe hazırlıklarını haber vermiyor” dendiğini vurgulayan Dündar, buna çare olarak MİT Müsteşarı'nın sivilleştirildiğini, ancak bu sefer de siviller arası iç çatışma ve siyasi müdahalelerin teşkilatı bir kurtlar sofrası haline getirdiğini söyledi.
 
Dündar, şimdiki tabloyu ise şöyle açıkladı: "Devletin istihbarat teşkilatı, Jandarma’nın istihbarat teşkilatı içine ajan sokup bilgi almaya çalışıyor. Bu ortaya çıkınca devletin istihbarat teşkilatı, “O bizim ajanımız değil, bizim içimizde, tasfiye ettiğimiz bir ekibin ajanı” diye açıklama yapıyor.
Ve “derin devlet”i çözmesi umulan dava, bu iç çatışmanın sağladığı verilerle ve bu çatışmanın gürültüsüyle yürüyor."

Kara kutular açılmalı’

Kanal D'deki sözlerinden sonra Mesut Yılmaz’la görüşen Dündar, Yılmaz'ın, başbakanlığı döneminde teşhis ettiği zaafın, bugün de devam ettiğini, hatta giderek kangrenleştiğini, “derin devlet”in diğer kurumlarına da sirayet ettiğini söylediğini kaydetti. 

Dündar'ın yazısına göre Yılmaz şunları söyledi: “Devletin kara kutusu sayılan kurumlar, ellerindeki tüm verileri yargıyla paylaşırlarsa olaylar ve sorumluları kısa sürede ortaya çıkar. Bakın, Tuncay Güney diye birinin evinde Ergenekon örgütünü çözecek çok sayıda evrak bulundu. Bu adam o zaman 22 yaşında... ortaokul mezunu bir genç... Bu evrak kendisine komple teslim edilmiş. Amatör bir iş olmadığı belli... Bu, bir teşkilat işi... Teşkilat onu kullanmış, sonra bırakmış. Ona bu belgeleri veren teşkilat ortaya çıkarılmadan bu olay çözülemez. Mahkeme, bunun elde ediliş şekli üzerinde yoğunlaşırsa iş çözülebilir. Bu, aynı zamanda hükümet için de bir samimiyet sınavıdır."
 
Tüm bunlardan sonra Dündar, başa dönüp soruyor: "Bir ülkenin Başbakan’ı, kendi istihbarat teşkilatına güvenmiyorsa, istihbarat teşkilatındaki zaafların derin devletin tüm kurumlarına yayılıp kangrenleştiğine inanıyorsa, o ülkenin yurttaşlarından o kurumlara, bu devlete ve süren davaya güven beklenebilir mi?"