Gündem

'Sultanahmet'te mini etekli, şortlu kadınların memeleri görünüyor'

M. Şevket Eygi, Milli gazetede "Bursa Emniyet Müdürü Feryat Ediyor" başlığıyla yayımlanan yazısında, Bursa Emniyet Müdürü Ali Osman'ın, "Her çalının dibi yatak odası gibi.." sözlerini destekledi

01 Mayıs 2012 12:06

Mehmet Şevket Eygi

(Milli gazete, 1 Mayıs 2012)


Haber yenidir... Bursa Emniyet Müdürü Ali Osman Kaya bey, Muhtarlar Toplantısında feryat etmiş. Neler demiş neler... Dediklerinden birkaç cümle:

"Dolaşmak için evimden dışarı çıkınca, Kültürpark'ta her ağacın altında bir çift görülüyor...

Her çalının dibi yatak odası gibi...

Her şey meydanda...

Bunlar benim de kanıma dokunuyor...

İki taraf gönüllü olarak razı olunca yapacağımız bir şey yok...

Yasalar buna izin vermiyor...

Biz kolluk kuvveti olarak sadece uyarabiliyoruz..."

Bu sözleri söyleyen herhangi bir vatandaş değildir. Osmanlı'nın birinci başkenti, büyük kültür ve medeniyet şehri, evliyalar yurdu, yakın zamana kadar imanın, İslam'ın, tasavvufun belli başlı merkezlerinden olan anlı şanlı Bursa şehrinin Emniyet müdürüdür.

Bakınız Bursa ne hale gelmiş, ne hallere düşmüş.

Acaba bu talihsiz durum sadece Bursa'ya mı mahsustur?

Maalesef ülkemizin büyük bir kısmı açık ve serbet fuhuşhaneye dönüşmüştür.

Avrupa Birliğine uyum sağlamak için çıkartılan yeni liberal kanunlar, -polisin ve yargının elini bağlamaktadır.

Yapılanlar, sadece zinayı Ceza kanunundan çıkartmakla sınırlı kalmamıştır.

İslam dininin, millî kültür ve ahlakın kabul etmediği ve fuhşiyat (azgınlık) olarak gördüğü nice kötülük serbest bırakılmıştır.

Havalar iyileşti, sıcaklar geldi ya, bir gün öğle namazı sıralarında Sultanahmet Camii'nin bahçesini, çevresini, avlusunu, merdivenlerini geziniz. O mukaddes İslam mabedini çıplak kadınların istila etmiş olduğunu göreceksiniz.

Mini etekli, şortlu, memelerinin büyük kısmı görünen, laubali kadınlar...

Merdivenlere oturan bazı kadınların en mahrem yerleri görünüyor.

Yılışıklık son haddinde. Kahkahalar, haykırışlar, hellolar mellolar...

Cami mi, kadınlar hamamı mı?

Bundan on sene kadar önce yaz ayında bir pazar günü Bursa Ulu Cami'ye gitmiştim. O mukaddes mekanın içi çıplak, dekolte kadınlarla doluydu.

İstanbul'da birtakım çağdaşlar otobüslerde, tramvaylarda, sokakta, parkta herkesin arasında öpüşüyor, cilveleşiyor.

Böyle şeyler bizim dinî ve millî terbiyemizle uyuşmaz.

Fuhuş, modern ve kalkınan Türkiye'nin büyük sektörlerinden biri haline gelmiştir.

Acaba uyuşturucu mu önde, fuhuş mu?...

Devletin koruması ve güvencesi altında yapılan TC vesikalı yasal ve resmî fuhuş, yarı gizli öteki fuhşun yanında devede kulak kalır.

Hatırlarsınız, yakın tarihte Genelevler imparatoriçesi Madam Matild Manukyan'a devlet törenleriyle vergi rekortmeni ödülleri verilmişti.

Sabah gazetesinin 5 Şubat 2006 tarihli nüshasında "Bir polisin genelev anıları" başlığıyla korkunç, dehşetli, atom bombası gibi bir röportaj yayınlanmış, bunda polis müdürlerinin Manukyan'a hanımefendi, memurların ana diye hitap ettikleri yazılmıştı.

O röportajdan enteresan bir bilgi:

Bir banka memuresi gündüzleri bankada çalıyor, akşam olunca Madamın genelevinde sermayelik yapıyormuş...

Bir kadın öğretmen de öyle...

Madam'ın birkaç özelliğini sayayım:

Dünyanın en lüks Rolls Royce otomobiline sahipti.

Şiirler yazardı. Atatürk akrostişli manzumesi pek meşhurdur. Madam M. Kemal Paşa'ya hayrandı.

Her neyse...

Geçen sene bir otobüs şoförünün, vasıtada herkesin içinde öpüşüp sevişen bir çifti uyardığı için başına gelenleri biliyorsunuz. İlerici ve çağdaş medya adamcağızı linç etmişti.

Böyle giderse AB normları ve standartları Türkiye'yi ahlaken çökertip yıkacak.

(NOT: Yazımda bahs ettiğim Sabah gazetesinde yayınlanan röportaj son on sene içinde yapılan on başarılı ve önemli röportaj listesi içindedir. Son derece yakıcıdır, gözleri açıcı, vicdanları sızlatıcıdır. Müslüman Türkiye ne hallere düşmüş!.. Mutlaka okumanızı, bir kere değil birkaç kere okumanızı, en az yüz kişiye okutmanızı ve sonra tenha bir yere çekilerek acı acı ağlamanızı temenni ediyorum. Sakın ihmal etmeyiniz...)