Gündem

Mimarlar Odası Ankara Şubesi yargılanıyor: “Sadece bir çevre haberine ödül verdik, biz istihbarat örgütü değiliz”

“Çevre haberine ödül verdik, istihbarat örgütü değiliz”

23 Haziran 2022 16:23

T24 Ankara

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ve dönemin altı yönetim kurulu üyesinin, ödül verdikleri çevre haberi nedeniyle, “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan yargılanmalarına devam edildi. Duruşmada, savcı, ödül verilen kişiler hakkında soruşturma açılıp açılmadığının araştırılması talebinde bulundu. Avukat Turgut Kazan, müvekkillerinin lekelenmeme hakkının ihlal edildiğini, savcının, ödül verilmesini suç saydığı isimlerin soruşturulup soruşturulmadığını bile bilmediğini vurguladı. Kazan, derhal beraat kararı verilmesini istedi.

Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, sanıklar Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen, yönetim kurulu üyeleri Muteber Osmanpaşaoğlu, Ünal Kara, Tuğba Arslan, Ece Yoltay ile Özgür Bayramoğlu savunma yaptı.

“Çevre haberine ödül verdik, istihbarat örgütü değiliz”

Sanıklar, Emre Madran adına verilen haber ödülünün, çevre tahribatları konusunda haber yapan isimlere verildiğini, ödül verilerek terör örgütü propagandası yapılmasından söz edilemeyeceğini vurguladı. Candan da şunları söyledi:

“Bu dava ülkedeki hukuksuzluğun örneklerinden olan bu dava, susturma operasyonunun bir parçasıdır. Çevre haberi yapan gazeteciye ödül verdik diye Mimarlar Odası Ankara Şube yönetimine dava açılması kabul edilebilir değildir. Biz bu ödülü 2013 yılından beri vermekteyiz ve Mimarlar Odası Ankara Şubesinin haberlerini yapan gazetecilere vermekteyiz. Kimin terör örgütü üyesi olup olmadığının sorgulamasını yapamayız. Öyle bir istihbarat birimimiz yok. Mimarlar Odası Ankara Şubesi istihbarat örgütü değildir. Çevre haberine verilen bir ödülün terör örgütü konusu haline getirilmesine ülkem adına üzgünüm. Haberlerimizin kamuoyunda görünürlüğü açıktır. Tüm medya organları  kamuyararı  ve kent mücadelemize  yayınlarında yer vermektedir. Sadece bir yıl içinde 675 kez televizyonlarda, bin 500 kez yazılı basında, milyonlarca kez sosyal medyada haberimize yer verilmiştir. Terör propagandası yapmıyoruz, çevremizi doğamızı kültürel varlıklarımızı koruyoruz. Cumhuriyet’in bize emanet ettiği mekânsal değerleri korumaya devam edeceğiz. Kültürel varlıkların yok edilmesine ve HES’lere karşı mücadele ederken, mücadelemizi haberleştiren basın mensuplarına ödül vermeye de devam edeceğiz. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu’nun hiçbir terör örgütü ile ilişkisi yoktur ve mücadelemiz de bu ülkenin taşını, toprağını satanlara karşıdır.”

Kazan: Kimin yayın organı olduğu değil, içerik

Sanıkların avukatı, İstanbul Barosu eski Başkanı, avukat Turgut Kazan da şunları kaydetti:

“Müvekkillerim kültürel mirası yaşatmak, HES, maden ocakları gibi çevre tahribatlarına karşı mücadele ediyor. Bu nedenle de Jin TV muhabiri Güler Yıldız Bastion’un hazırladığı “Yeşil Pencere” programına ödül verilmiş. Ancak bu dava ile hepsinin lekelenmeme hakları çiğnenmiştir. Mimarlar Odası olarak elbette çevre konusunda yapılan bir habere ya da programa ödül verecektir. Bunun kimin yayın organı olduğuna değil haberin içeriğine bakarak veriyor müvekkillerim. Bu nedenle iddianameyi kabul etmiyor derhal beraat talep ediyoruz. 8 sayfalık iddianame var. Neredeyse 7 sayfasında müveklillerim yok. PKK anlatılıyor, Jin tv anlatılıyor. İddianamede de söyleniyor; Yeşil Pencere ekoloji programcısı Güler Yıldız… Programın adı bu.  Doğa tahribatı, Hes, maden ocakları… Türkiye’de en çok konuşulan konular bunlar. Ödülün bir para değeri yok. Sadece bir plaket. Güler Yıldız’ın hangi etkinliğe katıldığı, nerede şiir okuduğu bilgiler var iddianamede. Sayın üyeler, biz bunları nereden bilebiliriz? Bunlar müvekkillerim için nasıl delil olabilir?”

“Savcılığın bile haberi yok”

Duruşmada, savcılık,  ödül verilen Jin TV muhabiri Güler Yıldız Bastion ve ödülü onun yerine alan gazeteci Öznur Değer hakkında soruşturma ya da kovuşturma olup olmadığına bakılmasını talep etti.

Avukat Turgut Kazan, bu talebe tepki gösterdi ve “Eğer sözü edilen kişiler hakkında bir soruşturma ya da kovuşturma var ise bundan müvekkillerim sorumlu tutulamaz, dolayısıyla iddia makamının mütalaasını kabul etmiyoruz. Böyle bir soruşturmanın varlığından savcılığın bile haberi yoktur” dedi. Duruşma eylül ayına ertelendi.