Milliyet yazarı Mehmet Tezkan, muhalefetin sesinin kısılmaya çalışıldığını savunarak, "Madem vekiller konuşmasa da oluyor, görevleri parmak kaldırmaktan ibaret sayılıyor. Daha radikal karar alıp meclissiz demokrasiye geçseler daha hayırlı olur. Biz de Meclisimiz var mı, var demeyiz. Hem, meclissiz demokrasi modelini yerleştirirsek dünyaya da örnek oluruz. Demokrasi tarihine geçeriz!" dedi.
Mehmet Tezkan'ın, "AB'yi istemiyoruz vize kalkmasın" başlığıyla yayımlanan (11 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
Dokuz gün çok değil mi falan dediler; zırt diye geçti gitti...
Geriye ne kaldı?.
Güzel anılar kalmıştır, dost sohbetleri kalmıştır, keşfedilen yeni yerler kalmıştır, okunan yeni kitapkalmıştır, yolculuk çilesi kalmıştır..
Bayram ertesine taşan.. Hafta boyu mevzuu edilecek bir şeyler kalmıştır..
Uzun tatilden sonra iş gününe ‘merhaba’ derken kişisel bagajımız boş değildir..
***
Ülke gündeminden de sarkan konular oldu.. Bayramda tüketmediğimiz, bayram ertesine taşıdığımız..
Mesela Suriyelilere vatandaşlık verilmesi..
Karışık mevzuu..
Talep edilen herkese mi vatandaşlık verilecek, Bakan’ın dediği gibi seçmece mi yapılacak henüz belli değil..
Havuza bir laf atıldı.. ‘Suriye’ ve ‘vatandaşlık’ kelimeleri yan yana getirildi o kadar..
O kadarı bile gürültü kopmasına neden oldu!..
Kimi, yapının bozulacağını gündeme getirdi..
Kimi, Araplaşmaya dikkat çekti..
Kimi, Türkiye’nin bu yükü taşıyamayacağını iddia etti..
Kimi, kendi gençlerimize iş veremiyoruz, Suriyelilere nasıl verelim dedi..
***
Ben meseleye biraz farklı baktım..
Suriyelilere vatandaşlık verileceğinin açıklanması bir anlamda Avrupa Birliği’ne veda mesajıydı..
AB’ye girmeyeceğiz..
Vize muafiyeti istemiyoruz..
Demekti!..
***
Neden mi böyle düşündüm?
Avrupa vizeyi neden kaldıracaktı?
Türkiye topraklarındaki mülteciler (Suriyelileri, Iraklıları, Afganları, Afrikalıları) tutsun diye..
Ama en çok Suriyelileri.. 2.5 milyon Suriyeli var..
Suriyelilere vatandaşlık verirsen, Avrupa Türk vatandaşlarına vizeyi kaldırmaz..
Neden mi?
Nedeni basit; otobüse atlayan, uçağa binen Suriyeli Türk vatandaşı, soluğu Avrupa’da alır korkusuyla vizeyi kaldırmaz..
***
AB ile geri kabul anlaması yaptık ya.. O da sakata girer, anlamsızlaşır..
Şöyle ki: O anlaşmaya göre Türkiye üzerinden kaçak yollarla gitmek isteyip yakalanalar iade edilecek.. Buna karşılık yakalanan kaçak sayısı kadar Suriyeli Avrupa’ya yollanacaktı..
Suriyelileri Türk vatandaşı yaparsak; iade edilen mülteciler karşılığında kendi vatandaşlarımızı mı Avrupa’ya göndereceğiz..
Türk vatandaşlarını..
Saçma olur!.
***
Diyorum ki; Suriyelilere vatandaşlık kapısını açmak Avrupa’ya veda mektubu postalamakla eş anlamlıdır..
Meclissiz demokrasi
Meclis’in sesi kısılıyor.. Az konuşan meclis hayal ediliyor..
Dışarıdan müdahale eden yok..
Meclis kendi sesini kendi kısmak istiyor.. Daha doğrusu muhalefetin sesi kısılmaya çalışıyor.
***
Zaten muhalefetin sesini duyuracağı doğru dürüst mecra yok.. Bir Meclis kürsüsü var.. O da ellerinden alınmak isteniyor..
İktidar partisi, içtüzük değişikliğiyle volümü düşürmeye çalışılıyor..
Biliyorum, konuşan Türkiye diye yola çıkılmıştı ama o günler mazide kaldı.. Şimdi susan Türkiye isteniyor.. İşe Meclis’ten başlanacak..
***
Ne mi yapılmak isteniyor?
Komisyonları ‘bypass’ etmenin yolu aranıyor..
Partiler adına beş dakika sınırı getiriliyor..
Gündem dışı kişisel görüş beyanı bir dakikaya indirilmeye çalışılıyor..
Derdini anlattın mı anlattın, konuştun mu konuştun, milletin sesi oldun mu oldun, milletin sesini duyurdun mu duyurdun..
Bir dakika yeter!
***
Madem vekiller konuşmasa da oluyor, görevleri parmak kaldırmaktan ibaret sayılıyor.. Daharadikal karar alıp meclissiz demokrasiye geçseler daha hayırlı olur..
Biz de Meclisimiz var mı, var demeyiz..
Hem, meclissiz demokrasi modelini yerleştirirsek dünyaya da örnek oluruz.. Demokrasi tarihine geçeriz!..