Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP'nin kurucu kadrolarının da içinde yetiştiği Milli Görüş çizgisinin siyasi örgütlenmesine 28 Şubat operasyonu yapılacağı iddia edildi. Yeni Şafak yazarı Bülent Orakoğlu, "28 Şubat’ın sivil ayaklarına yapılacak gözaltılarda DHKP/C ilişkileri ortaya dökülürken sanırım Saadet Partisi’ne sızmalar da deşifre edilebilecek" ifadesini kullanarak, "Bu nedenle operasyonların seçim öncesinde yapılması bir hayli önemli" dedi.
Erdoğan, "Milli görüş gömleğini çıkardık" sözleri çok tartışılmış ve Milli Görüşçüler tarafından oldukça eleştirilmişti.
Orakoğlu "Saadet Partisi’nin tarlası da sürülmüş" başlığıyla (30 Nisan 2018) yayımlanan yazısında, "Saadet Partisi’nin düzenlediği ‘Erbakan Ödülleri ‘programında 28 Şubat darbe sürecinde darbecilerle işbirliği yapan bazı gazetecilerin törene çağrılması ve bu kişilere plaket verilmesi ’Erbakan Vakfı’’ ve kamuoyunda büyük tepki gördü" iddiasında bulunarak şunları yazdı:
Erbakan Ödülleri programına çağrılan gazetecilerden Uğur Dündar ve Ruşen Çakır’ın 28 Şubat Darbesi’nde darbeci askerler ile birlikte hareket ederek Erbakan düşmanlığı yaptığı İslam karşıtı söylemleriyle mütedeyyin dindarlara psikolojik harekat uyguladıklarına yönelik kamuoyunda ve medyada güçlü algı mevcut olduğu için bu yazarlara medya ödülü verilmesi çeşitli kesimlerce tepkilere neden oldu. Erbakan hocanın kemikleri sızlatılacak şekilde rencide edildi. Üstelik 28 Şubat’ın asker sanıklarına darbe suçundan 21 müebbet verilmesi sonrasında medya ayağı başta olmak üzere diğer sivil ayaklarına yapılacak operasyonun arifesinde bu ödüller hoş olmadı doğrusu. Zira Uğur Dündar’ın 28 Şubat CUNTA’sının darbe sürecinde ödüllendirdiği 40 gazetecinin içinde bulunması yaptığı programlarla masum insanların hayatlarında silinmeyecek ölümcül izler bırakması ideolojik ve ticari çıkarlara dayalı olarak kitleleri manipüle haberlerle yanıltan yönlendiren programlar yapmasının hesabını şüphesiz yargı önünde verecek. Bu iddialar Uğur Dündar ile birlikte Kanal D’de yayımlanan ‘’Arena’’programının yapım yardımcısı ve muhabirliğini yapan 28 Şubat Süreci’nde Medya adlı kitabın yazarı Nuraydın Arikan’a ait. Bizzat 28 Şubat Süreci boyunca anti-demokratik CUNTA lehine yayınlar yapan bir televizyonun ve ‘Arena ‘programının bizzat mutfağında bulunmuş bir üniversitede yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış tamamen kaynaklara dayalı tümüyle objektif bir eser. Kitabın en önemli bölümünde ise Uğur Dündar’ın süreç içinde yaptığı “Arena” programları tek tek ele alınıp inceleniyor. 3 Ekim 1996 - 12 Haziran 1997 tarihlerini kapsayan yayın dönemine ait toplam 30 programın ve aynı tarihlerde anti-demokratik yayınlar yapan Hürriyet gazetesinde yazdığı bir dizi köşe yazısının ayrıntılı bir şekilde ele alındığı bu bölümde birbirinden ilginç (hatta ilgilisinin foyasını ortaya çıkaran yüz kızartıcı) ayrıntılar bulunulduğu iddia ediliyor.
Fatih Erbakan’ın başkanlığını yaptığı ‘’Erbakan Vakfı’’ tarafından yapılan zehir zemberek açıklamada ise Saadet Partisi yöneticilerinin Erbakan çizgisinden uzaklaşarak Erbakan’ın misyonuna ihanet ettikleri iddia edilmişti. ‘’Erbakan düşmanlarıyla verilen görüntülerin kabul edilmesinin mümkün olmadığı’’ belirtilen açıklamada Türkiye’de seçim sath-ı mahalline girildiği bir dönemde “Erbakan Ödülleri” ile Erbakanca duruş görüntüsü sergilenmeye çalışılması ‘Milli Görüş’ün odak noktalarından uzaklaşmasını maskeleme amaçlı olduğu iddia edilmişti.
Uğur Dündar dost mu düşman mı?
Fatih Erbakan başta olmak üzere 28 Şubat darbe sürecini yaşayan veya hatırlayanlar Uğur Dündar’ın Refah-Yol iktidarını yıkmaya yönelik psikolojik harekat unsuru programlarındaki darbeci zihniyetini ve ideolojik düşmanca yaklaşımlarını unutamıyorlar sanırım. Bilhassa Arıkan’ın kaleme aldığı ‘’28 Şubat Sürecinde Medya isimli kitabın ‘28 Şubat Arenası’ başlıklı dördüncü bölümünde bu konuda epey delil ve doküman ortaya konmuş görünüyor. Peki 28 Şubat Darbesi’nde REFAH-YOL iktidarını irticai faaliyetlerde bulunduğu yönde asparagas haber çeşitli komplo ve kumpaslarla yaftalayıp antidemokratik bir şekilde iktidardan düşürülmesine neden olan gazetecilerden biri olan Uğur Dündar’ın Erbakan ve Saadet Partisi ile kurduğu iddia edilen iyi ilişkiler veya dostluk ne anlama geliyor. Uğur Dündar bu ilişkilerde samimi mi? Erbakan’ın Uğur Dündar’ın ARENA programlarına katılması şüphesiz kamuoyunda çok ilgi görmüştü. Erbakan’ın çok yüksek izleyicisi olan bu programlara katılma nedeninin siyasi yarar açısından olduğunu düşünüyorum. Uğur Dündar da reyting açısından Erbakan veya partisi ile ilişki kurmuş olabilir diye düşünmek saflık olur herhalde.
Türkiye’nin 03 Kasım 2019 tarihinde yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri ülkemizin beka sorunları yaşayabileceğine yönelik güçlü istihbaratlar sonucu 24 Haziran’a alınmıştı. Türkiye’nin var olma mücadelesi ve yeni bir İstiklal Savaşı sürecinden geçmemiz nedeniyle Türkiye yeniden siyaset mekanizmalarının dizayn edilme tehlikesiyle baş başa kaldı. Bu tehdit en açık bir şekilde Yeni Şafak gazetesinde ortaya çıkarılmıştı. Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener DSP’li eski bakanlardan Tayyibe Gülek’in evinde gizlice görüşmüştü.(Bu haber yalanlanmadı)Bu görüşme sonrasında CHP’li 15 milletvekili etik olmayan hülle yöntemi ile İyi Parti’ye katılmıştı. Tayyibe Gülek’in üst düzey FETÖ’cü Kasım Gülek’in kızı olması siyasetin dizayn edilmesinde FETÖ’nün Türkiye’nin kader seçimleri öncesinde tekrar faaliyete geçtiğinin bir işareti sayılabilir. HDP, CHP İyi Parti ve Saadet Partisi küresel akıl tarafından Erdoğan’sız bir Türkiye için faaliyete geçirilmeye mi çalışılıyor. Düğümü şüphesiz 28 Şubat’ın sivil ayaklarına yapılacağı neredeyse kesinleşmiş operasyon belirleyecek. Kılıçdaroğlu’nun 4 danışmanı FETÖ’cü çıktı. Kılıçdaroğlu’nun bazı il başkanları ve parti içindeki bazı üst düzey kişilerin HDP ve PKK sevgisi bilinen bir durum. 28 Şubat’ın sivil ayaklarına yapılacak gözaltılarda DHKP/C ilişkileri ortaya dökülürken sanırım Saadet Partisi’ne sızmalar da deşifre edilebilecek. Bu nedenle operasyonların seçim öncesinde yapılması bir hayli önemli!