Dünya
Deutsche Welle

Mihr: Deniz Yücel siyasetin rehinesi

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün Almanya temsilcisi Christian Mihr, Deniz Yücel’in tutuklanması ile birlikte basın özgürlüğüne ilişkin engellemelerin yeni bir boyuta ulaştığını söyledi.

03 Nisan 2017 19:04

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün Almanya temsilcisi Christian Mihr, Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel'in tutuklanması ile birlikte Türkiye'de basın özgürlüğüne ilişkin kısıtlamaların yeni bir boyuta ulaştığını belirterek "Deniz Yücel'in siyasetin bir rehinesi olduğunu" ifade etti. Mihr, Türkiye'de ve kriz bölgelerinde çalışan gazetecilerin durumuna ilişkin DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

DW Türkçe: Siz Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü olarak dünyadaki gazetecilerin durumunu gözlemliyorsunuz ve Türkiye'de 150'den fazla gazeteci cezaevinde. Diğer ülkelerle kıyasladığınızda Türkiye'nin durumunu nasıl tanımlarsınız?

Christian Mihr: Bağımsız gazetecilik ve basın özgürlüğüne ilişkin durum başarısız darbe girişimi öncesinde de oldukça kötüydü. Aslında iki yıl önceki seçimlerden bu yana çok açık bir kötüleşme gözlemliyoruz. Ancak darbe girişiminden sonra Türkiye otokratik rejimler liginde üst sıralara hızla yükseldi, Mısır ve Çin gibi dünyada en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülkelerin arasına. Rekor sayılabilecek bir sürede çok süratli bir kötüleşme gözlemliyoruz.

DW Türkçe: Türkiye'de görev yapan yabancı gazeteciler hangi koşullar altında çalışıyor? Türk meslektaşlarından daha özgür oldukları söylenebilir mi?

Mihr: Aslında öyle olduğu söylenebilir. Yabancı gazetecilere karşı baskı her zaman vardı. Yabancı gazetecilerin akredite olmaları ile ilgili sıkıntılarımız oluyordu. Veya bazen yabancı gazetecilerin kısa süreli gözaltına alınmaları ile ilgili vakalar yaşanıyordu. Genellikle bir gece gözaltında tutulup sonra sınır dışı ediliyorlardı. Ancak Deniz Yücel’in tutuklanması ile gerginlik yeni bir boyuta ulaştı. Yabancı gazetecilerin de artık yerli gazetecilerle aynı suçlamalarla karşı karşıya olduğunu görüyoruz. Ama Deniz Yücel’in durumu yine de diğer yabancı gazetecilerden ayrılıyor. Çünkü Deniz Yücel hem Türk hem de Alman vatandaşlığına sahip. Bu nedenle de ona koruma sağlanamıyor, ne kendi ne Springer Yayınevi tarafından. Aynı şekilde Sınır Tanımayan Gazeteciler olarak biz de arzu ettiğimiz ettiğimiz desteği veremiyoruz.

DW Türkçe: Deniz Yücel'in durumunu takip ediyorsunuz. Sizdeki son bilgiler neler?

Mihr: Deniz Yücel’in durumu ile ilgili birçok şey biliniyor aslında. Tecritte olduğunu biliyoruz. Tutukluluk koşullarının diğer siyasi tutuklulardan daha kötü olduğunu biliyoruz. Bunun da siyasi nedenleri var. Çünkü Deniz Yücel’in uluslararası siyasetin bir rehinesi olduğu düşüncesi hakim. Uluslararası politikanın tekerlekleri Deniz Yücel'in üzerinden geçti. Büyük olasılıkla bu nedenle onun tutukluluk koşullarının diğer siyasi tutuklulardan daha kötü. En azından durumunun nasıl olduğunu biliyoruz. Avukatı ile iletişim halindeyiz.

DW Türkçe: Peki, Türkiye ve Almanya ilişkilerinde Deniz Yücel nasıl bir rol oynuyor?

Mihr: Deniz Yücel bir sembol oldu. Bir yandan dikkatlerin Türkiye’de tutuklu diğer gazetecilerin durumuna çevrilmesine yardımcı oldu. Çok üzücü ama bazen böyle sembolik vakalara ihtiyaç oluyor, burada Avrupa’daki insanların dikkatli bir şekilde olaylara bakması için. Öte yandan Deniz Yücel gerçekten talihsiz, bu gerçekten çok trajik ancak şu anda referandum öncesi rejimin “toplama“ dönemi. Yani o bir uluslararası rehine, Erdoğan’ın rehinesi. Bu politik bir tutuklama ve suçlamalar da politik.

DW Türkçe: Kriz bölgelerinde çalışan gazeteciler için uluslararası bir koruma mekanizması yok. Gazetecilerin korunması konusunda uluslararası meslek örgütleri ne tür girişimlerde bulunuyor?

Mihr: Uluslararası organizasyonların yardımcı olabileceği farklı aşamalar var. Birincisi gazetecilerin somut bir yardıma ihtiyacı varsa, acil bir durum söz konusu ve koruma gerekiyorsa Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü yardımcı olabiliyor. Mesela tutuklandılarsa avukat organize etmeye ve finansmanını da sağlamaya çalışıyoruz. Eğer serbest çalışan bir gazeteci şiddetle karşılaştıysa doktor, ilaç, tıbbi yardım sağlamaya çalışıyoruz. Eğer gazetecinin bulunduğu ülkeyi terk etmesi gerekiyorsa bu noktada yardımcı oluyoruz. Kriz bölgesine veya Türkiye gibi ülkelere gidecek gazetecilere ön bilgi de veriyoruz. Güvenlikle ilgili nelere dikkat etmeleri veya nasıl davranmaları gerektiğini anlatıyoruz, güvenli internete nasıl ulaşabileceklerini açıklıyoruz. Türkiye’de çok yoğun biçimde iletişim kanalları gözetleniyor, diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'deki gözetleme gerçekten inanılmaz boyutlarda.

DW Türkçe: Kriz bölgelerinde çalışan gazeteciler kendilerini nasıl korumalı?

Mihr: Birincisi ve en önemlisi kriz bölgelerinde görev yapan gazetecilerin kendi ülkelerinde çalıştığı medya kuruluşları ile sürekli iletişim halinde olmaları ve sağlam bir iletişim zinciri oluşturmaları. Örneğin gazeteciden 24 saat boyunca haber alınamaması halinde çalıştığı kurumun harekete geçmesi önemli. Bu en temel gereklilik. Ama artık değişen durumlar var. Artık kriz bölgelerinde basın ibaresi bir işe yaramıyor, geleneksel kriz bölgelerinde olduğu gibi. Hatta şimdi basın ibaresinin olmaması daha iyi, çünkü taraflar gazetecileri kendi yanına çekmeye çalışabiliyor. Böyle bir durumda Sınır tanımaya gazeteciler gibi uluslararası organizasyonlarla iletişime geçmeleri önemli.

© Deutsche Welle Türkçe

Hülya Schenk

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle