MHP Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "İkinci bir FETÖ darbe girişimi olabilir. Şu anda düşünülmezi düşünmemiz gereken bir zamandan geçiyoruz. Çünkü karşımızda çok güçlü bir casusluk ve terör şebekesi var. Önümüzdeki 1 yıl çok kritik. Başbakanın yerinde olsam, tankları Çankırı'ya yollamak yerine şehirde tutar, bu birliklerin başına da güvenilir komutanları, subayları getirirdim" dedi.
Sözcü'den Nil Soysal'a konuşan Ümit Özdağ'ın açıklamaları şöyle:
– Biz sizinle hep PKK ve IŞİD terörü üzerinden Türkiye'yi bekleyen riskleri konuştuk. FETÖ'den böyle bir kalkışma bekliyor muydunuz?
TSK içinde çok güçlü bir FETÖ'cü yapılanma olduğu, bu konuyu çok iyi bilen asker arkadaşlarım tarafından dile getiriliyordu. Hatta 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'nün internet sayfasına bundan bir yıl önce askeri istihbarat kökenli bir hukukçu arkadaşımız, FETÖ'cü darbe olacağıyla ilgili bir yazı da koymuştu. O gece vurulan ve yanındaki koruması da şehit edilen Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Arslan'la da zaman zaman buluşur sohbet ederdik. O da; Güneydoğu Anadolu'da FETÖ'cü generallerin Türk Ordusu'nun teröre karşı etkili mücadele etmesini engelliyor demişti. Dolayısıyla TSK'da yapılacak FETÖ'cü subay ve general tasfiyesinin beklentisi içindeydim. İşaret fişeği 8 Temmuz'da İzmir'de açılan casusluk davasında komplo kuran amiral ve subaylarla ilgili soruşturmanın başlamasıyla atılmış oldu ama bir darbe olur diye de beklemedim doğrusu…
“Darbeye çok iyi çalışılmış"
– Bu kadar uyarıya rağmen neden beklemiyordunuz?
Ben doktora ve doçentlik tezi askeri darbeler ve müdahaleler olan, yüksek lisansta uzun yıllar Türkiye'de ve dünyada askeri darbeler ve müdahaleleri ders olarak vermiş bir akademisyenim. Askeri darbeler politik, ekonomik istikrarsızlık ortamlarında, toplumun önemli bir kesiminin gayri memnuniyetinin de üzerine binerek gerçekleşir. Oysa bu FETÖ'cü darbe böyle bir toplumsal zemin üzerinde gerçekleşmedi. FETÖ'cü darbe; Saray Darbesi dediğimiz iktidar eliti içerisinde bir güç transferini amaçlayan tarzda bir darbe şeklinde gerçekleştirilmeye çalışıldı. Darbeyle ilgili daha sonra görüştüğüm birçok asker darbe planının çok iyi çalışılmış olduğunu, her bir bireye verilen görevin çok belirgin bir şekilde tanımlandığını söyledi. Fakat yine de beni rahatsız eden bazı şeyler var. Örneğin; darbeye katılan general, amiral ve subay sayısı TSK içindeki FETÖ'cülerin çok küçük bir bölümünü oluşturuyor.
“İstikrarsızlaştırma süreci"
– Bu ne anlama geliyor?
Başbakan 15 Temmuz sonrasında yaptığı bir açıklamada, ki bence bu açıklamayı yapmamalıydı, FETÖ'cülerin TSK içinde albay ve üst rütbelerdeki oranının yüzde 80 olduğunu söyledi. Generallerin sayısı zaten 300… Subay sayısı jandarmayla birlikte15 Temmuz'da 39 bindi. Yüzde 80'den yola çıkarak rakam olarak ne kadar FETÖ'cü var hesaplayın. Peki, neden bütün FETÖ'cü subaylar, 15 Temmuz gecesi hadiseler başlayınca silahlarını alıp dışarıya çıkmadı? 50 bine yakın FETÖ'cü polis olduğu söyleniyor.
– Çok sayıda gözaltı ve tutuklama var. Buna rağmen hâlâ kendilerini gizlemeyi başaran ve sinsi planlarını sürdüren FETÖ'cülerin olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Türkiye politik, diplomatik, finansal ve askeri olarak bir istikrarsızlaştırma sürecine sokuluyor. Önemli olan bu büyük istikrarsızlığın üzerine getirilmek istenen şeyin ne olduğu… Bence Türkiye'yi “sivil demokrasi bu işi halledemiyor” duygusuna getirip, halkın bir kesiminde bu düşünceyi oluşturduktan sonra ikinci bir FETÖ darbe girişimi olabilir. Şu anda düşünülmezi düşünmemiz gereken bir zamandan geçiyoruz. Çünkü karşımızda çok güçlü bir casusluk ve terör şebekesi var. Önümüzdeki 1 yıl çok kritik. Başbakanın yerinde olsam, tankları Çankırı'ya yollamak yerine şehirde tutar, bu birliklerin başına da güvenilir komutanları, subayları getirirdim.
"Türk Ordusu, FETÖ'nün yaşattığı travmayı Fırat Kalkanı'yla atlattı!"
– Fırat Kalkanı Operasyonu'nu nasıl yorumladınız? Bu operasyona TSK'nın itibarını geri kazanma operasyonu da diyebilir miyiz?
Fırat Operasyonu Türkiye için bir zorunluluktur. Aksi halde PKK, Kürt Dağı bölgesine ulaşacak, Türkiye'yi Ortadoğu'dan büyük ölçüde koparacaktı. Akdeniz'e ulaşmak için Hatay ve Türkmen Dağı bölgelerine yönelik büyük bir PKK saldırısı başlayacaktı. Cerablus operasyonunun amacı bu saldırıyı durdurmak, PKK'istan'ın kurulmasını engellemektir. Türk Ordusu'nun ağır travmadan geçtiği bir aşamada dünyanın en zor bölgesinde tampon bir bölge kurmak zor bir askeri harekattır. Üstelik karşımızda PKK ve IŞİD gibi değişik ilişkileri olan iki terör örgütü vardır. Türk Ordusu kanla yıkanabilir. Ancak bu şekilde FETÖ'nün yaşattığı travma kısa zamanda atlatılabilir. Şimdi Türkiye'ye yönelik hesapları olanlar, Suriye'de Türk Ordusu'nu saldıracak hedef olarak göreceklerdir. Sanmayalım ki, ilk günlerde olduğu gibi süreç çok kolay geçecektir. Ayrıca IŞİD ve PKK Türkiye içinde değişik terör eylemlerini hızlandırarak gerçekleştirecektir. Türk birliklerinin bölgeye yerleşmesiyle birlikte Türkmenler köylerine geri dönecekler ve burada 500 bine yakın Türkmen bir araya gelecektir. Bu adım Suriye'nin toprak bütünlüğüne katkı verecektir.