Politika

''MHP bu kaos ortamından ancak Devlet Bey'le çıkar''

''1 Mart tezkeresinin reddedilmesi hataydı''

09 Mart 2016 13:35

MHP eski Genel Başkan Yardımcısı emekli büyükelçi Deniz Bölükbaşı, MHP’deki kongre ve mahkeme sürecinden, 1 Mart tezkeresine, dış politikadan, 1950’li yıllarda Demokrat Parti’ye karşı sert muhalefetiyle bilinen Osman Bölükbaşı’na kadar bir dizi açıklamalarda bulundu. 

MHP’de yaşanan süreci kaos olarak niteleyen Bölükbaşı, ‘’MHP bu kaostan ancak Devlet Bey’le çıkar’’ ifadelerini kullanırken, 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin hata olduğunu belirtti. Dış politikada Dışişleri Bakanlığı’nın etkisizleştirildiğini, bakanlığın yerine danışmanların politika tayin eder hale geldiğine vurgu yapan Bölükbaşı, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’a verdiği söyleşide, babası Osman Bölükbaşı’yla ilgili anılarını da anlattı. 

Deniz Bölükbaşı’nın Ahmet Hakan’ın sorularına yanıtları şöyle:

MHP içinde bazı isimler, olağanüstü kongre için imzalar topladı ve konu mahkemelik oldu. Bu süreci nasıl yorumluyorsunuz?

DENİZ BÖLÜKBAŞI: 1 Kasım sonuçları, MHP için çok ciddi bir travma oldu. Hatta baraj altında kaldığımız 3 Kasım 2002 seçiminden bile daha derin etkisi oldu. Bu travma üç süreci harekete geçirdi.

BİR: Olağanüstü kongre ve mahkeme süreci...

İKİ: Genel merkez yöneticilerinin güven ve itibar kaybı süreci...

ÜÇ: MHP’nin kan kaybı süreci... Benim için en önemlisi üçüncüsüdür. Yani MHP’nin kan kaybı. Ben kongre talebini, kan kaybına çare bulacak bir reçete olarak görmüyorum.

*

Neden görmüyorsunuz?

 

DENİZ BÖLÜKBAŞI: Siyasi Partiler Kanunu, bu gibi durumları düzenlememiş. Bu tür konular için asıl düzenleme Dernekler Kanunu’nda yapılmış. Siyasi Partiler Kanunu’nda da “beşte bir üst delegenin imzasıyla olağanüstü kongre talebinde bulunulabilir” deniliyor ama bunun dışındaki konular, yani süreler, kayyum atamasıyla ilgili detaylar yok. Bu detayları Dernekler Kanunu düzenlemiş. MHP, sıradan bir dernek değildir. Ben mahkemenin, Dernekler Kanunu’nun bilmem kaçıncı maddesine göre MHP gibi partiyi kongreye çağırmasını, heyet atamasını, yani çok radikal bir karar almasını beklemiyorum.

*

Ya mahkeme böyle bir karar alırsa?

DENİZ BÖLÜKBAŞI: Böyle bir karar alırsa o kararın uygulanabilir olduğunu zannetmiyorum. Çünkü siyasi partilerle ilgili müeyyide uygulama yetkisi Anayasa Mahkemesi’ndedir. Küçümsemek adına söylemiyorum ama MHP ile ilgili dava, kat mülkiyeti anlaşmazlıkları, veraset ilanı gibi konulara bakan bir mahkeme için çok cesametlidir.

*

Bu durumda Kongre isteyenlerin talepleri ne olacak?

DENİZ BÖLÜKBAŞI: Ben imza hareketi başlatan arkadaşlarımızın önemli bölümünü temiz duygularla hareket eden ülkücüler olarak görüyorum. Bunlar vatan haini değildir. Ama aralarında öyleleri vardır ki onların amacı farklıdır. Bu ikisini ayırmak gerekir. Devlet Bey’i sevmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz, bunun birçok kısmında haklı da olabilirsiniz ama kendisinin 19 yıllık genel başkanlık süreci içinde şu üç şeyi başardığını görmeniz gerekir:

BİR: Siyasi pusulamızın sapmasına izin vermemiştir.

İKİ: Fikri omurgamızın kaymasını engellemiştir.

ÜÇ: MHP’yi başka emeller için sokağa çıkarıp bir kardeş kavgasının tarafı haline getirme ümidi besleyenlerin heveslerini kursağında bırakmıştır. Bu üç nokta MHP’nin geleceği açısından önemlidir. Muhaliflerle bir sorunum yok. Meral’le benim bir kardeşlik hukukum var. Ama ben bu üç açıdan baktığım zaman MHP’nin bu kaos ortamından çıkıp ayağa kalkmasının ve yeniden Türk milletinin ümidi haline gelmesinin en sağlıklı şekilde Devlet Bey tarafından yapılabileceğine inanıyorum. Delegelerimiz de bu noktaya doğru geliyorlar.

 

Hem milli güvenlik hem de

milli çıkarlar ateşe atıldı

 

Emekli diplomat Deniz Bölükbaşı’nın dış politikaya yönelik şu sözleri söyledi:

ATEŞ ALTINDAYIZ: Davutoğlu, dış politikayı ahlaki ve vicdani politika diye anlatıyor. Anlatmasın. Dış politikada tek başına ahlak, vicdan olmaz. Dış politika milli çıkar ve milli güvenlik ekseninde şekillenir. Bugün ikisi de ateşe atılmış durumda. Vahim tehditlere ve tehlikelere açık hale geldik.

VİCDAN VE AHLAK: Vicdan ve ahlak, ancak milli güvenliğimizi koruyacak ve milli çıkarlarımızı sağlayacak bir dış politikada olur. Güvenliğini sağlayamazsan, çıkarını koruyamazsan nasıl vicdanlı ve ahlaklı olacaksın?

RUHBAN SINIFI GİBİ: Dışişleri’ni dışladılar. Onun yerine memleketin üstüne bir heyula gibi çöken yeni bir ruhban sınıfı gibi danışmanlar sınıfı aldı. Bunlar dış politikayı klişe sloganlarla yönetiyorlar. Dış politikanın genetiğiyle oynadılar. Tam bir hezimet ve iflas tablosu ortaya çıktı.

BÖYLE OLMAZ: “Esad beni dinlemedi, 6 saat konuştum, onun için bunun gitmesi lazım” dediler. Böyle dış politika olur mu? Ne oldu bugün? Suriye sorunu, Türkiye sorunu haline geldi.

 

Meral, Sinan, Koray milletvekili değil

 

Kogreye gidilse ve kararı üst kurul delegeleri verse... Daha iyi olmaz mı? Siz üst kurul delegelerinize güvenmiyor musunuz?

DENİZ BÖLÜKBAŞI: Güven meselesi değil. Duygusal tepkilerin çok yükseldiği bir ortamda gidilecek bir kongre, her zaman sağlıklı sonuçlar vermeyebilir. Bir duygusal tepki ile partinin pusulası şaşarsa, fikri omurgası çökerse ve parti sokağa çekilirse ne olacak? Benim endişem budur. Bu endişe parti teşkilatlarında da oluşmaya başladı.

*

Endişeniz bundan ibaret mi?

DENİZ BÖLÜKBAŞI: Bir de şu var: Meral milletvekili değil, Sinan değil. Koray Bey milletvekili değil. Bunlar seçilirse MHP Meclis Grubu Başkanı olamayacaklar. 2002–2003 arası AKP’nin durumu gibi bir durum çıkacak ortaya.

*

Bu büyük bir sorun olur mu?

DENİZ BÖLÜKBAŞI: Garip bir durum olur.

*

Parti içi demokrasi açısından da yönetimi eleştiriyor imzacı lider adayları?

DENİZ BÖLÜKBAŞI: Parti içi demokrasi, demokratik tüzük falan diyorlar. Madem bunlar için samimi olarak inandıkları ilke tutumuydu, kendileriyle bir dönem beraber başkanlık divanında görev yaptık, Meclis’te başkanvekilliği yaptılar, neredeydiler o zaman? Bu tüzüğü biz 2009 kongresinde kabul ettik. Hepsi bu tüzükle seçildi.

 

Parti yönetimi değişmeli,

Bahçeli Balgat’tan çıkmalı 

 

MHP’de değişim bekleyenler var. Onlara ne diyeceksiniz?

DENİZ BÖLÜKBAŞI: Ben partinin bu siyasi yapısıyla devam edemeyeceğini düşünüyorum. Parti yönetim kadrosunun değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Devlet Bey’in kendi takdiridir ama bu yapıyla gitmeyeceğini kendisinin de gördüğünü zannediyorum. Özü değişmeden, yeni bir siyasi strateji ve söyleme ihtiyaç olduğu kanaatindeyim. Devlet Bey’in artık Balgat’taki binadan süratle çıkıp Anadolu’ya gitmesi gerektiğini düşünüyorum.


Deniz Bölükbaşı'nın babasıyla ilgili anılarının ve 1 Mart tezkeresine ilişkin görüşlerinin yer aldığı bölümü okumak için tıklayın.