Sabah yazarı Melih Altınok ile Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök arasında, Star yazarı Ahmet Taşgetiren'in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yazdığı açık mektupta "Eğitim konusunda Ertuğrul Özkök ve Aydın Doğan da sizinle yürür" demesiyle başlayan tartışma sürüyor. Son olarak Altınok, Özkök'e hitaben kaleme aldığı yazısında "İş dünyasının Alaattin Çakıcısı" diye bahseden adamla baş başa tatile çıkmana kızmıyor mu? Gazetede senin makamına oturan yeni baş kıro teknede şarap servisi yaparken sana karşı dolduruyordur Aydın Bey'i, demedi deme" ifadesini kullandı.
Melih Altınok'un "Hayır, sana yalnızca 'eski baş kıro' diyeceğim" başlığıyla yayımlanan (15 Temmuz 2016) yazısı şöyle:
Aydın Doğan akaryakıt kaçakçılığı davasında ifade verdiği saatlerde, gazetesinin eski baş kırosu da köşesinde boş durmuyordu tabii ki.
Ne mi yapıyordu? Yine, Star'dan Taşgetiren'in, Aydın Doğan ve Ahmet Davutoğlu gibi isimlerle birlikte bir eğitim seferberliği başlatması için Cumhurbaşkanı'na yaptığı çağrıyı mırıldanıyordu...
Bizim eski baş kıro uğraşıyor ki, bu harikulade barışma projesi tez elden, en azından patronunun duruşmaları sürerken hayata geçirilsin.
Ama ne dediği pek anlaşılmıyordu geçen gün. Sinirleri fena bozulmuş anlaşılan.
Öyle ya, akli melekelerini yitirmemiş bir adam, Başbakan Binali Yıldırım "Dostluk elini muhalefet partilerine de uzatıyoruz" sözünü hatırlatıp bana "Huuuu hadi ona da baş kıro desene" der mi?
Allah Allah, yahu niye baş kıro diyecekmişim Başbakan'a, deli miyim?
Ben mütevazı şekilde uzlaşı isteyenlere değil, bu halkın sırtından bir türlü inmeyen asalak sermayenin sonradan görme kapıkullarına baş kıro diyorum.
Ve biliyorsun sana onu bile demiyorum, "eski baş kıro" diye sesleniyorum bir şey söyleyeceğim zaman.
Hadi yeterince uzattın ve anlaşılmadı işte. Açıkça söyle şu acil barış projesinin ilk konusu hangi alanlarla ilgili olmalı mesela?
Akaryakıt kaçakçılıkları davaları mı kâğıt kaçakçılığı davaları mı?
Ah zavallı eski baş kıro ne zaman kabul edeceksin bu adi işlere artık siyasetin değil mahkemelerin baktığını. Neylersin alıştırmış patronunun pijamayla karşıladığı eski başbakanlar, bakanlar bunu.
***
Kıro nedir kime denir?
Bildiğiniz üzere Hürriyet'te meskûn zat ismini iyice öğrendi.
Hatta işi ilerletip benimsedi de. Geçen "evet kıroyum ama para da bende" türünden bir yazı ile bana "laf bile koydu."
Ama kıronun galatı meşhur kullanımdaki anlamını bilmiyor henüz. Yerli yersiz kullanıyor. Bu yüzden bir izah şart oldu.
1- Kıroluk asla "görmemişlik" değildir. Çünkü herkes her mahallenin kültürüne vakıf olmak zorunda değildir. Kıroluk, muhatap olduğu hemşerilerini, onlardan 10-15 yıl önce kent yaşamına "göçtüğün" için küçümsemektir mesela.
2- Kıroluğun modadan farkı kişinin kendine yakışmayanla övünmesidir.
3- Kıroluğun siyasetteki tezahürü daha fecidir. Hele bir de siyasi kıroluk yapan gazeteciyse... Örneğin dün gazetenin ilk sayfasından eşinin mütevazı giyimi üzerinden aklınca aşağıladığın Başbakan'a bugün çıkıp benzer bir kibirle "gel bakalım barışalım" dersen siyasi kırosundur.
***
Yoksa!
Hürriyet'in eski baş kırosu dün "kendisini çektiğim çamur deryasından" kurtulmak için Montreux'deki caz festivaline gittiği ve "özel meraklarına yoğunlaşacağını" yazmış.
Sizler şahitsiniz ağzımdan tek bir bel altı kelime çıktı mı, niye bu kadar kızdı ki?
Hem zaten istesem de onun mide bulandırıcı üslubuyla başa çıkamam ki.
Unuttunuz mu zatın, "sperminin tadına nasıl baktığını" anlattığı yazılarını. Aklınca "yobazlara karşı toplumun düşünce dünyasının sınırlarını radikalce yıkıyordu" bu pespayelikleriyle.
Bu arada nereden çıktı bu Montreux'de caz merakları?
Üstelik dün "kömürcülüğü ne zaman bırakıyorsun, sıkıysa patronun Ciner'e hesap sor" diye yazılar yazdığın arkadaşını da yanınıza almışsınız.
Aman diyeyim sen çılgın adamsın, yazarım diye marjinalliği abartmayın gâvur ellerinde.
Bu arada hadi evlerden izni koparmışsınız da patronun kendisinden "iş dünyasının Alaattin Çakıcısı" diye bahseden adamla baş başa tatile çıkmana kızmıyor mu?
Gazetede senin makamına oturan yeni baş kıro teknede şarap servisi yaparken dolduruyordur Aydın Bey'i, demedi deme.