Eşi ve onun ailesi tarafından kapatıldığı tuvalette 3 ay boyunca tutulan ve sürekli şiddete maruz kalan 24 yaşındaki Melek Karaaslan, kendi ailesince kurtarılıp kaldırıldığı hastanede verdiği yaşam savaşını kaybetti. Bir hastane çalışanı, "Kızı ölüme terk etmişler; direkt öldüremedikleri için böyle bir yol seçmişler" dedi.
Ağrı Devlet Hastanesi'ne geçen hafta babası ve polisler eşliğinde ölmek üzereyken getirilen Melek Karaaslan hayatını kaybetti. 24 yaşındaki Melek Karaaslan, 8 yıl önce evlendiği eşinin ailesi tarafından 3 ay önce tuvalete kapatıldı. Gördüğü şiddet sonucu bir çocuğunu da kaybeden ve bu nedenle psikolojik sorunlar yaşayan Melek, kapatıldığı tuvaletten babası ve polisler eşliğinde kurtarıldı.
Hasteneye getirildiğinde 30 kilogram olan Melek için ağrı Valiliği Sağlık Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı devreye girdi. Ağrı Devlet Hastanesi’nden Ankara’ya ambulans uçakla sevk edilen Melek, yoğun bakımda bir haftadır verdiği yaşam savaşını kaybetti.
Sabah gazetesinden Müjgan Halis'in haberiyle gündeme taşınan olay şöyle:
16 yaşında evlendirildi
Melek Karaaslan, 8 çocuklu ailesinin en büyük 2. çocuğu. 1988 doğumlu. 8 yıl önce, 16 yaşında evlendirildi. Ağrı’nın Hamur ilçesinde eşinin ailesiyle birlikte yaşamaya başladı. İddialara göre, eşinden ve ailesinden sürekli şiddet görüyordu. Evliliğinden 3 yıl sonra ilk çocuğu oldu. Yine dayak yediği bir gün dışarı atıldı. Hamile olan genç kadının evin dışında tek başına doğurduğu çocuk öldü. Melek o saatten sonra psikolojik bunalıma girdi. Davranışları bozulmaya başlayan Melek, eşinin ailesinden daha fazla şiddet görmeye başladı.
Aile büyükleri "namustur" deyip geri gönderdiler
Sonraki yıllar Melek’in 2 çocuğu daha oldu. Ancak şiddet hiçbir zaman bitmedi. Melek’in babası birkaç kez kızını alıp eve geri götürdü. Ancak ailelerin büyükleri kızı ‘namustur’ diyerek eşinin evine geri gönderdi. Bu durum en son 6 ay önce yaşandı. Eşinin evine dönen Melek, gördüğü şiddet karşısında tuvaletini dahi tutamaz hale geldi. Ailesi kızı Melek’i en son 3-4 ay önce görmüş, o saatten sonra da bir daha haber alamamıştı.
İstanbul’da çalışan Melek’in ağabeyi Reis, Ağrı’ya döndü. Ailesinin haber alamadığı Melek’i iki hafta önce görmeye gitti. Melek’in bir düğünde olduğunu söylediler. Evde 15 dakika kalan Reis, kardeşini tuvalette yatarken buldu. Türkçe konuşmakta zorlanan Reis, Melek için ‘Mahvolmuş’ ifadesini kullanabildi: “Melek’lere gittim. Baktım kapıyı çekmişler. ‘Düğüne gitti’ dediler. 15 dakika oturdum. Kapıyı açtım. Lavaboda gördüm. ‘Neden orada’ diye sordum. ‘Hasta’ dediler. Altına kaçırıyormuş. ‘Kayınpederi burada bıraktı’ dediler. Ben kardeşimi görünce dayanamadım. Karanlık bir yerde. Yatıyor. Tuvalete bırakmışlar. Babama söyledim. Çok üzüldüm. Ağladım. Annem perişan, herkes perişan. Ben en son 8 ay önce gördüm. O zaman çok normaldi, hafif bir hastalığı vardı. Şimdi hastanede. Sadece yatıyor, konuşamıyor. Tüm vücudu yara içinde.”Reis, Melek’in eşinden ve ailesinden şikayetçi olduklarını da anlattı.
Ölüme terk edilmiş…
Melek’in babası Kasım Levent Türkçe bilmiyor. Reis aracılığıyla durumu şöyle anlatıyor: “Kız ölüyormuş. Şikayet ettim. Bir ay mı, bir sene mi orada bilmiyoruz. En son 3 – 4 ay önce gördüm. O zaman normaldi.” Anne Hanım Levent ise, ağlamaktan konuşamıyor…
Ağrı Devlet Hastanesi çalışanlarından bir yetkili ise şunları söyledi: “Kızı ölüme terk etmişler Direkt öldüremedikleri için böyle bir yol seçmişler. Tuvalette tahta bir zeminde yatmış. Kendi tuvaletinin içinde olduğu için de yaralarını kurt kaplamıştı. Sağlık raporu çıkarıldı. Ailesinin durumu iyi değil. Ailesi bakamayacağını söyledi, bu nedenle sosyal hizmetlerde bakılması konusunda raporlar hazırlanıyor. Melek’in eşi ve eşinin babası polis tarafından gözaltına alındı. Ancak ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Melek’in eşi Ferdi, eşinene babasının adı ise Kudbetin Karaaslan. Radikal, Ağrı’nın dağlarında hayvan otlatan Kudbettin Karaaslan’a ulaştı. Kayınpeder Karaaslan ise iddiaları reddetti:
Kayınpederi: Hastaneye sonbaharda götürdüm!
“Ailesi gelmeseydi zaten biz onu hastaneye götürecektik. En son sonbaharda götürdük” diyen kayınpeder Karaaslan durumu şöyle anlattı:
“Kadın, bizim gelin hastaydı. Hanım bakıyordu. Tuvalete götürüp getiriyordu. Tuvaleti geldiğini söylemiyordu. Hastadır, felçtir. Erzurum’a götürdüm. Sonbaharda. İyileşecek dediler. Ha bugün ha ayarın iyileşmedi. Biz de baktık babası emniyete bizi şikayet etmiş. Kızını verdik götürdük, yoksa yine doktora götürecektim.”
Kudbettin Karaaslan, Melek’in kardeşi geldiği sırada tuvalette olduğunu, her zaman orada tutmadıklarını belirterek şunları söyledi: “Romatizması vardı. Gittikçe eriyordu. Doktor bile sağlamdır diye rapor verdi. En son sonbaharda götürdük. Yürüyordu. Tuvalete gidiyordu. Ama 15-20 gün içinde eridi bitti. Götürecektik babası bırakmadı. Götürmese bir gün içinde biz de doktora götürecektik.”
İlk gelin aldığımızda da konuşmadığını söyleyen Karaaslan, Melek’in hocaya götürdüklerini şöyle anlattı: “Hocaya götürdük. 4-5 yere götürdük. Hoca, ‘bu kız 9 yaşındayken korkmuş’ dedi. ‘Keşke babası vermeseydi’ dedi. Biz gezdirdik iyileşmedi. İlk çocuğu öldü. Bizim evde doğurdu öldü. Doktora götürdük, doktor kurtaramadı. Diğerlerini hastanede doğurdu. Hiç dayak olayı olmadı. Hasta olduğu için kocasını göremiyor.Yatağına 2 senedir gitmiyordu. Kocası alıp götürüp getiriyordu, yatmıyordu beraber. Kız kendi istemiyordu. Bilseydik böyle olacağını diğer 2 çocuğu da dünyaya getirmezdik.”
Melek, geçen hafta Cuma günü Ağrı Devlet Hastanesi’nden önce ambulansla Erzurum’a sevk edildi. Ağrı Valiliği, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın duruma müdahil olmasıyla Melek, ambulans uçakla Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Melek hastanenin yoğun bakımında dün (Çarşamba) saat 15.00 sularında vefat etti.
Ağrı Devlet Hastanesi çalışanlarından biri şunları söyledi: "Kızı ölüme terk etmişler; direkt öldüremedikleri için böyle bir yol seçmişler"