Yaşam

Mehtap Ar: Gerçek annem bu siyah beyaz fotoğraftaki kadındır benim için

Mehtap Ar: Üç kız olarak düşünüyorum ben o yılları. Ablam büyük kız, ben ortanca, annem en küçüğümüz. Hep kendimizi koruyup kollamakla geçti yıllar

17 Şubat 2013 12:45

Aysel Gürel'in kızı Mehtap Ar, "Herkes annemi pembe saçlı fotoğrafıyla bilir. Gerçek annem bu siyah beyaz fotoğraflardaki kadındır benim için" dedi.

Aysel Gürel aramızdan ayrılalı beş yıl oldu. Mehtap Ar, fotoğraflarına bakarak; eski günleri, verdikleri hayat mücadelesini, anne ve anneanne kimlikleriyle Aysel Gürel’i Taraf gazetesinden Sümeyra Tansel'e anlattı:


Döpiyes giysem, lafımı dinlemezler


"Herkes annemi pembe saçlı fotoğrafıyla bilir. Ben bunu anneme hastanedeyken sordum 'Yahu anne' dedim 'Nedir bu kostüm, bu peruk, gecelikle dolaşmalar?' 'Bunlar topluma lafımı dinletme kostümüm. Normal döpiyesli, entel gözlüklü, ensede topuzla laflarımı söyleseydim, bir sürü insan içinde kaynar giderdim. Bu şekilde topluma lafımı dinlettim. Şarkılarım insanlara ulaştı' dedi. O renkli kişiliği hayat kostümüydü. Gerçek annem bu siyah beyaz fotoğraflardaki. Bende annemin bu siyah beyaz fotoğrafları vardır."


Fatih’te kepenkler inermiş


"'Fatih güzeli Aysel.' Lakabı buydu. Fatih’te dolaşırken bütün kepenkler inermiş, gençler de annemin peşinde. Kafası dimdik yürüyor tabi, kimseye bakmıyor. Babamdan sonra evlenmedi. Ben annemin karnındayken ayrılıyorlar. Ondan sonra hiç kimseye güvenmedi. İki kız büyüttü. Ne zaman biz artık ayaklarımızın üzerinde durduk o zaman kendince ufak flörtleri oldu. İki çocuğun mesuliyetini ömür boyu omuzlarında taşıdı. Son anına kadar hep bizi düşündü. Ablam ekonomik olarak daha rahat diye, ablama 'Kardeşine sahip çık' demiş. Bütün hayali bana ev almaktı. Aldı da. Yolculuğa çıkmadan (vefat etmeden) iki yıl önce. Hastanede, son haftasında büyük ağrılar çekerken 'Ben bir yerlere gideceğim' dedi 'Nereye gidiyorsun anne' diye sordum. 'Bir yerlere gideceğim ben. Senden ricam evimi bir hafta içinde boşalt. Eğer möbleli verirsen şu kadar kira, möblesiz verirsen bu kadar kira. Kiraya ver ki kimseye muhtaç olma' dedi. Hasta yatağında bile bizden habersiz emlakçıyla 'Benim ev ne kadar eder' diye konuşmuş, ölümünden sonra rahatımız için uğraşmış."


Doğumhaneyi panayır yerine çevirdi


"Hiç yalan söylemedik anneme. Bir tek hastalığında. Hastalığın araştırıldığı dönemde doktor girdi odadan içeri. Annem 'Doktor bey yarın ben narkoz alacağım ölür müyüm' diye sordu. Sonra da 'O hastalık tesbit edilirse lütfen bana söylemeyin' dedi. Anneme hep 'Sen verem oldun' dedik. O da 'Ben aşk kadınıyım tabii ki verem olurum' derdi. Hep bakımlıydı. Hastanede vefatından bir hafta önce bile manikürünü, pedikürünü yaptırdık.

Torunuyla arasında bir aşk vardı. Doğumda hastaneyi panayır yerine çevirmişti. Herkese paralar dağıtıyordu; 'Kızım sağlıklı çıktı, torunum sağlıklı geldi' diye. Çok mutlu olmuştu torununu kucağına aldığında. Sezen Aksu da geldi. O zaten annemin manevi kızı. Benden, ablamdan hiç ayırt etmezdi Sezen’i. 'Onu da ben doğurdum' derdi.

Benim annem Türkolog. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Tarihi mezunu. Yahya Kemal, Halide Edip Adıvar annemin üniversiteden hocaları. Çok birikimli, çok donanımlıydı. Son güne kadar okumaktan hiç vazgeçmedi."


Ablam büyük, ben ortanca, annem en küçük kız


"Biz çok kısıtlı ortamda büyüdük ama bunu bir şikâyet olarak söylemiyorum. Hep korkularımız vardı. 'Anneme laf gelirse' diye korkardık. Erkeklerden de korkardık. Biri bizi sevmeye kalksa eve kaçar, kapıları kilitlerdik. Üç kız olarak düşünüyorum ben o yılları. Ablam büyük kız, ben ortanca, annem en küçüğümüz. Hep kendimizi koruyup kollamakla geçti yıllar."


Yılda bir kez denize giderdik


Mehtap Ar, fotoğrafın hikayesini şöyle anlatıyor:

"Annem bizi hiçbir şeyden mahrum bırakmak istemezdi. Yılda bir kere denize gidebilirdik. Ben 8, ablam 10 yaşındaydı bu fotoğraf çekildiğinde. Yıl 1967. Bir arkadaşı bizi Dragos’a götürmüştü. Çalışmadığı dönem birşey yiyip, içmez, evde öylece otururduk. Mahalleli bakardı bize. Annem çalışırken ise her şeyi yapardık. Toto Karaca’yla İstanbul Tiyatrosu’nda oynarken İzmir Fuarı’na gitmiştik. Yüzmeyi bana orada Cem Karaca öğretmişti."


Torun sevgisi mesuliyetsiz sevgi


22 yaşındaki torunu Söz Ar, Aysel Gürel için, “Anneannem değil, ablam gibiydi” dedi.

Mehtap Ar ise Gürel’in nasıl bir anneanne olduğunu şu sözlerle anlattı:

"Oğlum Söz’ü bizlerden çok sevdiğini söyledi bir gün, kıskandık. 'Hani bizi çok seviyordun' dedik. O da 'Torun sevgisi mesuliyetsiz sevgi. Mesuliyet sende, Müjde’de' diye cevap verdi. Kız olsaydı ‘Su’ koyacaktık ismini. Beş kere ultrasonda kız çıktı. Son bir hafta kala erkek olduğunu öğrendik. Annem Söz ismini uygun gördü. Sözünün eri olsun diye. Hakikaten de öyle bir oğlum var."