-MEDYADA YABANCI SERMAYE PAYINA SINIRLAMA TBMM (A.A) - 04.11.2010 - TBMM Anayasa Komisyonu'nda, RTÜK Kanunu Tasarısı içerisinde yer alan, medya kuruluşlarında yabancı sermaye payının, ödenmiş sermayenin yüzde 50'sini geçemeyeceğini öngören 19. madde de kabul edildi. MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, 19. maddeyle ilgili verdiği değişiklik önergesi üzerinde yaptığı konuşmada, medya kuruluşlarında yabancı sermaye payının yüzde 50'ye yükseltilmesinin çeşitli sakıncaları olacağını söyledi. Bal, ''Bu payın yüzde 49'a indirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kamuoyunu önemli oranlarda etkileme gücüne sahip bir sektörde yabancı sermayeye yüzde 50 ortaklık vermek, insanların kendi kültürlerine, yaşam şekillerine yabancılaşmasına neden olabilir'' dedi. Yabancı sermayeye karşı olmadıklarını anlatan Bal, ''Ancak, yarı yarıya şeklindeki bir paylaşım sonucunda bir türlü alınamayan karar nedeniyle şirket kayyuma devredilebilir. Böyle bir sıkıntıya düşülmesine neden olmak doğru olur mu'' diye sordu. MHP Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz da istihdam artıran, teknoloji transferi yapan yabancı sermayeye karşı olmadıklarını söyledi. Korkmaz, milli medyaların yönetimlerinin yabancıların eline geçecek bu tip bir düzenlemenin doğru olmadığını savundu. MHP'li milletvekillerinden sonra söz alan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da madde metninde yer alan ''yüzde 50'' ifadesinin bir sistematik olduğunu, bir anlayışı temsil ettiğini ve bu nedenle bütünlüğünün bozulmaması gerektiğini söyledi. -''YABANCI SERMAYE''- ''Yabancı sermaye içinde 'yabancı' kelimesi geçtiği için kötü değildir'' diyen Arınç, şöyle devam etti: ''Yabancı sermayeye kendileri de sıcak baktıklarını ifade ediyorlar ama bu tanım geçmişten bugüne tartışılmıştır. Telekom'un satışından tutunuz bir başka şeye kadar... Yabancı sermaye düşmanlığı ya da karşıtlığı da gündeme gelmiştir. RTÜK üzerinde bir düzenleme yaparken, radyo ve televizyon yayıncılığı konusunda, sahiplik konusunda yüzde 50 bandını getiriyoruz. Burada da bir eşitliği, bir özenmeyi teşvik etmek istiyoruz. Bu sahada da yabancı sermaye ülkeye gelmeli, gelirken de önünde imkanlar olmalı. 'Bunlar kötüdür gelmesin, bunlar milli değildir, gayri millidir. Bunlar yayın yaparlarsa Türk milletinin bütünlüğüne, birliğine dinamit koyarlar...' Sayın Bal ve arkadaşları söylemedi ama böyle anlaşılabilir. Böyle bir tavrın gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Sayın Korkmaz, 'milli medya şirketleri' dedi. Bunun karşıtı da gayri milli medya şirketleridir. Böyle bir ayrım yapmadık, yapamayız. Çünkü, bugün Türkiye'deki radyo ve televizyon yayıncılığında egemen olan şirketlerin de grupların da sahiplerinin, patronlarının ismi sizin gibi Burhan'dır, benim gibi Bülent'dir, Davut Bey gibi Davut'dur... Ama bunlar ne kadar milli meselelerde hassasiyet gösteriyor; aile, gençliğin korunması, uyuşturucuya, lüks hayata, tüketime teşvik konusunda, bebelerin konuşmaya başlarken neler konuşacağı konusunda ne kadar hassasiyet gösteriyor arkadaşlarımızın takdirindedir. Bugün radyo ve televizyon yayıncılığı, Türkiye'deki şekliyle olmasa da keşke Avrupa'daki, ABD'deki şekliyle olsa. ABD'de aile düzenine hassasiyet gösteren, pornografi, şiddet ve müstehcen yayınlar konusunda alabildiğince özen gösteren bir yayıncılık anlayışı var. Keşke bizimkilere de nasip olsa bunlar.'' Bal'ın önergesinde, aynı maddenin, (d) bendinde de bir değişiklik yapılmasını istediğini anımsatan Arınç, bunun ''kabul edilebilir'' olduğunu ifade etti. Buna göre, birden fazla kuruluşta hissesi bulunan şirketin, yıllık toplam ticari geliri, sektörün toplam ticari gelirinin yüzde 30'unu geçemeyecek. Arınç'ın konuşmasının ardından önerge ile yapılması istenilen değişiklikler ayrı ayrı oylandı. Medya kuruluşlarında yabancı sermaye payının ödenmiş sermayenin yüzde 50'sini geçemeyeceğini öngören 19. madde, önerge doğrultusunda yapılan değişiklikle kabul edildi. Şu ana kadar yapılan görüşmelerde, toplam 50 maddelik kanun tasarısının 42 maddesi komisyondan geçti.