-Meclisin Uludere incelemesi sürüyor ŞIRNAK (A.A) - 06.02.2012 - TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, dün Uludere'nin Gülyazı köyünde sınırdaki olayda yaşamını yitirenlerin yakınlarıyla yaptıkları görüşmeyle ilgili olarak, ''Bu insanların devlete bağlı oldukları gördük, bizi bağırlarına bastılar'' dedi. Ayhan Sefer Üstün, Uludere Alt Komisyonu Başkanı İhsan Şener ve üye milletvekilleri Mehmet Kerim Yıldız, Hamza Dağ, Abdurrahim Akdağ, Gülşen Orhan, Levent Gök, Malik Ejder Özdemir, Atilla Kaya, Ertuğrul Kürkçü ile Uludere, Gülyazı ve Ortasu köylerinde yaptıkları incelemelerini AA muhabirine değerlendirdi. Üstün, dün olay yerini helikopterle havadan incelediklerini, Gülyazı köyünde olayda oğlunu kaybeden bir ailenin evinde olaydan sağ kurtulanlar ile yakınlarını kaybedenlerle görüştüklerini hatırlatarak, bu görüşmelerin komisyon açısından önem taşıdığını bildirdi. Köyün ardından Uludere ilçesinde Kaymakam Naif Yavuz ve Başsavcı Muhammed Sağlam'ı ziyaret ettiklerini ifade eden Üstün, şöyle konuştu: ''Buraya gelmeden rapor tanzim etseydik gerçekten eksik kalacaktı. Burada vatandaşlarımızın acılarını paylaştık. Bize aynı zamanda hiç beklediğimiz halde çok güzel bir sofra hazırlayarak büyük bir misafirperverlik örneği gösterdiler. Bu, bin yıllık kardeşliğimizin örneğidir. Bizi bağırlarına bastılar, bizler de onlarla kucaklaştık. Buraya gelen heyette meclisimizde grubu bulunan partilerin tamamının üyesi var. Zaten çalışma kararını da birlikte almıştık. Dolayısıyla milletin meclisinin bir komisyonu, milletin dertlerini dinledi.'' Üstün, bu olayın aydınlatılması için ellerinden geleni yapacaklarını belirterek, şunları kaydetti: ''Ankara'ya dönünce tekrar yol haritası belirleyeceğiz. Buradaki izlenimlerimiz ufkumuzu açtı. İlgili kişilerden ve kurumlardan yeni belgeler isteyeceğiz. Raporumuzu 2 ay gibi bir süre içerisinde tamamlamayı hedefliyoruz. 2 aylık süre makul bir süre gibi geliyor. Yaptığımız işlem daha çok yargıya destek vermektir, güç vermektir. Burada insanlar hayatını kaybetmiş dolayısıyla yargıda olaya el atmış. Yargı istediğini çağırıp dinleyebiliyor, istediği belgeyi alabiliyor. Genelkurmay Başkanlığımız da İçişleri Bakanlığımız da ayrı soruşturma yürütüyor. TBMM de bu olaya duyarsız kalamazdı. Biz de adaleti tesis etme adına, adaletin ortaya çıkması adına, vicdanların rahat etmesi adına böyle bir çalışma kararı aldık.'' -''Türkiye artık gün ışığında yönetilen bir ülkedir''- Başkan Üstün, eskiden bölgenin olağanüstü hal ile yönetildiğini, o dönem olağanüstü hal bölge valisinin izni olmadan savcılığın bir kamu görevlisini sorgulayamadığını hatırlatarak, artık böyle bir durum olmadığını, olağanüstü hal uygulamasının kalktığını, yargının yetkinliğinin arttığını belirtti. Üstün, ''Türkiye artık gün ışığında yönetilen bir ülkedir. Türkiye hukuk devleti oldu. Eskiden yargı belki istediği sonucu alamıyordu, istediği soruşturmaları yürütemiyordu. Şimdi artık böyle bir durum yok, diğer kurumlar yargıya her türlü desteği sağlıyor. Dolayısıyla biz burada yargının marifetiyle sonucun ortaya çıkacağını umut ediyoruz. Komisyonumuz da ortaya çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Uludere kaymakamı ve savcımızı da ziyaret ettik, soruşturmada gizlilik kararı var. Bu nedenle işin detayına girmedik'' dedi. Uludere Cumhuriyet Başsavcılığının konuyla ilgili soruşturmayı tamamladığını belirten Üstün, ''Uludere Cumhuriyet Başsavcımızdan aldığımız bilgiye göre, kendisi soruşturmasını tamamlamış. Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı görevsizlik kararı vererek dosyayı Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiş. Böylesi bir olayda yapılması gereken budur. Böylesi büyük bir olayı özel yetkili savcıların soruşturması gerekir'' diye konuştu. Üstün, olayla ilgili rapor hazırlayacaklarını belirterek, ''Soruşturma devam ediyor. Görevimiz yargıya yardımcı olmak ve bu şekilde adaletin tesis etmesini sağlamaktır. Raporumuzda şuna değineceğiz, bu olay nasıl olmuş, bundan sonra bu gibi olayların tekrarlanmaması için neler yapılması gerekir. Olay yerini gezdik, gördük, bir sınır çizgisi dahi yok. Bir defa bu sınır güvenliğini devletin tam teşekküllü bir şekilde tesis etmesi lazım'' dedi. Buradaki insanların geçimlerini sağlamak için sınırın karşısındaki akrabalarıyla ticaret yaptığını ifade eden Üstün, şöyle konuştu: ''Buradaki aslında bir ticaret ama şimdiki yasalarımıza göre bu yasa dışı bir şey gibi gözüküyor. Bunu yasal hale getirirsek, bir çözüm üretirsek ticaretimiz batar mı, hayır. Bu devlet artık 136 milyar dolar ihracat yapabilir hale gelmiş. Dolayısıyla burada birtakım düzenlemeler yapılmalı. Hükümetimizin açıkladığı gibi sınır kapıları olabilir. Şu anda 3 sınır kapısının açılması için çalışma var. Bu bir yöntemdir, bunun dışında birtakım hukuki düzenlemeler yapılabilir. Belirli bir meblağa kadar ticaretin yapılabileceği hükmü getirilebilir. Kilis'te ve Gaziantep'te hakimken o yıllarda birçok mal kaçak kategorisindeydi, sonradan bunların ticareti serbest bırakıldı, hiç de ülke batmadı. Dolayısıyla buradaki insanlarımız dağların arasında hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor. Bu bakımdan bu insanlarımıza da yeni geçim kapıları açmamız gerekir. Bunu da raporumuzda önereceğiz.'' Başkan Üstün, bölgede kaçakçılıkla kaç kişinin geçindiği tam olarak bilmediklerini ifade ederek, 3 bin kişinin yaşadığı Gülyazı'da insanların dağda hayatını tarım ve sanayi dışındaki yöntemlerle devam ettirdiğini gördüklerini söyledi. Bu nedenle başsavcılıklara son bir yılda bu davalardan dolayı kaç insanın yargılandığını sorduklarını belirten Üstün, şunları kaydetti: ''Aslında sorguya tabi tutulanların çok küçük bir kısmı olduğunu biz de tahmin ediyoruz ama oradaki duyumumuza göre Gülyazı köyünde yüzlerce insan, çeşitli zamanlarda yaptığı bu işten dolayı mahkemelik olmuş. Bu bile bize bir fikir veriyor, demek ki birçok insan bundan geçimini sağlıyor. Öyleyse bunu yasallaştırmak bizim görevimiz. Meclis olarak, devlet olarak ve hükümet olarak bunu çözmemiz lazım. Bu insanların devlete bağlı oldukları gördük, bizi bağırlarına bastılar. Öyleyse bizim de onların bu sorunlarını çözmemiz gerekir. Köyde gerçekten büyük bir kadirşinaslık gördüm. Ancak büyük milletler bu şekilde davranabilir. Bin yıldan beri birlikte yaşadığımız insanların birlikte yaşama kararlığını gördüm. Acılarımız büyük, inşallah bundan sonra böyle olaylar olmaz. Sistemimizi buna göre dizayn etmemiz lazım. Türkiye hukuk devletidir, demokrasimiz ve sosyal hayatımız gelişiyor. Türkiye artık şeffaf süreçlerle yönetiliyor, gün ışığında yönetiliyor. Bu çerçevede bu olayı da aydınlatacağını ümit ediyoruz. En azından bunun vatandaşlarımıza garantisini veriyoruz. Raporumuzun objektif olacağını bir kez daha sizlerin aracılığıyla deklare ediyoruz.''