-Marmara Depreminin üzerinden 12 yıl geçti ANKARA (A.A) - 15.08.2011 - Türkiye'de geçen yüzyılda meydana gelen en büyük afetlerden biri olan 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depreminin üzerinden 12 yıl geçti. Türkiye, 20. yüzyılın başından itibaren 227 hasar ve can kaybına yol açan büyük magnitüdlü deprem yaşarken, bu depremlerde yaklaşık 90 bin insan hayatını kaybetti, 550 bin konut yıkıldı ya da hasar gördü. Geçen yüzyılda ülkenin yaşadığı en şiddetli depremler 43 bin vatandaşın kaybedildiği 1939 Erzincan depreminin ardından 18 bin 253 vatandaşın yaşamını yitirdiği 17 ağustos 1999 Büyük Marmara depremleri oldu. Büyük deprem afetinde yaklaşık 123 bin ailenin yıkık ve hasarlı konutları saptandı, depremin ardından yaklaşık 62 bin konut yaptırıldı. 17 Ağustos 1999 büyük marmara depremleri Türkiye'de deprem konusunda bir milad oldu. Bu tarihten sonra kayıpları azaltacak önlemler ciddi olarak ele alınırken, 2009'da faaliyete geçen afad kapsamında hazırlanan Türkiye'nin ilk ''Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı-2023'' belgesinin 17 Ağustos'ta kamuoyuna açıklanması bekleniyor. -En çok deprem can ve mal kaybına neden oluyor- Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi Başkanı Dr. Murat Nurlu, Türkiye'nin jeolojik, jeomorfolojik ve iklim özelliklerinden dolayı oldukça sık afet olaylarıyla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Genel bir değerlendirmeye göre, yarattığı hasarlar ve can kayıpları açısından Türkiye'deki doğal afetlerde yüzde 61 oranı ile en çok depremin etki yarattığını anlatan Nurlu, bunu yüzde 15 ile heyelan, yüzde ile 14 taşkın ve yüzde 10 ile de diğer afet türlerinin izlediğini belirtti. 1900 ile 2010 yılları arasında Türkiye'de 227 hasar ve can kaybına yol açan büyük magnitüdlü deprem meydana geldiğini bildiren Nurlu, bu depremlerde yaklaşık 90 bin insanın hayatını kaybettiğini, 550 bin konutun yıkıldığını veya ağır hasar gördüğünü kaydetti. Depremler sonucunda yaşanan en büyük can kayıplarının 43 bin 319 vatandaşın yaşamını yitirdiği 1939 Erzincan depremi ile 18 bin 253 vatandaşın yaşamını yitirdiği 1999 Büyük Marmara depremleri olduğunu ifade eden Nurlu, Marmara depremiyle ilgili şöyle konuştu: ''17 Ağustos 1999 depreminden sonra yaşanan afet olayında yaklaşık 123 bin ailenin yıkık-ağır hasarlı ve orta hasarlı olmak üzere konutları saptanarak hak sahibi olarak belirlenmiştir. Depremden sonraki yıllarda yaklaşık 62 bin konut yaptırılmış ve hak sahiplerine teslim edilmiştir. Bu kadar büyük bir depremin yarattığı etkinin en kısa sürede hayatın normale dönülmesiyle çözülmesi aslında ülkemiz için bir başarı sayılmalıdır. Her ne olursa olsun böyle büyük hasar yapıcı depremler meydana geldiği ülkelerde acı bir ders bırakmaktadır. Bunun örneklerini diğer ülkelerde yakın zamanlarda görmüş bulunmaktayız.'' -Türkiye bir miladı yaşadı- ''17 Ağustos 1999 Büyük Marmara depremlerinin Türkiye'de deprem konusunda bir milad olmuştur'' diye konuşan Nurlu, ülkenin afetler konusunda koordinasyonda yaşadığı eksiklikten yola çıkılarak 17 Haziran 2009'da 5902 sayılı yasa ile AFAD'ın kurulduğunu, 17 Aralık 2009 tarihinde de AFAD'ın faaliyete geçtiğini bildirdi. 17 Aralık 2009 günü faaliyete geçen AFAD Başkanlığı ile koordinasyon ve yetki alanlarında önemli bir eksikliğin giderildiğine işaret eden Nurlu, ''Güncel gelişmelerin öngördüğü kapsamda, ülke koşullarına uygun, planlama ve koordinasyon görevlerini üstlenecek bir kuruluşumuzu toplumun hizmetine sunulmuştur'' diye konuştu. 5902 sayılı yasa ile hedefleneni, afet yönetiminin tüm paydaşlarını olabildiğince sürece dahil etmek, faaliyetleri tek bir çatı altında toplamak ve yerel yönetimlerin afet yönetimindeki rolünü arttırmak olarak özetleyen Nurlu, 1939 Büyük Erzincan Depreminden sonra ilk yasal düzenlemelerin yapıldığını, bundan 20 yıl kadar sonra da 1958 ve 1959 yıllarında çıkarılan Sivil Savunma ve Afetler Yasaları ile afet yönetimi konusunda yeni bir dönemin başladığını söyledi. Bu yasalardan 50 yıl sonra, afet yönetimi tarihinde çok daha önemli bir aşamanın gerçekleştiğini belirten Nurlu, afet ve acil durumların yarattığı riskin ciddiyet ve öneminin bilincinde olarak hükümetin afetlerle ilgili temel politika, misyon ve vizyonunu yeniden şekillendirmeyi hedeflediğini vurguladı. AFAD Başkanlığı'nın henüz 2 senelik bir kurum olmasına karşın afet olaylarına büyük bir ciddiyetle yaklaştığını söyleyen Nurlu, oluşturulan ''Türkiye Afet Risklerinin Azaltılması Platformu''nun da kurularak Türkiye'nin deprem gerçeğinden hareket ederek ''Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı-2023 (UDSEP-2023)'' belgesinin hazırlandığını bildirdi. Nurlu şöyle konuştu: ''Türkiye'de, başta depremler olmak üzere tüm afetlerin yarattığı zararların temelinde benzer sorunlar yatmaktadır. Kentlerin planlamasındaki yapı ve alt yapı yapmaya ve bunların denetimi ile ilgili zincirde yanlışlıklar-aksamalar-kopukluk-gevşeklik ne derseniz deyin temel sorunumuzdur. Bu süreci kalkınma planlarına kadar uzatan bir anlayışla çalışamazsak sonuç almamız mümkün görünmüyor. Bunun bilincinde olan AFAD Başkanlığı kurulduğu andan itibaren afet yönetimi sürecinin tüm aktörleri ile bir arada olmak konusunda özel çaba sarf etmekte, Deprem Danışma kurulunda bir araya gelen uzmanlarımızdan en üst düzeyde yararlanmaya çalışırken bu alanda çok değerli çalışmalar yapan üniversitelerimizle ikili ve çoklu ilişkiler içinde olmaktadır. Medyanın bu alandaki öneminin bilinciyle düzenlenen çalıştaylarla medyayla bilgi paylaşımı ve eğitim alanında neler yapabiliriz konusunu tartışılmakta, sivil toplum örgütlerinin son on iki yıl içinde gösterdikleri güçlü gelişim çizgisini sistemin içine entegre edilmesine çaba gösterilmektedir. Özel sektörün kapasitesinden içerde ve dışarıda yararlanırken afet olayında en temel unsurun insan olduğunu hiç unutmamak gerekir.''