T24 - Öğrencilerin “Açız, üşüyoruz” isyanıyla gündeme gelen Mardin Mazıdağı YİBO’nun eski öğrencilerinin anlattıkları, okuldu dehşetin 15 yıldır sürdüğünü gözler önüne serdi. Okulun öğrencilerinden Mikail Acar “O okul, işkenceleriyle ünlü Diyarbakır Kapalı Cezaevi’nden farksızdı” dedi.
Mardin Mazıdağı Yatılı İlçe Bölge İlköğretim okulu öğrencileri TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nun üyelerine “Yemekler çok az. Kaloriferler yanmıyor, üşüyoruz” diye şikayette bulunarak yaşadıkları dramı dile getirmişlerdi. Bunun üzerine okul yöneticileri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açığa alındı. Ancak okulun eski öğrencilerinin anlattıkları okulda yıllardır yaşanan dehşetin boyutlarını da gözler önüne serdi. 2002’de mezun olan Mikail Acar, geçirdiği 8 yılı için “Bugünün öğrencileri Mazıdağı YİBO’nun cennet zamanlarını yaşıyor.
Orası benim gençliğimin harap olduğu yerdir” dedi. İşte Mikail’in ağzından 16 yıl öncesinin Mazıdağı YİBO’su.
‘Bize yazık ettiler’
“O okulla 7 yaşında tanıştım. 8 çocuklu maddi sıkıntısı bir olan bir ailem vardı. Aileler çocuklarını yatılı okullara gönderirlerdi para sorunu olduğu için. Benim ailem de abimle beni Mardin Mazıdağı YİBO’ya gönderdi. Abimle iki kardeş yıllarca ailemizden kopuk yaşadık. Yol parasını zor bulduğumuz için evimize ayda bir giderdik. Anne ve babalarımız da bizi görmeye gelmezlerdi. Bazen de okulun şartlarına dayanamayıp eve kaçardık. Okuldan kaçtığımız için önce evdekilerden sonra da okula döndüğümüzde müdürden dayak yerdik. Zaten en büyük sorunumuz da işkenceye dönüşen dayaklardı. Bizi bayıltana kadar döverlerdi. Okul işkenceleriyle ünlü Diyarbakır Kapalı Cezaevi’nden farksızdı demek abartı sayılmaz. Hayatı o okulda öğrendim ama dayaktan başka hiçbir şey öğrenemedim. Şimdiki öğrenciler de bize yaşatılanları yaşıyorlar. 15 yıl öncesinin Mazıdağı YİBO’su neyse bugün de aynı. Hele bizim zamanımızdaki dayak sanatları bugün de uygulanıyorsa bize yazık ettikleri gibi bu çocuklara da ediyorlar demektir”
‘Geceleri aç uyurdum’
“Mezun olduktan 5 yıl sonra askere gittim. Askerliği gördüğümde hep ‘50 defa askere gitseydim de o okula gitmseydim’ dedim. Cıvıl cıvıl bir çocukluk yaşamam gerekirken yetişkin bir adam gibi yaşadık o okulda.
Mazıdağı YİBO’nun bana bıraktığı en büyük şey okumaktan soğutmasıdır. Oradan mezun olduktan sonra liseye devam etmedim. Bugün 23 yaşındayım ama 18 yaşındaki bir genç gibi gösteriyorum. Çünkü sağlıklı beslenemedik, her gün pilav-pırasa çıkardı yemekte. Yemeklere biz de yardım ederdik.
Kestiğimiz domateslerin haddi hesabı yoktur. Genellikle de domatesin ortası sulu olduğu için orayı yer kalanının kazanın içine atardık. Yemeklerde en çok kuru ekmeği bitirirdik. Geceleri aç mideyle uyurdum. 8 yıl boyunca annemin kıymalı makarnasına hasret kalmışımdır. Tuvalet ihtiyacımız gidermeye üç dört arkadaş giderdik, çünkü karanlık olurdu. Yan yana yürürken birbirimizle konuşur şaka yapmaya çalışırdık ses olsun diye”
Ağaç sopayla dayak
“Okuluma dair iki anımı hiç unutmam. Yemekten sonra da masaları sırayla her gün 20 öğrenci temizlerdi. O gün de sıra bendeydi. Arkadaşlar pırasayı yemediği için müdür hepsini sıraya dizdi. Meşhur ağaç sopasıyla ellerine vurdu.
Bana sıra geldiğinde ağaç kırıldı. “Çabuk bana sopa bulun” dedi. Yeni sopasıyla ellerime vurdu. Arkamı döndüm sessizce ağladım. Bir gün yurtta temizlik yapılacaktı. Yoğun kar yağışı vardı. Hepimizi bahçeye çıkardılar o soğukta. Akşama kadar kar altında dışarıda kaldık abimle. Dayanamadım müdüre gittim “Müdürüm dayanamıyorum” dedim ama cevap bile vermedi. Donmayalım diye cezaevindekiler gibi okul bahçesinde boydan boya olta attık. Akşam içeriye girdiğimizde ellerim mosmor olmuştu, kaşığı tutamamıştım. Müdürü bugün görsem yüzüne tükürürüm.”
‘Susmayın, konuşun’
“Bugünkü öğrenciler için orayı cennet olarak görüyorum. Hiç susmasınlar gelen yetkililere korkmayıp konuşsunlar. Bizim dönemimizde okul idaresi yetkililerin incelemeye geleceğini duyduğunda bizi tembihlerdi. Zaten gelenlerde ‘bir şikayetimiz var mı?’ diye sormazdı. Biz yapamadık onlar yapsınlar. Aileler yurtları çok iyi araştırsınlar, çocuklarını her hafta ziyaret etsinler.”