Gündem

Maraş'ta bir 'kabalık' yapıldı: Katliamda yitirilenler anıldı

Yörük Selim mahallesi 39 yıl önce Sünniler tarafından sarılmıştı, katliamın 39. yıldönümünde ise 'tesis edilmiş huzurun bozulmaması için' polisler çevrelemişti

27 Aralık 2017 14:22

“Maraş’ı seviyor musunuz?” diye soruyorum. Çayından büyük bir yudum alıp, “Yok canım” diyor; “Korkuyorum. Şurada bana cenneti verseler, yine korkuyorum. Hep, mahallede birini öldürecekler korkusu...”

Asiye Varlıkoğlu, hayatın sertleştirdiği her halinden belli, 50’li yaşlarında bir kadın. Bundan 39 yıl önce genç bir Alevi kadın olarak, Yörük Selim mahallesinde yaşadığı Maraş katliamını, aynı mahalledeki başka bir evde anlatıyor: Katliam sırasında, komşuları oğluyla birlikte vurulunca, ailece evlerini terk ettiler. O sıralarda amcası öldürüldü. Öldürülen ve cenazesi kaldırılamayan öğretmen Mustafa Yüzbaşıoğlu da arkadaşıydı. Binlerce sağcı, ölüm nidalarıyla, Alevilerin yoğun olarak yaşadığı Yörük Selim mahallesinin etrafını sardı. “Yörük Selim dört taraftan yanıyor. Hepimiz buraya toplanmışız” diye anlatıyor yaşadıklarını. Bir de, etraftan tecavüz haberleri geldiğini, başlarına böyle bir şey gelirse, onlar tanıklık etmesin diye, kız kardeşiyle birlikte ana-babalarının yanından ayrıldıklarını söylüyor.  

Resmi rakamlara göre 111 kişinin öldürüldüğü Maraş katliamında, Alevi kadınlara, çocuklara, hamilelere de saldırıldı; evler, içinde insan varken yakıldı, gerekçeli karardaki bir tanık ifadesine göre, bir gözü görmeyen Cennet Çimen isimli yaşlı kadın gözleri tornavidayla oyularak öldürüldü, hela çukuruna baş üstü atıldı, oradaki at arabası da üzerine devrildi. 

Asiye Varlıkoğlu 39 yıl sonra bize hikayesini anlatırken, anmanın yapılacağı 23 Aralık tarihinde, Yörük Selim mahallesinin dört tarafı yine sarılmış durumda. Bu kez polisler tarafından. Valilik  açıklamasına göre, “il içinde tesis edilmiş olan huzur ve güvenliğin bozulmaması için” alınan tedbirler kapsamında. Alevilerin  kaybettikleri insanları anmaları için mahalleye girişine izin verilmiyor. O gün Alevilerin canını malını korumayan devletin bugün de Alevi vatandaşlarına sunduğu güvenlik hizmeti bu..

Tüm engellemelere rağmen, mahallede toplanabilenler polisle pazarlıktan sonra yürüyüşe geçiyor. Ancak, “Maraş’ı unutma unutturma” dedikleri anda polisin müdahalesiyle karşılaşıyorlar: ‘Slogan yok!”. “Katiller hesap verecek” demelerine de müsaade yok. Kalabalıktan birisi “Yalan mı!” diye bağırıyor, bir diğeri polisin omzuna dokunup, “Daha kardeş olamadık” diyor.

Kitle böyle dura kala, nihayet birkaç yüz metre ötedeki cemevine varıyor. Cemevi dediğim, Türkiye’nin pek çok yerinde olduğu gibi, bitmemiş bir inşaat.

Türkiye’nin en büyük camilerinden Abdülhamit Han camiinin ve ayrıca neredeyse her  adım başı bir caminin bulunduğu Maraş şehir merkezinde Aleviler tek bir cemevi yapabilmek için iki yıldır mücadele ediyor.

1978’de yaşananları anma konuşmaları, inşa halindeki bu cemevinin girişinde, üzerinde bir bağlama, üç mum ve birkaç karanfilin olduğu bir plastik masanın gerisinde yapılıyor. Sonra lokmalar dağıtılıyor.

Evi, cemevi inşaatıyla aynı sokakta bulunan Sakine Kırmızı, cemevinin önünden geçen Sünnilerden “cümbüşevi” sözünü duyduğunu anlatıyor. Onun için de korku Maraş’ta her yerde. Bu anmalar birkaç yıl önce gündeme geldiğinde otobüste, Aleviler için “Bunların canı yine kan istiyor” dendiğini aktarıyor.

Maraş’ta katliamdan sonra Alevilerin pek çoğu göçtü. Yörük Selim, halen en çok Alevinin yaşadığı mahallelerden olsa da, yeni gelen Sünnilerle birlikte şimdi 70’lere göre şimdi çok daha karma bir yapısı var. Sakine, yeni komşularının  “Ay namaz saatim geçti” “Ay, şu duayı biliyor musun” diye inançlarını gözüne soktuğunu söyleyip, “Ben kendi duamı soruyor muyum onlara!” diyor.

Maraş Katliamı anmasına katılanlardan birisi de, Maraşlılar grubu olarak İstanbul’dan birlikte geldiğimiz avukat Seyit Sönmez . Beş yıldır Maraş katliamıyla ilgili dava dosyasını almak için uğraşıyor. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Sönmez’in talebini önce davada taraf olmadığı gerekçesiyle, sonra 3 liralık baro pulu eksik diye kabul etmemiş. Sönmez, olaylar sırasında hayatını kaybedenlerden birisinin vekaletiyle başvurunca da 70 bin TL’yi bulan bir fotokopi ücreti istenmiş. Fotokopi masrafının tekrar hesaplanması talebine karşılık ise, bu kez katliamda öldürülen kişinin yakınının da davada taraf olamayacağı gerekçesiyle dosya verilmemiş. Sönmez’in son olarak sanık avukatı olarak yaptığı başvuruya Haziran ayında ret gerekçesi ise, “özel hayatın gizliliğini ihlal edebilecek ve devlet sırrı niteliğinde değerlendirilebilecek belge ve bilginin bulunması ihtimali” olmuş.

Geçen hafta da, Maraş Sivas ve Gazi katliamlarının araştırılması amacıyla Meclis komisyonun kurulması önergesi de, Meclis Başkanlığı tarafından “katliam” ifadesi kaba ve yaralayıcı bulunduğu için reddedilmişti.

Maraş katliamının 40. yılına devlet böyle kibar ve hassas bir şekilde, Maraş’ta Asiye ve Sakine gibi Aleviler ise hâlâ çok canlı bir korku içinde giriyor.