CHP eski Parti Meclisi üyesi Prof. Dr. Örsan Öymen’e Aydınlık gazetesinde 9 Nisan 2015’te yayımlanan “Erdoğan’ın yargılanması” başlıklı yazısı nedeniyle Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla açılan davanın ikinci duruşması, bugün İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Yazısında, PKK’ya meşru statü kazandırmak, Gezi eylemlerinde 8 kişinin ölümüne, binlerce kişinin yaralanmasına sebep olmak, yolsuzluk, anayasayı ihlal, ihalelerde usülsüzlük, yüzlerce gazeteci, yazar, siyasetçi, akademisyen ve askerin haksız yere yıllarca hapis yatmasına neden olmak gibi 9 madde sıralayan Öymen’in avukatı Turgut Kazan, Türk Ceza Kanunu’nun 127. maddesi uyarınca iddiaları ispat hakkı talep etti. Mahkeme, talebi kabul ederek, duruşmayı 11 Ekim 2016’ya erteledi. İspat hakkı talebi, Cumhurbaşkanı'na hakaret davalarında ilk kez kabul edildi.
Öymen’in hakaret davasına konu olan, ve ispat hakkını kullanacağı yazısında sıraladığı 9 madde şöyle:
1- Anayasa’nın temel ve değiştirilemez ilkesi olan, demokratik, laik, hukuk devleti ilkesini ihlal etmek, düşünce, ifade, basın-yayın ve örgütlenme özgürlüğünü, laikliği ve yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırmak, Anayasal rejime karşı sivil darbe yapmak.
2 - Cumhurbaşkanı olduğu dönemde, Anayasa’nın Cumhurbaşkanı’na verdiği yetkileri aşmak, Cumhurbaşkanı olarak, Başbakan yetkilerini kullanmak ve Anayasa’yı ihlal etmek.
3 - “Ergenekon”, “Balyoz”, “Casusluk” ve “odaTV” gibi sahte yargı süreçlerinin oluşturulmasına ve yüzlerce gazeteci, yazar, siyasetçi, akademisyen ve askerin haksız yere yıllarca hapis yatmasına neden olmak, bu konuda Fethullah Gülen güdümündeki çetelerle işbirliği yapmak.
4 - “Gezi” olayları sırasında, Anayasa’daki gösteri ve protesto eylemi yapma hakkını kullanan halka yönelik polis terörü uygulanmasını desteklemek ve polis şiddeti uygulanması için talimat vermek, 8 kişinin ölümüne, binlerce vatandaşın yaralanmasına neden olmak.
5 - Suriye’deki rejimi devirmek için, Suriye’deki yasa dışı dinci terör örgütlerine destek vermek, onlara yardım ve yataklık etmek, Suriye içinde yüz binlerce kişinin ölümüne neden olmak.
6 - Terör örgütü PKK ile, PKK silah bırakmadan önce, gizli müzakereler ve pazarlıklar yapmak, terör örgütü PKK’ya meşru statü kazandırmak, PKK ile işbirliği yapmak.
7 - Yüzlerce milyon TL tutarında yolsuzluk ve usulsüzlük gerçekleştirmek, usule aykırı biçimde ikamet ettiği yerde büyük miktarlarda nakit para bulundurmak, söz konusu iddiaları yargıya taşımak yerine, üzerini kapatıp örtbas etmek ve bu doğrultuda talimat vermek.
8 - Kabinedeki dört bakanın, yakınlarının ve bürokratların karıştığı yüzlerce milyon TL’lik yolsuzluk iddialarını yargıya taşımak yerine, üzerini kapatıp örtbas etmek ve bu doğrultuda talimat vermek.
9 - Başta inşaat sektörü olmak üzere, birçok sektörde, ihalelere usule aykırı biçimde müdahale etmek, ihalelerin tarafsız ve nesnel ölçütlere göre değil, AKP’ye yakın olmak veya olmamak, AKP’nin güdümündeki kurum ve kuruluşlara mali destek vermek veya vermemek ölçütüne göre verilmesini sağlamak, ihalelerde usulsüzlük ve yolsuzluk gerçekleştirmek ve bu iddiaları örtbas etmek.
“Sert eleştiri ile hakaret arasındaki ayrımı yapamıyor”
Öymen, kendisine açılan Cumhurbaşkanı’na hakaret davasının ardından şu sözleri söylemişti:
"Erdoğan bu hamlesiyle, demokrasiye ve Anayasa tarafından güvence altına alınan düşünce, ifade, eleştiri ve basın özgürlüğüne bir darbe daha vurmuştur. Kendisine yöneltilen sert eleştiriler ile hakaret arasındaki ayrımı yapamayan Erdoğan, kendisine muhalefet eden yazarları, akademisyenleri ve siyasetçileri susturmak için, hiçbir demokratik ülkede örneği olmayan baskı yöntemleri uygulamaya devam etmektedir."
Erdoğan'ın avukatı ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’ savunması yapmıştı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Profesör Baskın Oran tarafından Barış İçin Akademisyenler’e yönelik söylediği “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” ifadeleri nedeniyle kendisine yönelik açılan davaya sunduğu yanıt dilekçesinde Anayasa Mahkemesi ve AİHM’nin “düşünce ve ifade özgürlüğü” içtihatlarını örnek göstermişti. Erdoğan adına avukatı tarafından verilen dilekçede, ifade özgürlüğünün “devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgiler ve düşünceler için de geçerli olduğu ve bunlar olmaksızın demokratik toplum olmayacağı” belirtilmişti.
İspat hakkı nedir?
İspat hakkı, hakaret davalarında, belirli durumlarda sanığa iddiasının doğruluğunu kanıtlaması için tanınan haktır.