Spor

Maçtan geriye kalan tek şey Semih Kaya

'Roberto Mancini’nin Arrigo Sacchi görünümlü, Giovanni Trapattoni zihniyeti yüklü Galatasaray’ı bu kez de Türk Telekom Arena’da futbol oynamadan 3 puan aldı'

23 Şubat 2014 00:41

Özgün Keleşoğlu

 

Türkiye’de oynanan bütün derbi maçları büyük heyecanla beklenir, hazırlıklar yapılır ve bütün hafta 90 dakikaya odaklanmış bir şekilde geçer. Galatasaray-Beşiktaş maçı da zirve mücadelesi yapan bütün takımların taraftarları açısından bu şekilde beklendi ancak futbol ve heyecan açısından sınıfta kaldı.

Roberto Mancini’nin Arrigo Sacchi görünümlü, Giovanni Trapattoni zihniyeti yüklü Galatasaray’ı bu kez de Türk Telekom Arena’da futbol oynamadan 3 puan aldı. Beşiktaş’ın sarı kırmızılılardan kiraladığı Dany’nin Veysel’e yaptığı akıl ermez faulün sonunda Selçuk’un penaltı vuruşundan kaydettiği golle öne geçen Galatasaray, bu golden sonra Trapattoni’nin 80’li yıllarda İtalyan futboluna kazandırdığı hücum presi yapmaya dahi gerek duymadı. Genel olarak faul yaparak savunmayı seçen Galatasaray’ın işini kolaylaştıran da Beşiktaş oldu. Lenin’li şaşalı dönemi geride bırakıp, rüşvet kavgasına tutuşmuş Politbüro gibi hareket eden Beşiktaş, büyük hayal kırıklığı yarattı. Bunun en büyük sebebi de Dany’nin yaptığı penaltıydı. Bir futbolcu yeteneksiz olabilir ama akıllı olmak zorunda…

Hakem Cüneyt Çakır yine alışılmış performansını sergiledi. Oyunu soğutmamayı amaçlarken pozisyonlarda kart hakkını kullanmayan Çakır, oyuncuların sinir katsayısını yükseltiyor ve bunun sonunda direk kırmızı kartlar ortaya çıkıyor. Bu maçta bunun örneklemesi olmadı ancak bu meselede dozu ayarlayabilmek önemli… Bu sözlerin kahramanın da özellikle Felipe Melo olduğunu söylemeye gerek yok.

Sneijder’i sola hapsederek ne yapmak istediğini anlayamadığım ve maça 3-5-2 başlayıp, 4-4-2 ile devam edip, 5-3-2 ile bitiren Mancini’nin bu değişiklikleri beni Chelsea maçı öncesinde korkutuyor. Bugün Beşiktaş’ın en çok yararlandığı nokta olan Galatasaray forvetlerinin üşengeçliği sadece Süper Lig’de oynanan iç saha maçlarında görmezden gelinebilir. Bugün PolitBüro gibi davranan sosyalist Beşiktaş olmasaydı Galatasaray’ın savunma zaafları ve zaman zaman ne yaptığını anlayamadığımız Mancini performansı bu kadar görmezden gelinmezdi.

Mancini’yi eleştirirken tezimin antitezini de belirteyim. Sürekli dizilim değişiklikleri olsa da zihniyet değişmedi ya da değişemedi. Rakibi analiz gücü yüksek olan Galatasaray teknik ekibinin planı bu olabilir, şampiyonluk yarışının heyecanı için bunu tercih ederim.

 

Bunun adı vicdandır

 

Saha içinde olanları gerçekten çok irdelemeye gerek yok. Futbol açısından hayal kırıklıklarını konuştuk. Bu maçtan bana kalan tek şey Semih Kaya ve vicdanı oldu. Futbolda kazanmak için her yolu mübah görenlere harika bir cevap verdi Semih Kaya…

Diyenleriniz olacaktır, “Köşe vuruşunda Beşiktaş gol atsaydı ne olacaktı?”

Denge burada bozuluyor. O halde ben de şunları soruyorum.

“Bu soruları neden soruyoruz?”

“Sonuç bizim için bu kadar çok önemli mi?”

Bunun cevabı maalesef evet. Futbola romantizm duygusuyla, eğlence temelli bakan insanlar için Semih Kaya da bugün örnek futbolcular arasında yerini aldı. Bunun gibi örnekleri Süper Lig’de Turgay Bahadır ve Gökhan Gönül’den de görmüştük. Dahası vardır tabii, şu an hatırladıklarım sadece bunlar…

Bundan sonra olması gerekenler ise şunlardır. İki takımın kaderini de evlerinde oynayacakları Fenerbahçe maçları belirleyecek. Fenerbahçe’nin Anadolu’da gideceği deplasmanlar görece daha zor olarak belirleniyor ve Galatasaray ile Beşiktaş, Fenerbahçe’yi evlerinde yenerse durum daha da karışacak.

Bu maçın sonunda Beşiktaş ya da Galatasaray için bir şeylerin biteceğine inananlara kötü haber, her şey kaldığı yerden devam ediyor.