T24- Macaristan'ın parlamenter partilerinden Jobbik (Daha iyiye) Partisi'nin Dışişleri Komitesi Başkanı Márton Gyöngyösi, Fulya Canşen'in 30 Nisan'da "AB Romanlarla başa çıkamıyor" başlıklı yazısına cevap mektubu yolladı. Gyöngyösi, Canşen'in Macaristan'ın Gyöngyöspata köyünde yaşananları örnek vererek "Macar sağcıların orada yaşayan Romanlara sistematik şiddet uyguladığı" ifadesinin yanlış olduğunu belirtti. Gyöngyösi, cevap mektubunda Gyöngyöspata köyünde "kurban olanların Macar halkı" olduğunu yazdı.
Canşen'in "Romanlardan korunmak için paramiliter bir oluşum içinde olduğunu bilinen bazı grupların Macar Parlamentosu’na girmeyi başaran aşırı sağcı parti Jobbik tarafından desteklendiği" ifadesine de Gyöngyösi, "Gyöngyöspata'da Macarlar ve çingene azınlık arasında geçen olaylarda partimizin sorumlu olduğuna dair yöneltilen her türlü suçlamayı resmen reddediyorum" açıklamasında bulundu.
Aşırı sağcı politikasıyla bilinen Macar Jobbik (Daha iyiye) Partisi, katıldığı ilk seçimlerde yüzde 2 gibi düşük bir oy almasına rağmen, 2010’daki son seçimlerde adeta patlama yaparak yüzde 17 ile ülkenin 3’üncü büyük partisi haline geldi.
İşte Jobbik (Daha iyiye) Partisi Dışişleri Komitesi Başkanı Márton Gyöngyösi'nin T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın'a yolladığı mektubu:
Sayın Doğan Akın,
Tempo24 web sitesinde Fulya Canşen'in 30 Nisan 2011 tarihli "AB Romanlarla başa çıkamıyor" başlıklı yazısını okuduğumda hayal kırıklığına uğradım. Üzücü bir şekilde tek taraflı ve önyargılı olan makale, Macaristan'daki etnik gerilim ve bunun ülkenin iç ilişkilerine etkisine dair açıklamalarda bulunurken Jobbik Partisi'nin süreç içerisindeki rolüne odaklanıyor.
Ben bu vesileyle, Jobbik adına, kuzey Macaristan köylerinden Gyöngyöspata'da Macarlar ve çingene azınlık arasında geçen olaylarda partimizin sorumlu olduğuna dair yöneltilen her türlü suçlamayı resmen reddediyorum.
Makalenizdeki asılsız iddiaların aksine, ciddi şekilde yaralanan 4 kurban, belirli bir neden olmadan çingene azınlığa mensup üyeler tarafından kasten ve korkakça pusuya düşürülmüş ve sonrasında sopayla - samuray kılıçları da kullanılmış- dövülmüş Macar yerlileridir. Ayrıca, Jobbik'in, Gyöngyöspata'daki olaylara müdahil olduğu belirtilen Vederö ( Savunma Güçleri) örgütüyle herhangi bir bağlantısı olduğuna dair suçlamaları da reddediyorum. Aslında, Vederö, gelecek yerel seçimlerde Gyöngyöspata'da bizim adayımıza karşı kendi adayını gösterdiğinden beri bizim politik rakibimizdir.
Macaristan'da, 13 azınlıktan entegre olamayan veya sosyal değerlere saygı göstermekte başarısız olan tek bir azınlık var: Çingene azınlık. Maalesef, bu azınlığın üyeleri sıkça komşularına karşı hırsızlık, özel mülke izinsiz girmek gibi suçlar işlemeye teşebbüs ediyor. Kurbanları genel olarak kendini koruyamayan yaşlı ve yalnız insanlar. Failler yakalandıklarında şiddete yöneliyor, bu sebeple basit bir eve girme olayı sıkça kargaşaya veya vahşi cinayetlere yol açıyor. Gyöngyöspata'da veya ülkenin herhangi başka bir yerinde çingene azınlık tarafından gerçekleştirilen şiddet vakalarına hiçbir ehemmiyet göstermeyen makaleniz bu kısmı kaçırıyor.
Eski sosyalist Başbakan Ferenc Gyuresany'nin "Nazi-durumu" hakkında kullandığı gibi ifadeler, tam da agresif tavırlı çingene komşularına karşı kendilerini ve mal varlıklarını koruyamayan yaşlı ve yalnız Macarları yaftalayarak, bu problemi sadece derinleştiriyor. Diğer bir taraftan, bu suçları işleyenler, Gyuresany gibilerin politik desteğini alarak daha da cesaretleniyor. Bu kabul edilemez ve halkın partisi olarak Jobbik böyle eğilimlere her zaman karşı çıkacak.
Umuyorum ki, tarafsızlık adına, bir önceki makaleye verdiğiniz izleyicilerinize ulaşma şansını bize de tanır ve bu mektubu sitenizde yayımlarsınız.
Macaristan'ın iç işlerine dair daha kapsamlı bir içerik umuduyla
Saygılarımla,