ABD ile Kuzey Kore arasında nükleer gerilim tırmanırken, Kuzey ve Güney Kore arasında yakınlaşma adımları atıldı. Kuzey Kore lideri Kim, ülkesinin Güney Kore'deki 2018 Kış Olimpiyatları'na katılmasına yeşil ışık yaktı. Volksstimme gazetesi bunun iyiye işaret olduğu görüşünde:
"Karşıt konumdaki iki kardeş ülke, Kuzey Kore başkenti Pyongyang'da düzenlenecek olimpiyat arenasına ortak takımla çıkacak. Kore anlaşmazlığında bundan daha iyi bir ümit sinyali verilemezdi! Bu sinyal tam da şerrin ta kendisi diye anılan Kim Yong Un'un yeni yıl dolayısıyla halka hitaben yaptığı kısa bir konuşma sonrasında geldi. Güney Kore'nin hemen fırsata dönüştürdüğü ve birdenbire gelişen bu diyalog bundan birkaç hafta önce düşünülemezdi bile. Bu gelişme karşısında sersemleyen ise Donald Trump olacak. Kuzey Kore lideri Kim'e karşı yaptırım tehditleri ve aptalca ağız kavgaları dışında ABD Başkanı Kore politikalarında hiçbir başarı sağlayamadı. Ama şimdi o da artık Pyongyang'daki ‘Küçük roket adamla' konuşma arzusunda. Bunun zamanı zaten çoktan gelmişti.”
Landeszeitung gazetesi ise Kuzey ile Güney Kore arasındaki bu yakınlaşmanın kalıcı olup olamayacağını yorumunda irdeliyor:
"Kore yarımadasında hüküm süren soğuk barış döneminde şimdi ortaya çıkan bu olimpiyat ruhu acaba buzların erimesine yol açabilecek mi? İki ülkenin yüzü asık delegasyon temsilcilerinin biraraya gelmesi füze testlerinden ve askeri manevralardan daha sevindirici bir gelişme olsa bile gerçek bir yumuşama yönünde ümitlerin yeşermesi için henüz erken. Dünyanın son Stalinci rejimi ile örnek gösterilen kapitalist devlet arasında bir yakınlaşma sağlamak için spor diplomasisini kullanma girişimleri çoğu kez başarısız kalmıştı. Kore anlaşmazlığına müdahil olan devletlerin en küçük ortak paydası istikrardır. Kuzey Kore'nin çökmesinden ve milyonlarca aç göçmenin ortaya çıkmasından hem Çin hem de Güney Kore çekiniyor. Uzak Asya'daki istikrar ortamı en azından Donald Trump'ın kendisini dünyanın en büyük barış elçisi gibi algılamasına sebep olabilecektir. Ama en büyük risk de burada: Çünkü Kim de kendisini dev aynasında görme konusunda Trump'dan aşağı kalmıyor.”
Alman Yeşiller Partisi’nin eş başkanları Cem Özdemir ile Simone Peter Ocak ayı sonunda yapılacak parti kongresinde bu görevi bırakacaklarını açıkladı. Baden-Württemberg Eyaleti Başbakanı Yeşiller partili Winfried Kretschmann ise gelecek eyalet seçimlerinden sonra Özdemir'e başka görevler verilebileceği imasında bulundu. Rhein-Neckar-Zeitung‘un Cem Özdemir'in siyasi geleceğine ilişkin yorumunda şu satırları okuyoruz:
"Yeşiller eğer (Baden-Württemberg eyaletindeki) Başbakanlık Köşkü Reitzenstein'ı korumakta kararlıysalar, o zaman ‘Kretsch' lakabıyla tanınan eyaletin şimdiki Yeşil Başbakanı Winfried Kretschmann'ın bir kez daha kolları sıvaması gerekir. İşte ancak o zaman Stuttgart'ta Cem Özdemir'e de yer açılabilir; hem de en üst düzeyde. Çünkü ancak o zaman bakanlık koltuğuna geçişin yolu açılmış olur. Ama her şeyin bir zamanı var. Parti strateji uzmanları şu anda halef-selef tartışması istemezler. Ama bu ikilemin bir avantajı da var: Özdemir'in her türlü perspektiften yoksun olması, parti içinde sanki çok fazla sayıda yetenekli politikacı varmış gibi bir his uyandırıyor insanda.”
Aynı konudaki yorumunda Pforzheimer Zeitung da Baden-Württemberg'de seçmenin Cem Özdemir'e oy vermesinin zor olacağına değiniyor:
"Son günlerdeki gelişmelerin de gösterdiği gibi Almanya'da Hristiyan Birlik partileri, liberaller ve Yeşiller'den oluşması hedeflenen üçlü koalisyonun başarısızlığa uğraması Yeşiller'i ya da en azından bir kısmını rayından çıkardı. Bunlar arasında Cem Özdemir de bulunuyor. Hayat onu arka sıralarda kalmakla tehdit ediyor. Ama Özdemir'i tanıyanlar, onun uzun vadede bu rol ile yetinmeyeceğini bilir. Baden-Württemberg Eyaleti Başbakanı Winfried Kretschmann Özdemir için başka görevler düşündüğünü söylese de, bu eyaletin Bad Urach yöresinde doğmuş olan Türk kökenli Alman politikacı Cem Özdemir'in Kretschmann'ın halefleri arasındaki en sıkı favori olduğu bulunuyor. Bu durumu Kretschmann'ın eyalet başbakanlığı görevine yeniden talip olduğunu açıklaması da değiştirmiyor. Ancak Yeşil politikacı Kretschmann'ın partisine çekebildiği muhafazakar değerlere sahip olan ve önceleri Hristiyan demokratlara oy vermiş olan seçmen, acaba kendini ‘Anadolulu Schawabe' diye lanse eden Cem Özdemir'e de oyunu verir mi, orası kuşku götürür.”
© Deutsche Welle Türkçe
ÇA/BÖ