Kuşların göç yollarına inşa edilen 'dünyanın en büyüğü' olma iddiasındaki 3. havalimanına havayolu şirketi Lufthansa'nın sefer yapmakta tereddüt ettiğini, Cumhuriyet'ten Çiğdem Toker kulis bilgisi olarak aktardı. Toker, "Kulis bilgisi olarak aktardığım Lufthansa’nın bu çekincesi, boşuna değil:
Uçuş güvenliği ile maliyet olmak üzere, iki boyutlu bir arka plana dayanıyor. Uzun anlatımlara gerek yok: İnternete “Lufthansa ve kuş” sözcüklerini yanyana yazmanız, bu havayolu devinin atlattığı sayısız tehlike hakkında yeterince fikir veriyor: Yolcuların can güvenliği, uçak filosunda meydana gelen hasarlar, zaman kaybı ve şirket bilançosuna yansıyan onarım maliyetleri, yolcu sigorta bedelleri..." ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet gazetesinden Çiğdem Toker'in bugün (04 Temmuz 2015) "Lufthansa’nın kuş korkusu" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Kuşların davranışları ve yaşam koşullarını konu alan bilime ornitoloji; hayatını bu alana adamış bilim insanlarına da ornitolog adı veriliyor.
Meraklısı hatırlar:
Hukuksal, finansal ve teknik sorunlarıyla pek çok kez gündeme gelen 3. havalimanındaki bir tartışmalı alan da projenin dünyanın en önemli kuş göç yollarından biri üzerinde olması.
Hukukun ayak bağı sayıldığı bütün “mega” projeler gibi, 3. havalimanının da “kuş yolu” değişkeni hiç dikkate alınmadan hazırlandığı ortaya çıkınca büyük eleştiri aldı.
Konsorsiyum ortağı Limak’ın patronu Nihat Özdemir’in, bundan iki ay önce Murat Çelik’e, Kuşların göç rotası konusunda çok özel bir çalışma yürüttüklerini” açıklamıştı. Buna göre, sinyaller kullanarak kuşların rotasını değiştirecek bir sistem için uzmanlarla çalışılıyordu.
O gün, projenin fizibilite ve ÇED aşamasında çalışılması gereken bu işin, neden ihaleden iki yıl sonra yapıldığını merak etmiştim. Bugün artık bu çalışmanın, kuşların vebalini üstlenmeme kaygısı taşındığı için yapılmadığını biliyorum.
Meğer Lufthansa, çekince bildirmiş.
150 milyon yolcu kapasitesiyle “dünyanın en büyüğü” iddiasındaki bir havalimanına Lufthansa’nın iniş-kalkış yapmayı reddettiğini bir düşünün....
Kelime oyunlarıyla verilen devlet garantisine rağmen, 22.1 milyar Avro’luk bir projeye, böyle bir meydan okuma, herhalde baştan zarar anlamına gelecektir....
“Kulis” bilgisi olarak aktardığım Lufthansa’nın bu çekincesi, boşuna değil:
Uçuş güvenliği ile maliyet olmak üzere, iki boyutlu bir arka plana dayanıyor.
Uzun anlatımlara gerek yok: İnternete “Lufthansa ve kuş” sözcüklerini yanyana yazmanız, bu havayolu devinin atlattığı sayısız tehlike hakkında yeterince fikir veriyor: Yolcuların can güvenliği, uçak filosunda meydana gelen hasarlar, zaman kaybı ve şirket bilançosuna yansıyan onarım maliyetleri, yolcu sigorta bedelleri...
Kaldı ki, görünen köy kılavuz istemez:
“Sorun”un çözülmemesi durumunda; sefer yapmakta tereddüt edecek havayolu şirketinin Lufthansa ile de sınırlı kalmayacağı da açık...
İşte bu endişe; Cengiz-Kolin-Limak- Kalyon-Mapa OGG’yi Türkiye’nin alanında en önemli isimlerden biri kabul edilen bir “ornitolog” bilim adamı ve ekibiyle çalışma yapmaya yöneltmiş.
Ekip, hayli meşakkatli bir iş olan “kuş gözlemi”ni halihazırda sürdürüyor.
Özel ses sinyali ve radar sistemleriyle, kuşların, binlerce yıllık doğal göç güzergâhlarını, değiştirmenin ne kadar olanaklı olduğunu araştırıp bir rapor sunacak.
Gerçekten de dünyanın pek çok yerinde, kuşların uçuş güvenliğine dönük “tehdidini” en aza düşürecek “kuş kovucu” sistemler geliştiriliyor.
Dahası, DHMİ (Devlet Hava Meydanları İşletmesi) ile TÜBİTAK’ın bu konuda ortak geliştirdiği KUŞRAD projesinde sona yaklaşıldığı haberlerini de okuyoruz.
Ancak yapılan çalışmanın; göçmen kuşların dünyadaki üç büyük göç güzergâhından biri olan İstanbul Boğazı’nda, bu “tehlikeyi” sıfırlayacak bir sisteme ne kadar geçit vereceği ancak rapor bittiğinde ortaya çıkacak.
Havacılık tarihi, göç rotalarının bu kadar yoğun olmadığı coğrafyalarda bile, motora kuş girmesi, kokpite kuş çarpması gibi örneklerle doluyken, 3.havalimanı için “sorun yok” raporu çıkar mı?
Çözüm bulunup Lufthansa’nın itirazı ortadan kalkacak olsa da kuşların hassas kulaklarına özel sinyaller göndererek yollarından kovmak anlamına gelecek“çözüm”ün vicdani yükünün nasıl taşınacağı ise tabii ki teferruat.