Ekonomi

Londra'da peynir ekmek yiyen patron

Koton'un eşbaşkanı Yılmaz Yılmaz, 1988'de ortaklarının hissesini almak için görevli gittiği Londra'da 2 ay peynir ekmeş yemiş.

26 Eylül 2011 03:00



T24- Koton'un eşbaşkanı Yılmaz Yılmaz, 1988'de ayrılmak isteyen ortaklarının hissesini almak için görevli gittiği Londra'da tek kuruş harcamamış, harcırahını biriktirmiş.



Radikal'in haberine göre, Öğretmen Gülden Yılmaz’ın, 1988 yılında İstanbul’un Kuzguncuk semtinde 25 metrekarelik bir dükkânda kendisi gibi öğretmen olan bir arkadaşı ve o zaman deniz subayı olan eşi Yılmaz Yılmaz’ın desteğiyle başladığı ‘serüven’ bugün ortaya 750 milyon lira cirolu tekstil devi Koton’u çıkarttı.



Kendisini ‘Ticarete biraz meyilli’ olarak gören ancak maaşıyla hayatında önemli bir değişiklik yapamayacağını o yıllarda anladığını belirten Yılmaz “Hamurdan takı yapıp Ortaköy pazarında satmak gibi birçok başarısız ticari girişimlerimiz oldu ama Kuzguncuk’taki dükkân bizi bu günlere getirdi” diyor.



Gülden Yılmaz’ın ortağının yaz sonunda ayrılmak istemesi Yılmaz ailesini zora sokmuş. Çünkü ortağın 7 bin dolarlık hissesini satın alacak paraları yokmuş. Ancak o dönemde Yılmaz Yılmaz’ın İngiltere’nin başkenti Londra’da NATO tarafından düzenlenen bir patlayıcı imha kursuna gitmesi sorunun çözümünü de beraberinde getirmiş. Yılmaz bu çözümü “Londra’da iki ay peynir ekmek yedim, harcırahı biriktirdim. Biraz da cepten koyup ortağın hisselerini aldık” diye anlatıyor.


2000’de iki önemli olay


Ardından işin büyümeye başlaması üzerine Yılmaz Yılmaz 1991’de ordudan ayrılmış. 1993’te toptan satış, bir yıl sonra da üretim başlamış. Yılmaz Yılmaz “Şans çok önemli ve ben hep çok şanslı olduğumuzu düşünürüm. Çünkü yaptığımız işlerden genelde hep para kazandık” diyor. 1995’te Almanya’nın Münih kentinde açtıkları bir showroom aracılığıyla ihracata başlamışlar. 2000 yılında 20-25 milyon dolar ihracat cirosuna ulaşırken, Koton ve gençlere yönelik sattıkları Ole markasıyla Almanya’da ciddi miktarda mal satar hale gelmişler. Bu 1995-2000 arasında en büyüğü 300 metrekare olan 10 mağazaya ulaşmışlar.



2000 yılında ise Koton ve Yılmaz ailesi için iki önemli olay olmuş: Biri geçen aylarda vefat eden yönetim danışmanı Arman Kırım ile tanışmaları, ikincisi ise 6-7 milyon dolar cirolu bir şirket olarak müşterinin ne istediğini öğrenmek için 20 bin kişilik bir araştırma yaptırmaları.
“Arman Ağabey’in bize çok emeği vardır” diyen Yılmaz Yılmaz, “Sayesinde olaylara farklı bakmaya başladık” diyor. Yaptırdıkları araştırmanın sonucunda da müşterinin ne istediğini öğrenip ürün gamını ve mağazalarını ona göre yeniden düzenlediklerini belirtiyor. Yeniden yapılanma ve ‘Arman Kırım etkisi’, Koton’un diğer rakiplerinden farklılaşmasını sağlayacak adımları atmasını beraberinde getirmiş.



Koton’un bugün Türkiye’de 185, yurtdışında da 85 mağazası var. Türkiye’deki mağazaların yüzde 75’i, dışarıdakilerin ise yüzde 25’i şirketin. Bu yılki büyüme hedefi yüzde 55. Franchise’lar dahil cirosu 750 milyon lira olacak, bunun 580 milyon lirası kendi mağazalarından gelecek. Yılmaz Yılmaz şirkette biraz daha finans ve üretimden sorumlu olduğunu, eşinin ise ağırlıkla işin tasarım gibi artistik tarafıyla ilgili olduğunu söylüyor. Yılmaz çiftinin 13 yaşında bir kızları (Deniz), 10 yaşında bir oğulları (Ege) var.


Yılmaz Yılmaz “Bana göre çocuklar nasıl istiyorlarsa hayata oradan başlasınlar. Koton’da da illa bir yere gelecekler diye bir şey yok, onlar istese de gelemeyebilirler. Bir yere gelmelerinin yeteneklerine bağlı olduğunu düşünüyorum” diyor. Oğlunun daha belli etmemekle birlikte kızının önemli bir görsel yeteneği olduğunu fark ettiğini söylüyor.



Hedef Global 500



Bu yıl Koton ile ilgili bir vizyon çalışması yapıp 2023 hedefini tespit etmişler. Hedef, ‘2023’te Global 500’ün içinde olmak. Yılmaz bununla ilgili şunları söylüyor:
“Global 500 dediğiniz zaman hesaplarımıza göre 5-6 milyar dolar bir ciro söz konusu. Onu hedefleyen bir firmanın şunu söyleme lüks yok: Patronun kızı, oğlu her halükârda gelir ve şirkette önemli bir mevkide olur. Deniz ve Ege iyi yetişir ve eğer böyle bir iş yapmak isterlerse, mutlaka dışarıda başka şirketlerde çalışmalarından, deneyim kazanmalarından yanayım. Çünkü burada iş hayatının doğal ortamını anlayamazlar. Burası doğal iş ortamı ama onlar patron çocukları. Deniz’i bir mağazaya verdiniz ve dediniz ki git tezgâhtarlık yap. Tezgâhtarlık yaptırırlar ama sonuçta patronun çocuğu. Bacağı ağrıyıp bir yere oturduğunda mutlaka müsamaha gösterirler. Ama iş hayatına böyle bir müsamahayla değil de gerçekten tüm acımasızlığıyla yaşandığı bir yerde başlaması daha iyi. Ondan sonra da Koton’a gelmek isterlerse mutlaka birtakım projelerde kendilerini ispat etmeleri gerekir. Geldiği takdirde de Koton’da da sorumlu bir mevki istiyorsa onu yapabileceğini göstermesi lazım.”


“Eşim artık eşbaşkanım dedi”



Yılmaz Yılmaz ve Gülden Yılmaz, Koton’un yönetim ve icra kurullarında eşbaşkanlık görevini yürütüyorlar. “Eskiden ben başkan, Gülden de başkan yardımcısıydı” diyen Yılmaz Yılmaz şöyle devam ediyor: “Gülden bir gün geldi dedi ki artık eşbaşkanız. Ben de tamam dedim. Karar aşamasında bazen tartışırız. Eşinizle iş yapmanın avantajlı tarafı da, dezavantajlı tarafı da budur. Profesyonellerin yeterince iddialı bir şekilde duramayacağı birçok noktada nasıl olsa iki eşit ortak olduğumuz için kavga ederiz, öyle yaparız, böyle yaparız ama sonunda bir mutabakat sağlarız.”