T24 - AKP Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, 12 Eylül darbesinin mimarı Kenan Evren'in yargılanıp yargılanmayacağına ilişkin, "Evren 90'ına gelmiş, ahı gitmiş vahı kalmış" diyerek dava kabul edilirse, yargılanacak olanın sadece Evren olmadığı dönemin bürokratlarının ve milletvekillerinin de yargılanacağı açıklamasını yaptı.
Kuzu, Milliyet'ten Serpil Çevikcan'ın sorularını şöyle yanıtladı:
Hükümet, referandum kampanyasını “darbecilere yargı yolu açılıyor” mesajına oturtmuştu ancak adliyelere suç duyuruları yağmasına karşın Kenan Evren ve arkadaşları ile onların talimatlarını uygulayanlar için henüz bir dava açılmış değil. 12 Eylülcülerin yargılanması bu kadar önemliyse neden bir adım atılmıyor?
Ortada hukuki bir tartışma ve kafa karışıklığı var. Ankara Özel Yetkili Başsavcıvekilliği’nin “1984’ten önceki suçlara özel yetkili savcılar bakamaz” gerekçesiyle verdiği “görevsizlik” kararı suyu iyice bulandırdı. Dosya ortada kaldı. Top şimdi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda. Başsavcılığın, dosyayı Yüce Divan’lık görerek Yargıtay Başsavcılığı’na gönderebileceği, konunun Anayasa Mahkemesi ya da TBMM’ye de gidebileceği savunuluyor. Dava yeri, zaman aşımı, suçun tanımı ve cezası konusunda tartışma devam edecek.
Konuyu, referanduma sunulan anayasa değişikliğinin özüne en hakim isimlerden biriyle, Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı, AK Partili Prof. Burhan Kuzu’yla konuştum. Yargıya, “Topu taca atma” mesajını gönderen Kuzu’ya göre durum net. Kuzu’ya yönelttiğim sorular ve yanıtları şöyle:
Engeli kaldırdık, buyurun yargılayın
Geçici 15. maddeye ilişkin olarak aslında 2001’de ilk düzenleme yapılmamış mıydı?
- 2001 yılında anayasa değişikliği yapıldı. Ecevit’in Başbakanlığı döneminde geçici 15. maddenin, 1980-1983 arasında yapılan yasal faaliyetlerin yargı dışı kaldığı bölümü kaldırdılar. Ama birinci fıkrada yer alan, ‘o dönemde darbe yapanlar yargılanamaz’ bölümüne dokunamadılar askerin korkusundan. Biz yaptık. Şimdi bu tamamen yargının işidir. Biz engeli kaldırdık, buyurun yargılayın.
Süre yeni başladı
Zamanaşımı süresi dolmadıysa nereden başlıyor?
- Bugüne kadar Yunanistan bunu yapmış, birkaç general içeride yatıyor. Portekiz, İspanya, Arjantin yaptı. Geçmişe dönük dava açtılar, zamanaşımını uygulamadılar. ‘İnsanlık suçu’ dediler kimine. Dünyada uygulandı. Bizde üç görüş var. Bir kısmı, ‘1980’den bu tarafa 30 sene geçmiş, zamanaşımı dolmuştur’ diyor. İkinci görüş; ‘1982’de, geçici 15. maddedeki sorumlu tutulamaz bölümüne vatandaş yüzde 92 ile evet dediği için yargı muafiyeti vardır, dava sözkonusu olamaz’ diyor. Üçüncü görüş ki benim de katıldığım görüş; 30 yıllık süre geçmiş olsa bile burada zamanaşımı işlememiştir. Çünkü anayasada zamanaşımını durduran hukuki bir engel var. ‘Bu tür eylemlerden dolayı dava açılamaz’ deniyor. Peki dava açılamazsa süre nasıl başlayacak? Dava açılamaması demek süreyi başlatamazsın demek. Dolayısıyla 30 seneyi, resmi gazetede son referandum sonucu eylülün kaçında yayınlanmışsa oradan başlatıyorum.
Görevsizlik kararı yanlış
Suç duyuruları Özel Yetkili Savcılığa gitti, burası görevsizlik kararı verdi. Bu kararı nasıl yorumluyorsunuz?
- Özel yetkili ağır ceza mahkemesinin savcısı bu kararı doğru vermemiştir. O günkü devlet güvenlik mahkemelerinin bugünkü karşılığı özel güvenlik mahkemeleri. İdam cezasına o gün kim bakıyorsa bugün o bakar. Bugün idam yok, ağırlaştırılmış müebbet var. Bu davaya mutlaka ağırlaştırılmış müebbete karar veren özel yetkili mahkemelerin bakması lazım. Kimse topu başka yere atmasın. Diyorsa ki mahkeme, ‘zamanaşımı doldu, yargı bağışıklığı vardır’, ona birşey diyemem. Dava görülebilir nitelikteyse bir mahkeme buna bakar. Neticede uyuşmazlık mahkemesi var. O ‘ben bakmam’, bu ‘ben bakmam’ derse uyuşmazlık mahkemesi diyecek ki, ‘ortada kalan işe sen bakacaksın’ birine verir, o bakar.
Yüce Divan olarak Anayasa Mahkemesi’ne gidebileceği de söyleniyor.
- Anayasayı değiştirdik, ‘Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları görevlerinden doğan suçlar nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nde Yüce Divan olarak yargılanırlar’ dedik. Ancak bu suçlar bakımından Anayasa Mahkemesi yetkili değil. Çünkü görevine giren suç konumuna bu girmez. Bir askerin, Genelkurmay karargahının darbe yapmak, darbeye teşebbüs etmek görevi ve yetkisi yok. Dolayısıyla lüzümsuz bir tartışma.
Yüzümüze tükürürlerdi
Muhalefet, “anayasa değişiklikleri sırasında verdiğimiz, ‘Bu suçlarda zamanaşımı işlemez” önergesi kabul edilseydi bu tartışmalar olmazdı’ eleştirisi yöneltiyor.
- Biz bunu yazsaydık dünyadaki bütün hukukçular bizim yüzümüze tükürürdü. Zamanaşımı dolmuşsa bunu yazmakta diretemezsin. Ceza yasalarında yeni hükümler aleyhte geriye yürümez. Menderes ve arkadaşları idama mahkum edildiler. Celal Bayar bunlardan biriydi, 65 yaşını geçmişti. Yasada ‘65 yaşını geçene idam cezası verilemez’ hükmü vardı. Bua rağmen, anlı şanlı profesörler, ‘bu huküm geçmişe yürür, burada yaş dikkate alınmaz’ diye mütalaa verdiler. Ondan sonra gençlerin yüzüne bakamadılar.
Yargılanacak olan sadece Evren değil
Peki işlenen suçun tanımı nedir?
- Görev suçu değil. Anayasayı ihlal. Düzeni, nizamı, Meclis’i, hükümeti cebren devirme. Ceza Kanunu’nda karşılığı eskiden idamdı, şimdi ağırlaştırılmış müebbet. Zannetmeyin ki bu dava kabul edilirse yargılanacak olan sadece Kenan Evren ve arkadaşları. O dönemde milletvekili olanlar, bakanlar, bürokratlar, aklına hangi makam geliyorsa.
Ahı gitmiş, vahı kalmış, göz hapsinde tutmak zorundasın
Aralarında arkadaşlarınız olmasın.
- Olabilir. Teorik olarak baktığınız zaman sadece Evren meselesi değil konu. Zaten ahı gitmiş vahı kalmış, 90’a gelmiş. İkisi ölmüş, gitmiş. Burada belki tarihi, sembolik dava olarak görülebilir. Zaten 90’lık adamı içeri atacak halin yok. Nihayet göz hapsinde tutmak zorundasın. İlle hukuku katlede katlede ‘yargılayacağım’ demek de olmaz. Bu insanları idam edecek halin yok, müebbet yatacak diye birşeyin yok. Ne olur, Türkiye yargılama süreci başlatmış, referandumun gereği yapılmış olur. Ama sakın hükümetten ve Meclis’ten bir görev beklemeyin. Savcılar kendi yapacak. Dünya literatürünü, mevzuatını tarasınlar. Avrupa’da örnekleri var.