İklim değişikliğinin "tartışmasız" varlığına dikkat çeken BM raporu, küresel ısınmanın yüzde 95 oranında insan kaynaklı olduğu sonucuna vardı.
İsveç'in başkenti Stokholm'de bir haftadır devam eden ve bilim insanları ile 195 ülkeden hükümet temsilcilerinin katıldığı konferansın ardından açıklanan raporda, küresel ısınmanın "tartışmasız" varlığına dikkat çekildi. Raporda, küresel ısınmanın yüzde 95 oranında insan kaynaklı olduğu vurgulandı.
Isının dünya genelinde 100 yıllık zaman içinde 0.89 derece arttığına işaret edilen BM raporunda, sıcaklık artışının bu yüzyılın sonuna kadar 1.5 dereceye kadar çıkacağı ifade edildi. İklim değişikliğine neden olan karbondioksit salınımına devam edilmesi halinde ise, sıcaklık artışının 4 ile 5.4 derece daha yüksek olacağı vurgulandı.
Raporda, ısınma oranındaki artışın 2 dereceyi geçmemesi gerektiği görüşünün bütün dünyada kabul edildiğine de dikkat çekildi.
Yüzde 40 karbondioksit artışı
Sanayi devriminin başladığı 1750 yılından bu yana atmosferdeki karbondioksit oranının yüzde 40 artış gösterdiğine işaret eden BM raporu, dünyada ısınmayla birlikte buzullardaki erimenin hız kazandığı belirtildi.
Rapora göre, Grönland'daki buzların erimesi son 20 yıl içinde çok hızlı bir şekilde görüldü ve bütün kutuplardaki buzlar 1900'lü yıllardan sonra 7 kat daha hızlı erimeye başlayarak, kütleleri küçüldü.
Isınmanın bu şekilde devam etmesi halinde 2100 yılına kadar kutuplardaki buzullar yüzde 15 ile 85 oranında erimiş olacak. Kuzey kutbundaki buzulların kütlesi her yıl yüzde 3.5 ile 4.1 oranından eriyerek küçülüyor.
Kar yağışı yüzde 25 azalacak
Araştırmacılar, kuzey yarım kürede kar yağış oranlarının azalmasından dolayı, kar örtüsünün küçüldüğünü, 2100 yılına kadar bu azalmanın yüzde 25'e kadar ulaşacağını belirtti.
Tek çare: Kısıtlama
BM raporunda, iklim değişliğine en büyük etken olarak insanlar gösterilirken, petrol, gaz ve fosil yakıtlarının kullanılması ısınmanın yükselmesinde ilk sıralarda yer aldı.
Raporda, hızlanan iklim değişikliği nedeniyle, bunun önüne geçmek için hızlı bir şekilde değişikliğe ve kısıtlamalara ihtiyaç duyulduğu vurgulandı.