Kur farkı nedeniyle işletmeler artık ‘teknik iflas’ yaşamayacak. Yeni tebliğle şirketler borca batık olmayacak veya sermaye kaybı kapsamına alınmayacak.
Dünya gazetesinden Handan Sema Ceylan’ın haberine göre, öz sermayeleri kur farkı nedeniyle eriyen firmaların ‘teknik iflas’ korkusuna çözüm geldi. Resmi Gazete’de önceki gün yayımlanan 6102 Sayılı TTK’nın 376’ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Tebliğ’i ile eski kur bedelleri üzerinden borçlanıp bilanço hesaplarında borcu sermayesinin çok üstünde görünen firmalar, teknik iflas etmiş sayılmayacak. 2023’e kadar döviz kuru farkı zararları yansıtılmayacak.
Sermayenin kaybı veya borca batık olma durumlarında uyulacak usul ve esasları belirleyen tebliğin Geçici 1. Maddesi, “1/1/2023 tarihine kadar, Kanunun 376’ncı maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayabilir” şeklinde belirtildi.
Kur farkı dışındaki sermaye kayıpları ise aynen eski uygulamaya göre mali tablolara işlenmeye devam edecek.
Tebliğ’in yayınlanmasının perde arkasında ise Gaziantep Sanayi Odası’nın girişimleri var.
Konukoğlu: Bankalar kredisini çağırıp, ortaklar iflas isteyebiliyordu
Gaziantep Sanayi Odası Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu açıklamalarda bulunarak, bir örnekle durumu anlattı. Konukoğlu, “Normal şartlarda işleyen bir işletmeniz var. 1 milyon dolarlık bir yatırım yaptı diyelim ki. Genelde olduğu gibi yatırımın yüzde 30’u öz sermayeden karşılanmış olsun. 300 bin dolar ödediniz. 700 bin dolar da borcunuz var. Ama ödemeniz kur farkı nedeniyle öz sermayenizin üçte ikisini aştıysa zarar etmeseniz de TTK’ya göre teknik olarak iflas etmiş durumdasınız. Bu teknik iflas nedeniyle bankalar kredilerini geri çağırma hakkına sahip olur. Ortağınızla sorununuz varsa o gidip iflasınızı isteyebilir. Ayrıca şeffaf işletmeler de bu durumdan zarar görür” ifadelerini kullandı. Son iki yıldır bu sıkıntının çözülmesi için çalıştığını anlatan Konukoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanımıza gidip durumu anlattık. Durum için ‘hassas’ diyerek anında talimat verdi. Teşekkür ediyoruz” dedi. Konukoğlu, artık yeni uygulama ile bilançoların altında yazılacak kur farkı zararlarının öz sermayeden düşürülmeyeceğini söyledi.
Ünverdi: GSO, Türkiye’nin önünü açacak öneri sundu
Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Başkanı Adnan Ünverdi de bir yazılı açıklama yaparak şunları kaydetti:
“Daha önce döviz ile makine, ekipman ya da yatırım yapmak gibi farklı sebeplerle borçlanan firmalarımız kurdaki artışla birlikte kayıtlı olan sermayelerinin çok üzerinde borçlu görünmeye başladılar. Böylesi bir durumda yasa gereği şirketin ifl ası istenebiliyordu. Yapılan düzenlemeyle eski kur bedelleri üzerinden borçlanıp da bilanço hesaplarında borcu sermayesinin çok üstünde görünen firmalarla ilgili 2023’e kadar döviz kuru farkı zararları yansıtılmayacak. Danışma Kurulu Başkanımız Abdulkadir Konukoğlu ve Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile görüştü. Kur farkından doğabilecek mağduriyetlerin giderilmesine yönelik yeni bir düzenleme yapılması gerektiğini ifade etmişlerdi. GSO sadece Gaziantep’in değil, Türkiye ekonomisinin önünü açacak öneriler sunuyor.”
Keçeci: Şirketlerin alacakları da var
Hem TOBB hem de Tahkim Kurulu’nda iflas, iflas erteleme ve konkordato konularını yakından takip eden hukukçu Denizli Sanayi Odası Başkanı Müjdat Keçeci de son zamanlar kur farkından kaynaklanan zararların işletmeleri olumsuz etkilediğini kaydederek, “Şirketler sermayelerinin üçte ikisini kaybederlerse teknik iflas oluyor. Ancak kur farkından zarar yazan bu şirketlerin ileriki dönemde alacakları da var. Hangi kur farkı. Kaosun önüne böylece geçilmiş oldu” diye konuştu.
Fakültelerde bilanço için “…bir işletmenin bir anlık fotoğrafıdır…” denildiğinin altını çizen Ziraat Bankası Genel Müdür Yardımcısı M. Cengiz Göğebakan , “Gerçekten de bilançoların anlık bir durumu ifade etmeleri nedeniyle, henüz ödeme vadesi gelmemiş olan yabancı para cinsinden kredi borçları sanki yılsonu kurundan işlem görmüş gibi bilançolar ve dolayısıyla da gelir tablolarında TL karşılığı ile işlem görür. Böyle olunca, işletmelerin borçları kur farkı kadar yükselmekte ve kur farkının doğurduğu fark gider yazılmak suretiyle Gelir Tablolarında işlem görmektedir. Ancak aslolan, bilançolardaki varlık ve yükümlülüklerin tahsil edilme veya ödenme tarihleri” bilgilerini veriyor.
Göğebakan, gazetelerin önceden de dile getirdiği üzere “Henüz realize olmamış kur farkı zararını ödeme vadesinden önce ve tek seferde bilançoya borç olarak kaydetmek ve gelir tablosunda giderleştirmek yerine, finansal borçların vadelerine uygun bir zamana yayarak mali tablolara farklılaştırarak kaydetme (reeskont ya da peşin ödenmiş gider mantığında olduğu gibi) yönteminin benimsemesi, mali tablolardaki görünen ile gerçek arasındaki farkı kısmen de olsa kapatabilecektir” önerisini getiriyor.
Vergi Usul Kanunu'na da 'kâr' ayarı yapılmalı
Eski Gelirler Genel Müdür Yardımcısı ve Yeminli Mali Müşavir Mehmet Ökten de Türkiye’nin reel sektörün açığı nedeniyle zor bir dönemden geçtiğinin altını çizerek şunları söyledi:
“TTK’nın 376’ncı maddesi uygulanması zorunlu bir madde. Yayımlanan tebliğ bu maddenin kur zararı nedeniyle 2023 yılına kadar ertelenmesi mümkün kılıyor. Ancak nihai çözüm değil. Bundan önce de üzerinde durduğumuz gibi bilançolarda realize olmamış hareketlere düzenleme getirilme ihtiyacı var. Bilançolarında kur farkı nedeniyle kâr ettiği görülen firmalar da olacak. Ama bu kâr realize olmuş bir kâr değil. Firmalar ara vergiler döneminde henüz edilmemiş bir kârın vergisini ödeyecekler. Vergi Usul Kanunu’nda da bir değişiklik yapılmalı ve kâr realize edildiği anda vergilendirilmeli.”