-KUMLU: ''TÜRK-İŞ KONTROL ALTINA GİRMEZ'' ANKARA (A.A) - 21.05.2011 - Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, ''Herkes şunu aklına kazısın, Türk-İş, iktidarların, siyasi partilerin veya işçiler dışındaki herhangi bir kuruluşun ya da çevrenin kontrolü altına girmez'' dedi. Türkiye Yol-İş Sendikası 9. Olağan Genel Kurulu, Devlet Su İşleri Konferans Salonu'nda başladı. Kumlu, burada yaptığı konuşmada, Yol-İş Sendikasının, Türk-İş'in kuruluşunda büyük görevler üstlenen sendikalardan biri olduğunu, Türk-İş'in verdiği mücadelelerde her zaman en ön saflarda yer aldığını söyledi. Kazanılmış haklardan vazgeçmeme, saldırılara karşı direnme geleneğinin Yol-İş'i var eden geleneklerin başında geldiğini vurgulayan Kumlu, bunun son örneğinin Torba Yasa'ya karşı gösterilen dirençle verildiğini belirtti. Torba Yasa'da ''İl Özel İdarelerinde çalışan istihdam fazlası işçilerin Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı taşra teşkilatına dağıtılmasını'' öngören madde olduğunu hatırlatan Kumlu, çabaları sonucunda ilgili maddenin sendikanın isteğine uygun olarak işçilerin ''Karayolları Genel Müdürlüğüne dağıtılmaları'' şeklinde değiştirildiğini kaydetti. Torba Yasa'da kendilerini rahatsız edecek diğer birçok hükmün olduğunu ifade eden Kumlu, ''Tabii hepsini geri çektirmekte başarılı olamadık ama yaptığımız görüşmeler sonucunda Genel Kurul'dan geçmiş olan ve esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması ile deneme sürelerini artıran üç maddenin tekriri müzakereyle geri çekilmesini sağladık. Bu maddelerin oy birliğiyle metinden çıkarılması, çalışma yaşamımız açısından önemli bir kazanç olmuştur'' diye konuştu. -''3,5 YILDA 26 EYLEM GERÇEKLEŞTİRDİK''- Çalışma hayatındaki sorunlarının çözümünde eylemlerin etkisine inandıklarını belirten Kumlu, şöyle devam etti: ''Bunun içindir ki yönetime geldiğimizden bu yana, yani 3,5 yıldır çoğu üretimden gelen gücün kullanılması ve miting olmak üzere 26 ayrı eylem gerçekleştirdik. Ancak eylemlerin yanı sıra hükümetler nezdinde sorun çözücü diyalogların gerçekleştirilmesi de bir zarurettir. Önemli olan süreci iyi kavrayıp, hangi yöntemle, hangi dönemde nasıl bir sonuç elde edilebileceğinin hesabını iyi yapmaktır. Şu iyi bilinmeli ki biz eylemlerimizi, hak ve çıkarlarımızı koruma ve geliştirme yolunda sesimizi duyurmak için yaparız. Hak ve çıkarlarımız için yapacağımız eylemlerin de kimi politik çıkarlar için kullanılmasına izin vermeyiz. Herkes şunu aklına kazısın, Türk-İş, iktidarların, siyasi partilerin veya işçiler dışındaki herhangi bir kuruluşun ya da çevrenin kontrolü altına girmez. Tabanında her türlü eğilimi barındıran Türk-İş, bu renkliliğe uygun hareket eder ve duyarlılıklarını bu renkliliği gözeterek, işçi hak ve özgürlükleri temelinde dile getirir. Türk-İş, belki her zaman gürlemez ama gürlediğinde yağar ve kuru gürültüye pabuç bırakmaz. Biz tavrımızı koyarız, ülkeyi idare edenlerin yapması gereken bizlere kulak vermek, taleplerimize duyarlı olmaktır. Kulak ardı mı ediyorlar? O noktada sorumluluk hatada ısrar edenlerin olur, işçinin değil. Çünkü her hatanın bir bedeli vardır ve bu bedeli hata yapan mutlaka bir gün öder.'' Hükümetlerin, halkın taleplerini dile getiren sivil toplum örgütlerine, sendikalara kulaklarını tıkadığında bunun zararını Türkiye'nin gördüğünü dile getiren Kumlu, ''Ne oluyor? Madenler deneyimsiz taşeron işçilerine mezar oluyor. Ne oluyor? İş sağlığı, iş güvenliği gözetilmediği için işçi kardeşlerimiz patlamalarda çöken binaların altında kalıyor. Ne oluyor? Hırsızlık artıyor. İşsizlik artıyor, yoksulluk artıyor, fuhuş artıyor. Üniversite bitirmiş, iki dil bilen gençlerin asgari ücretle çalışmaya razı olabildiği bir ülkede, gençlerin geleceğe güvenle bakamadığı bir ülkede kişisel huzurdan, dolayısıyla toplumsal huzurdan bahsedebilmek mümkün mü?'' diye konuştu. Kumlu, Türkiye'de işsizliği, yoksulluğu en aza indirmenin, güvencesiz çalışma biçimlerini, taşeron işçiliği tarihe gömmenin, sosyal devlet anlayışını tüm kurallarıyla hayata geçirmenin, insan onuruna yakışır iş kavramını benimsemenin, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmanın hem ihtiyaç hem de zaruret olduğunu ifade etti. Türkiye'nin seçim sürecine girdiğine değinen Kumlu, ''Seçim sürecinde meydanlarda halka seslenen siyasi parti liderlerine de tavsiyelerimiz var. Ülkemizin bölünmeye değil birleşmeye, kavgaya değil barışa ihtiyacı var. Biz meydanlarda birbirlerini kırmak, incitmek için açık kollayan liderler değil, beş yıllık projeleriyle yarışan liderler istiyoruz'' dedi. -KAMU KESİMİ TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİ- Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinin seçimlerden önce bağıtlanabilmesini dilediklerini belirten Kumlu, ''Kamu sözleşmelerinden sorumlu bakan ile görüşmelerimiz oldu. Başbakan ile görüştük. Ancak henüz bir noktaya gelemedik. Diyalog noktası yakaladığımızda Kamu Kesimi Koordinasyon Kurulu'nu toplantıya çağıracağız ve görüşmeleri birlikte sürdüreceğiz. Aslında sözleşmeleri bağıtladığımız tarihlere baktığımızda, genellikle haziran sonu, temmuz başına denk gelmiş. Tabii bu dönem de böyle olacak diye bir kural yok. Konu her gün gündemimizde ve koordinasyon Kurulumuz ile birlikte en iyi noktayı yakalamaya çalışacağız'' diye konuştu.