Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, üst düzey bir Türk yetkiliye dayandırarak Roma’da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden arasında yapılan görüşmesinin perde arkasını aktardı.
Acet, Türk yetkilinin iki ülke arasında gerileme neden olan S 400’ler konusunda “Bizim bu teklifimizi kabul etmeye hiç yanaşmamışlardı. Şimdi onlar, S-400 dâhil, ikili ilişkileri ilgilendiren bütün konularda müzakere yapmak için bir mekanizma oluşturulması yönünde benzer bir teklifte bulundular” dediğini aktardı.
“Bu bir geri adım olarak değerlendirilebilir mi?” sorusuna yetkilinin “‘Geri adım’ yerine, ‘Yeni bir durum, yeni bir teklif’ desek daha yerinde olacaktır. Roma’daki 31 Ekim randevusunun en önemli sonucunun, Amerikan tarafının teklifiyle böyle bir mekanizma oluşturulmasına karar verilmesi olduğu söylenebilir. Bu mekanizmada kimler, hangi pozisyondaki isimler görev yapacak henüz netleşmiş değil. Amerikan tarafından gelecek teklife göre Ankara da kendi listesini belirleyecek” cevabının verdiğini yazdı.
Görüşmede Biden’ın Erdoğan’a Türkiye ile ilişkileri rayına oturtma sözü verdikten sonra “Ben eğer şu geride kalan 7 yıl boyunca Başkanlık koltuğunda oturuyor olmuş olsaydım, bu sorunların hiçbiri olmazdı” cümlesini kurduğunu aktaran Acet, şöyle devam etti: “Bu cümleyi ilginç kılan, geride kalan o 7 yılın içerisinde sadece rakibi Trump döneminin değil, Biden’ın yardımcılığını yaptığı Obama’nın ikinci döneminin de zikredilmiş olması.
Mevcut ABD Başkanı’nın sadece Trump’a değil, ilişkilerin kötüleşmesinin sorumlularından biri olarak Obama’ya da göndermede bulunması hayli dikkat çekici bir durum.
Demek ki Biden, 15 Temmuz darbe girişimi dâhil, Türk/Amerikan ilişkilerini ciddi şekilde zehirleyen pek çok anti-demokratik girişimle alâkalı olarak kendisinin bir suçunun olmadığı konusunda Erdoğan’ı ikna etmek istemiş.
2019 sonunda New York Times editörlerine konuşurken Erdoğan’ı muhalefetle işbirliği yaparak görevden uzaklaştırma vaadinde bulunan bir ismin bunu söylediğini düşünmek, ‘Ne kadar inandırıcı’ sorusunu beraberinde getiriyor olsa da, böyle bir yaklaşımın muhatabının güvenini kazanma anlamında iyi bir taktik olduğu su götürmez…”
Yazının tamamını okumak için tıklayın