Ekonomi

Kriz CEO'ları da bitirdi

Amerika’da finans dünyasını altüst eden ve bir yılda toplam 12 bankanın yok olmasına neden olan mali kriz CEO’ları da mercek altına soktu.

21 Eylül 2008 03:00

Amerika’da finans dünyasını altüst eden ve bir yılda toplam 12 bankanın yok olmasına neden olan mali kriz CEO’ları da mercek altına soktu. ABD'de Cumhuriyetçi başkan adayı
McCain, hükümetin batmaktan kurtaracağı şirketlerin yöneticilerine her yıl ödenen milyonlarca dolarlık ikramiyeye son verilmesini istedi ve bu kişilerin federal hükümetteki en yüksek maaşlı memurlardan daha fazla para almaması gerektiğini savundu.


Bir şirketin sesi ve imajında yüzde 50 etki sahibi olan CEO’lar yönettikleri kurumların krize yenik düşmesiyle birlikte yok olmaya mahkûm hale geldiler. Yok olanların ortak özelliğini büyüme hırsı ve risk konusundaki tavizkârlıkları oluşturdu. Globalleşme ile artan rekabet sonucunda 1980’li yıllarda ortalama bir fabrika işçisinden 40 kat fazla maaş alan Amerikalı CEO’ların geliri bugün 480 katına çıktı. Ancak CEO gelir ve imajındaki bu fark başkanları risk almak zorunda bıraktı. Kriz kapıya dayandığında ise hepsi bir ağızdan batacaklarını inkâr etmeye başladı.

Hürriyet gazetesinde yayımlanan habere göre, Amerikalılardan sonra dünyada en fazla gelir elde eden CEO’lar ortalama bir işçi maaşını 56’ya katlayan Brezilyalılar oldu. Ancak bu oran gelir ikincisi Brezilyalı CEO’ların ABD’deki meslektaşlarının 1990’lardaki maaş çeklerinin yarısına bile ulaşamadıklarını gösteriyor. Buna karşın Amerika’da ortalama bir CEO’nun şirket performansına katkısı yüzde 14’ü geçemiyor. Fannie Mea CEO’su Daniel Mudd, Freddie Mac CEO’su Richard Syron, Merrill Lynch eski CEO’su Stanley O’Neal, Indymac CEO’su Michael W. Perry, Bearn Stearns CEO’su James Cayneve son olarak da Lehman Brothers CEO’su Richard Fuld’ın kaybediş öyküleri ise büyük benzerlik içeriyor.

4 yılda 433 milyon dolar kazandı Lehman’ı iflastan kurtaramadı

İflas bayrağını çekene kadar Lehman Brothers’ın zor durumda olduğu yönündeki eleştirileri inkár etmekten vazgeçmeyen Richard Fuld, geçtiğimiz haftasonu iplerin elinden kayıp gittiğini hissedince bankaya iyi bir alıcı bulmak için büyük çaba harcadı. Ancak geç kalmıştı. Aynı saatlerde Hazine ve Amerika’nın SPK’sı SEC’in önderliğinde buluşan büyük bankaların CEO’ları da başka bir yerde Lehman’ın kaderini değiştirecek plan arayışlarını sürdürüyorlardı. Likidite sorununu bir türlü çözemeyen, Korelilerden gelen alım teklifine ise fiyatı beğenmediği için yanaşmayan Fuld, Lehman’da çalışmaya 1994 yılında başlamıştı. 61 yaşındaki Fuld, Lehman’ın tahvillerinin değerini fazla yüksek tayin ettiği konusunda da çok sayıda eleştiri aldı. Lehman’ın piyasa ayarlı fiyatlandırmasını dürüst olmayan bir hareket olarak nitelendiriliyordu. Fuld Lehman Brothers’ın batışıyla da sorunlardan uzaklaşamadı. Temsilciler Meclisi Komitesi geçtiğimiz hafta süreç konusunda sorgulanmak üzere Fuld ile görüşmek istediklerini bir mektup aracılığıyla iletti. CitiGroup’un eski CEO’su Charles O. Prince ve Merrill Lynch’in eski CEO’su Stanley O’Neal komiteye ifade vermek zorunda kalmıştı. Fuld’ın 2003-2007 yılları arasındaki kazancı 433 milyon doları buldu.

Bear Stearns batarken briç oynayan CEO’ya ulaşılamadı

James Cayne 14 yıl yönettiği Bear Stearns’ın çöküşünü yaşadığı temmuz ayı boyunca ofise pek uğramadı. Zamanının çoğunu briç partilerinde ve golf turnuvalarında geçiren CEO bu süre içinde briç kulübünün prensipleri nedeniyle cep telefonunu da kapalı tutmak zorunda kaldı. Bunun sonucunda kurumun hisse başına 2 dolar bedel ile JP Morgan’a geçiş sürecini bile şirketin birçok yöneticisinden sonra öğrenebildi. Kurumun içinden çıkan bu eleştirileri sürekli reddeden Cayne görevde kaldığı süre içinde 33.9 milyon dolar kazanç sağladı. Bear Stearns’ın halka açık hisselerinin yüzde 5.3’ünü elinde bulunduran CEO kriz süresince çok riskli mortgage’larla ilgili yaptığı kötü seçimlerden dolayı hem kendisi kaybetti, hem de diğer yatırımcıları üzdü. Bear Stearns’in JP Morgan çatısına geçmesinin ardından da Cayne hálá yönetim kurulu başkanı olarak ofisine gidiyor. Ancak, işleyişe karışmıyor.

11 milyar dolarlık skandalla geldi, tazminatsız gönderildi

Her ay birkaç saatini çalışanlarını dinlemek için ayıran ve ’kabul gününde’ randevusuz ilk gelenle görüşme prensibini ilke edinen aykırı CEO Daniel Mudd, 2005 yılında Fannie Mea’de göreve geldiğinde kurum 10.8 milyar dolarlık bir muhasebe skandalından yeni çıkmıştı. Kanun koyucular, hissedarlar ve müşteriler ile gerilen ilişkileri düzeltmekiçin Mudd kendisine mütevazı bir ofis seçmişti. Daha önce GE Capital Japonya’da CEO’luk yapan Mudd, Fannie Mea’de en çok bürokrasiden şikayetçiydi. ABD’nin TMSF’sinin (FDIC) Fannie Mea’ye el koymasıyla bir anda işini kaybeden Mudd, bundan birkaç ay öncesine kadar krizden etkilenmeyeceklerini ancak temettü dağıtmamanın bu dönem için daha uygun olacağını açıklamıştı. Aynı dönemde Fannie Mea’nin kendisine ait kulüp ödemeleri için her yıl yaptığı 100 bin dolarlık masraftan da kendi insiyatifinde vazgeçmişti. Ancak 7 Eylül günü görevden alındığında 9 milyon dolarlık tazminatı tehlikeye girince kendisine Bill Clinton’ın avukatı Bob Barnett’i tutmakta gecikmedi.

’Hayır’ demeyi kaldıramadı uyarıları takmadı

Freddie Mac CEO’su Richard Syron, bu kurumdan önce de American Stock Exchange’de CEO’luk yapmıştı. Freddie Mac’de CEO’luk görevine geldiğinde isekendisine sorunlu kredilerle ilgili yapılan uyarıları kulak asmadı. Özellikle kurumun Risk yöneticisi David Andrukonis’ten 2004 yılından bu yana gelen ’şirket sorunlu krediler alıyor’ uyarılarını önemsemeyen Syron’ın diretmesi Freddie Mac’in sonu oldu. Bu çatışma nedeniyle Andrukonis görevi bırakıp öğretmen olmayı seçti. ’Kimseye hayır demeyi kaldıramayız’ bakışı ile 3 yıl boyunca sorunlu kredilere yatırım yapmayı sürdüren Syron ise kurtarma operasyonu nedeniyle işini kaybetti. Tazminatını için hukuk savaşı başlatan Syron, imajını yeniden kasanmak için de PR gurusu George Sard ile çalışıyor.

Adı kıskanç CEO’ya çıktı en yüksek tazminatı aldı

Merrill Lynch’de 6 yıl boyunca CEO’luk yapan Stanley O’Neal, hep riskli yatırımları sevdi. Bankanın zarar yazmasıyla birlikte güven yitiren O’Neal, iki yıl önce ise hisse değeri 95 dolara çıkan Merrill’i hızla büyüttüğü için tebrik kabul ediyordu. Ancak, O’Neal rakip olarak gördüğü herkesi kapı dışarı ettiği için eleştiri aldı. 11 Eylül’de gösterdiği başarı ile öne çıkan O’Neal 2006 yılında Merrill’e 7 milyar dolar kazandırdı. Wachovia ile anlaşma girişimi üzerine ekim ayında Merrill Lynch’te CEO’luk görevini bırakmak zorunda kaldı. 160 milyon dolarlık tazminatı da yanında götürmeyi ihmal etmedi. Bugün Alcoa’da Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev alan O’Neal, finans dünyasındaki imajını sarsmış olsa da rakiplerini golfte yenmeyi hálá başarabiliyor.

Perry önce yılın yöneticisi seçildi, sonra bankası gitti

Indymac’in Başkan ve CEO’su Michael Perry, 1993 yılında girdiği bankada önce günlük operasyonlardan sorumluydu. Perry, zamanında bankanın 4 olan çalışan sayısı 9 bine, 75 milyon dolar olan piyasa değeri ise 714 milyon dolara yükseldi. 2007 yılı haziran ayı sonunda hissedarlarına yüzde 19 getiri sağlayan banka Indymac’den önce de 20 yıllık mortgage deneyimi olan Perry sayesinde hızla gelişti. Öyle ki Perry’nin bu başarısı ona yılın yöneticisi ödülünü getirdi. Krizin çıktığı dönemde Perry’nin aldığı ilk önlem kendi maaşını yarıya yani 8 milyon dolara indirmek oldu. Wall Street’te alışkın olunmayan bu tavır Forbes’un en çok kazanan CEO’lar listesinde 84’üncü sırada yer alan Perry’yi 4’üncü sayfaya kadar öteledi. Ancak, hissedarlar Perry’nin kendi önerisiyle hayata geçirdiği bu fedakarlığı taktir etti. Tüm bu çabalara karşın Perry bankanın ödeme yükümlülüğünü yerine getiremeyeceğinden endişe duyan mudilerin birkaç günde hesaplarından 1.3 milyar dolar çekmesinin önüne geçemedi. Amerika’nın TMSF’si FDIC’in bankaya el koyması da kaçınılmaz hale geldi.

McCain: Memur maaşını geçmemeli

Cumhuriyetçi ve Demokrat partili başkan adayları, dünkü seçim kampanyalarında ekonomik konularda birbirlerini suçladı.

Cumhuriyetçi partili aday John McCain rakibi Demokrat Barack Obama’yı, finans piyasalarını istikrara kavuşturacak bir plan önermemekle suçladı. McCain Obama’nın lider olmaktan ziyade politikacı gibi konuştuğunu ve ülkenin değil, kendi çıkarına hareket ettiğini öne sürdü.

Barack Obama ise McCain’in, senatörlüğü sırasında finans kuruluşlarının üzerindeki devlet denetimlerinin kalkması yönünde oy kullandığını ve bu nedenle bugünkü krizde parmağı olduğunu söyledi. Obama, McCain’in Amerikan ekonomisini yine aynı felaket yönünde ilerlemesine yol açacağını da kaydetti.

Bu arada her iki aday dün çıktıkları televizyon programlarında Bush yönetiminin finans kuruluşlarını batmaktan kurtarmak için önerdiği 700 milyar dolarlık kurtarma operasyonunun denetlenmesi için, bir sistem kurulması konusunda anlaştı. Obama “yönetime boş çek vermemek gerekir” dedi.

McCain ise hükümetin batmaktan kurtaracağı şirketlerin yöneticilerine her yıl ödenen milyonlarca dolarlık ikramiyeye son verilmesini istedi ve bu kişilerin federal hükümetteki en yüksek maaşlı memurlardan daha fazla para almaması gerektiğini savundu.

Bu arada, batan Lehman Brothers'ın, New York'taki çalışanlarına, almaları gereken 2.5 milyar dolarlık primleri ödeyeceği bildirildi.