T24 - Anayasa değişikliği teklifinde yer alan Anayasa'nın halk oylamasına sunulması, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nın yapısını değişmesi maddelerinin muhalefetin "kritik" olarak tanımladığına dikkat çeken Fehmi Koru, bu tanımla ilgili muhalefetten hiç kimsenin maddelerden örneklemeye gitmediğini belirtiyor.
Anayasa Mahkemesi'nin yapısıyla ilgili değişikliğin, mahkemece yıllardır istenilen bir değişiklik olduğunu belirten Koru, HSYK'nın yapısal değişikliğindeki gerekliliğe de dikkat çekiyor.
Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Fehmi Koru'nun kaleme aldığı "Kritik konuları tartışmaya açıyorum" (24 Nisan 2010) başlıklı yazısı şöyle:
Kritik konuları tartışmaya açıyorum
Anayasa değişikliği paketinin maddeleri Meclis'ten halkoylamasıyla kesinleşecek bir oyla geçiyor; iktidar partisi milletvekillerini sıkı denetim altında tutuyor, öyle geçiyor; muhalefet partilerinden de ara sıra destek geliyor, öyle geçiyor... Sonuçta paketin yarıya yakını geçti. Buna rağmen muhalefet partileri engelleme faaliyetinden vazgeçeceğe benzemiyor.
Neden?
Esas kritik maddeler Anayasa Mahkemesi ile HSYK'nın yapısını değiştirecek olanlarmış; bu iki konuya ilişkin maddeler oylanırken Ak Parti'nin 'fire' vereceğine güveniyor CHP... Yani, bazı Ak Parti milletvekilinin oylarını o iki maddeden esirgeyeceğine...
Acaba?
Önceki gün Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş yıldönümüydü; kurum adına Başkan Haşim Kılıç çok kapsamlı bir konuşma yaparak kurumunu ilgilendiren hemen her konuda düşüncelerini açıkladı. TBMM'nin mahkemenin yapısını değiştirmek istediği, bunun için Meclis'in hararetle çalıştığı bir ortamda yaptığı konuşmada, Haşim Kılıç, değişiklik girişimine karşı çıktı mı? "Elimizi üstümüzden çekin" veya "Bizden ne istiyorsunuz?", "Halimizden memnunuz, bu değişiklik hevesi nereden çıktı?" türü bir itirazı seslendirdi mi?
Hayır...
Bunun sebebi çok açık: Ak Parti'nin Anayasa Mahkemesi'nin yapısıyla ilgili değişiklik teklifi, Anayasa Mahkemesi'nin yıllardır kendisinin talep edip durduğu konularla neredeyse birebir örtüşüyor. Daha çok sayıda üye, birden fazla daire, dairelerin birbirlerinin kararlarını denetlemesi, bireysel başvuru hakkı... Bunların hepsi Anayasa Mahkemesi'nin daha iyi çalışmasına yarayacak değişiklikler...
Paketteki 'kritik maddeler' arasında sayılan parti kapatmanın zorlaştırılması da, parti kapatma ayıbının altında kalmak istemeyen Anayasa Mahkemesi'nin talebi sayılabilir. Sonuçta Ankara'daki Anayasa Mahkemesi dünyanın başka başkentlerindeki benzer kurumlarla ilişki içerisinde ve üyeler birbirleriyle not değiş-tokuşu yaparken en fazla parti kapatma konusunda zorlanıyor bizimkiler...
'Kritik maddeler' diye büyütülen üç konudan ikisi hiç de 'kritik' değil; ilgili kurumun talebi üzerine pakete konuldukları biliniyor...
Muhalefetin kendi milletvekillerinden sakladığı gerçek bu...
Ya HSYK ile ilgili madde?
O madde HSYK'yı oluşturan beş kişi için 'kritik' olabilir; ya da beş koltuktan birine oturma sırasını bekleyen ve sayıları birkaç yüzü geçmeyen yüksek yargı mensuplarından bazıları için de 'kritik' sayılabilir. Ancak sayıları onbirbini aşan yargıç ve savcıların bütünü göz önünde tutulduğunda, yapılmak istenen değişiklik beklenen bir şey. Herbir savcı ve yargıçla ilgili kararlar sadece birkaç yüz yargı mensubu tarafından seçilen beş kişinin insafına bırakılmış; dahası, o beş kişinin verdiği kararların temyizine de kapı kapanmış...
Şimdi yapılmak istenen, o birkaç yüz kişinin birbirlerini seçerek oluşturdukları birimi daha çok sayıda yargı mensubunun içinde yer aldığı birkaç daireden oluşan bir kurum haline getirmek ve kararlarını yargı denetimine açmak... Böylece şimdikinden çok daha rasyonel bir yapıya dönüştüğü için de yetki ve imkânları artırılıyor yeni düzenlemede HSYK'nın...
Yapılmak istenen değişiklik onbinlerce yargıç ve savcının alkışladığı bir düzenleme...
Muhalefet sözcülerinin ağzından 'kritik' diye ilân edilen üç konuya ilişkin çok genel eleştiriler işittiniz elbette, değişmelerinin rejim değişikliğine yol açacağı türden aşırı yorumlar da dinlediniz; ancak bir tek sözcü bunun hangi maddenin hangi cümlesiyle gerçekleşeceğine dair tek bir lâf etti mi?
Etmedi. Sadece 'kritik' demekle yetindi.
Tek bir Ak Parti milletvekilinin bile Türkiye'yi 'hukuk devleti' yapma yolunda atılan bir adımdan kendisini uzak tutacağını sanmıyorum.