Hürriyet yazarı Ayşe Baykal, köşe komşusu Ertuğrul Özkök'ün "Başı örtülü kadınlar dünyevi zevkleri hiç yaşamıyor mu?" sözlerine tepki gösterdi. Baykal, "Ahlak ve erdemin bize zimmetlenmesinden çok mu memnunuz?" dedi.
TIKLAYIN: Ertuğrul Özkök: Başı örtülü kadınlar dünyevi zevkleri hiç yaşamıyor mu?
Baykal'ın "Hemcinslerime ve Ertuğrul Bey’e…" başlığıyla (18 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Önce şu konuyu bir netleştirelim… Mehmet Ali Şahin’in eş tercihiyle ilgili şahsi bir rahatsızlığım söz konusu değildir. Yaşa ve başa takılanlardan değilim ki yazmayı düşündüğüm bir konu da değildi. Arkadaşlarımın yorumları neticesinden Mehmet Ali Bey’in şahsında genel düşünceleri yazdım.
Mehmet Ali Bey’in, hangi duygu ve düşüncelerle evlendiğini bilemem ama hayal kırıklığı yaşattığı bir gerçek. Bu hayal kırıklığının da sebeplerini yazdım…
Tepkileri anlamıyorum açıkçası, hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Yaşanınca kimsenin gıkı çıkmıyor da yazınca mı “Ama …” oluyor? Hoşumuza gitmeyen şeyleri yok mu sayalım?
“Erkekler yıllarca başörtülü eşlerine dinin sorumluluğunu yükleyip, başörtülü olmayan kadınlarla dünyevi hazları paylaştı.” değerlendirmemden başörtülü olmayan hemcinslerim neden alınıyor?
Ahlak ve erdemin bize zimmetlenmesinden çok mu memnunuz? Bizim onurumuzu zedelenmiyor mu “İçinde ne yazıyor?” diye bir gün bile bakılmayıp, evlerin duvarına asılan kutsal kitap muamelesi görmek? “Sen dindar bir kadınsın!” diye sallanan parmaklar, verilen ayarlar bizi mutlu ediyor olabilir mi sizce? İç dünyamızın ne olduğuyla değil, dışarıdan nasıl göründüğümüzle değerlendirilmek canımızı acıtmıyor mu zannediyorsunuz?
Başörtülü kadına yüklenen misyonun ağırlığından haberiniz yoksa örnek vereyim: Dindarlıkla yakından uzaktan ilgisi olmayan haylaz oğlunu ‘yola getirsin’ diye gelin olarak dindar kızların istendiği bir ülkede yaşıyoruz. Anne, yıllar boyunca şımarttığı oğlunu yine bir kadının omuzlarına yükleyecek, o kız da çocuklarını büyütecek. Haylaz oğlan da hayatını yaşamaya devam edecek.
Hakikaten hayat bize çok mu güzel görünüyor uzaktan?
Hatırlarsanız geçtiğimiz yıllarda Niran Ünsal tesettüre girmişti. O zaman yazmıştım bizim ülkemizdeki erkekler tesettürlü (peruklu da olsa) bir kadını şarkı söylerken dinlemeye gitmez, rahatsız olur diye. Velhasıl öyle oldu. Tabii sevgili Niran bu gerçeği yaşayarak öğrendi ve “Maddi kayba uğruyorum.” gerekçesiyle, davulun sesinin uzaktan hoş gelmediğin görerek eski haline dönüş yaptı.
Niran’la dalga geçildi filan ama kimse “Bu kadını dinlemeye giden erkekler niye farklı davranış sergiliyor?” diye sorgulamadı. Çünkü sorgulamak zor iş, dalga geçmek kolay.
Ben ülkemde “KADIN”ın başörtüsünden dolayı kutsanmasını, başörtülü olmadığı için dışlanmasını, engelli olduğu için acınmasını istemiyorum. Kadın algısında eşitlik istiyorum.
Ertuğrul Bey’in eleştirilerine gelince, kendisi dünyevi zevkleri ne ile sınırlandırdı bilemiyorum ama olaya inanç üzerine kitap yazan ve kadın dünyasını iyi tanıdığını iddia eden derin bir bakış açısıyla bakmasını isterdim.
Kadınlar inançlarında veya ideolojilerinde erkeklerden daha tutucu ve sebatkârdır. Erkeğe anlam yükleyen kendisidir. Varsın kendilerine fetva bulup gönlünce yaşasınlar… Erkek, “Yaratıcı”nın yanında kim oluyor ki, kadın onun için doğrularından vazgeçsin.
Dünya, süper kahramanların neredeyse hepsini erkek olarak ilan etse de; dünyayı savaştan, İslam’ı bağnazlıktan kurtaracak olan yine kadındır.
Son olarak; arkadaşlarım selamlarıyla birlikte şu mesajı iletmemi istediler Ertuğrul Bey’e: “Bizim için üzülmeyin. Kadınlar dünyevi haz almayı öğrendi artık; seyahate çıkıyor, kız kıza eğlenceye gidiyor, sanat yapıyor, şiir yazıyor vs. Siz yeni muhafazakârları görmediniz sanırım. ‘Evinde otur, sadece çocuk bak.’ eskide kaldı, Ak Parti iktidarı kadınların gözlerini açtı.”