Avrupa Birliği ülkelerinin liderlerinin katılımıyla bugün ve yarın gerçekleşecek AB zirvesinde ele alınacak en can alıcı konu sığınmacı krizi olacak. Sığınmacı krizinin Avrupa'daki siyasi dengeleri değiştirecek bir boyuta ulaşması aşırı sağcı eğilimlerin artmasına yol açıyor. Bu konudaki endişeleri Hamburg'da yayınlanan Die Zeit gazetesinin yorum köşesinde okumak mümkün:
Neredeyse hiç bir AB ülkesinde aşırı sağcılar yüzde 20'nin üzerine çıkamadılar. Ama Brüksel'de hükümet başkanları bir araya geldiklerinde, milliyetçilerin yaydıkları korkular çoktan ortama hakim olmuş olacak. Bu yüzden de bir çoğu Merkel'i yalnız bırakıyor. Ama korku korkarak yenilmez. Sığınmacı krizini denetim altına almak için güvenli sınırlar ve kaçmak zorunda kalanlara güvenli güzergahlar sağlanmalı. Merkel'in Türkiye'yi kazanma ve kontenjan yoluyla belli sayıda sığınmacıyı Türkiye'den alma girişimi bu nedenle yerindedir. İllegal sığınmacılar böylece legal sığınmacılara dönüşecekler. Ancak Merkel bunu yalnız yapamaz. Almanya Avrupa'ya, Avrupa da güçlü bir Almanya'ya muhtaç.
AB Zirvesi'nde gündemi sığınmacılardan sonra en çok İngiltere'nin Birlik'ten ayrılma düşüncesi meşgul edecek. Hamburg'da yayınlanan Handelsblatt gazetesi zirvenin İngiltere'in ayrılma tehtidi altında gerçekleştirileceğine işaret ediyor:
Cameron göç ve sosyal yardım istismarından duyduğu endişelerle neredeyse tüm üye ülkelerin yaralarına parmak basıyor. Şimdi acil frene basılması önerisi salt İngiltere için değil, diğer bazı ülkeler için de cazip olabilir. Tüm Avrupalılar kıtada serbestçe seyahat edip, tüm ülkelerde eşit haklara sahip olarak çalışmaya devam edebilmeliler. Ancak sosyal turizm fenoneminin üzerine gidilmeli. Zirvede Cameron'un talepleri dikkate alınmalı ve kategorik olarak reddedilmemeli. İngilizlere ders vermek yerine onları anlamaya çalışmalı.
Angela Merkel zirve öncesinde bir hükümet açıklaması yapmıştı. Dünkü açıklama Frankfurter Rundschau'nun yorum köşesinde ele alınıyor:
Çarşamba günü Angela Merkel'in hükümet açıklamasını dinleyenler kararlı ve istikrarlı bir başbakanla karşılaştılar. Ancak içeriğe bakıldığında, göçe yol açan nedenlerle mücadale gibi bazı doğru saptamalar dışında zayıf bir fotoğraf ortaya çıkıyor. Sığınmacıların sorumluluğunu Avrupa'ya dağıtma hedefini Başbakan geçici olarak askıya aldı. Şimdi büyük kontenjanlar talep etmenin gülünç olacağını tekrarladı. Bu doğru bir saptama. Merkel hedeflerini AB'deki çoğunluğa göre yeniden belirledi. Böylece Zirvede yenilgi yaşamamak için tedbirini aldı.
Sığınmacı krizi Avrupa siyasetinde olduğu kadar Almanya'da da iç siyasette etkisini gösteriyor. Berlin'de yayınlanan Der Tagesspiegel gazetesi Yeşiller Partisi'ndeki gelişmelere ışık tutuyor.
Sığınmacı göçü Yeşiller'i politikalarını gözden geçirmeye zorluyor. Elbette sığınmacıları destekleyen bir parti. Ancak Yeşiller'de genel kanaat tüm sığınmacılara iltica hakkı tanınmaması yönündeki teze yakın hale geliyor. Eğilim 90'lı yılların sonunda Kosova savaşında olduğu gibi bir aydınlatma, açıklığa kavuşturma sürecine dönüştü. Ancak tartışmalar o günkü gibi şiddetli yapılmıyor.
Derleyen: Tuncay Yıldırım