08 Ekim 2009 03:00
“Okyanus Operasyonu” kapsamında yaklaşık 1 yıl önce tutuklanan Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan ile işadamı Nusret Argun hakkında “menfaat ilişkisi” iddiasıyla yapılan teknik takipte önemli bulgular elde edildi. Polis, üniversitenin ihalelerine fesat karıştırmakla suçladığı Okudan'ın, Argun'dan aldığı iki lüks daireyi başkalarının üzerine göstermekle itham ediyor. Mahkeme kararıyla yapılan telefon dinlemelerine göre, Okudan, rektör seçimleri için rakip adaylara karşı Argun'la kritik görüşmeler yapıyor.
Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'nin yürüttüğü, Konya'nın varlıklı işadamlarından Nusret Argun'un liderliğini yaptığı iddia edilen “suç örgütü”ne yönelik soruşturmanın ayrıntıları ortaya çıkmaya başladı. “Okyanus” ve “Final” adı verilen operasyonlar sonunda tutuklanan Konya Selçuk Üniversitesi Rektörü Süleyman Okudan ve Nusret Argun arasında gerçekleşen çok sayıda telefon konuşması, menfaat ilişkisinin kanıtı olarak dosyaya eklendi. Okudan'ın, 11 Kasım 2008'de Konya Emniyeti'nde alınan ifadesi sırasında, bu telefon konuşmaları rektöre teker teker soruldu.
Bir milyon liralık 2 daire
Polis ilk olarak, Nusret Argun'un, Konya Meram'da yaptırdığı Yeni Yol Konakları'nda rektöre ait iki lüks dairesi bulunduğunu tespit etti. Evlerden biri, E Blok 5 numaradaki 361.5 metrekareden oluşan dubleks daireydi. 539 bin 220 lira üzerinden alınan dubleks daire, Hüseyin Eğerci isimli şahıs üzerine kayıtlıydı.
O Blok'taki 228 metrekarelik 7 numaralı daire ise, Ayşe Betül Güvenek'in üzerine kayıtlı görünüyordu. 444 bin 620 liraya alınan dairenin ödemeleri Mithat Doğan üzerinden yapılmıştı. Hüseyin Eğerci'nin 25 Eylül 2006'dan 24 Ekim 2007'ye kadar Okyanus Taahhüt A.Ş.’nin hesabına parça parça yatırdığı toplam 355 bin TL'yi belirledi.
'Daireleri borç karşılığı aldım'
Nusret Argun'la hiçbir ticari ilişkisi olmadığın öne süren Süleyman Okudan, kendisini şöyle savundu:
“Konya'da bir villam, üç de dairem vardı. Seçimi kazanınca rektörlük konunuta taşındım ve hepsini sattım. Kuyumculuk ve dövizcilik yapan samimi arkadaşım Şeref Nalçacıgil, 'Sen rektörsun, sende para vardır, paranı çalıştırıp sana katkıda bulunabilirim' dedi. Paramın bir kısmını ona verdim. Fakat Şeref maddi zorluğa girdi. Şeref, Hüseyin Eğerci ve Lütfi Girişkin'le buluştum. Şeref bana altarnetifler sundu, ben kabul etmedim. En sonunda paramızın hesabını yaptık, 150 bin dolar nakit para verdi. Meram Yeni Yol Konakları'nda bulunan bir dubleks, bir de normal dairesinin olduğunu söyledi. İki daireye o güne kadar 551 bin TL ödemiş, kalan borçları da benim ödemem karşılığında anlaştık. Bundan çok rahatsız oldum, çünkü herkes daireleri Şeref'ten değil de Nusret Argun'dan aldığımı sanacaktı. Kendime göre çözüm yolu buldum. Hüseyin Eğerci, beni sıkıntıdan kurtarmak için, aynı yerdeki küçük dairesini bana devretti ve 100 bin TL de üzerine para verdi. Ben de dubleks daireyi Şeref üzerinden kendisine devrettim. Daha sonra Mithat Doğan'a sıkıntımı ilettim o da yardımcı olabileceğini söyleyince, ikinci daireyi de Mithat'ın üzerine devrettim, ancak taksitlerini ben ödedim. Daha sonra bu daireyi Okyanus şirketine sattık. Mithat bu satıştan bana 150 bin TL para verdi.”
Çelik kasadaki servet
Polis, 17 Kasım 2008'de Süleyman Okudan'ın rektörlük konutunda yaptığı aramada, çelik kasa içerisinde, büyük miktarda nakit para da tespit etti. Kamera çekimleri ile birlikte Okudan'ın eşine açtırılan kasanın içinden, 200 bin euro ve 300 bin dolar çıktı. Tespiti yapılan paralar yeniden kasaya bırakıldı.
Polis, sorgu sırasında Süleyman Okudan'a, “Büyük meblağı olan bu paraları ikametinizde bulundurma sebebiniz nedir? Niçin bankaya koymadınız, mal bildiriminizde bu paraları belirttiniz mi? Maaşınız haricinde başka geliriniz var mı?” şeklinde sorular sordu.
Okudan, kasadaki paraların tamamının kendisine ait olduğunu belirterek, şunları söyledi: ”Paraların tamamını geçmişten gelen birikimlerimden alıp satmış olduğum ev ve arsalardan, almış olduğumuz maaşlardan, miras yolu ile gelen paralardan elde ettim. Bu paraları ikametimde bulundurmamın sebebi, son dönemlerde döviz üzerindeki hareketlenmelerdir. Her an elden çıkarabilirim düşüncesiyle bankaya koymadım. Paralar, en son 2008 yılında bulunduğum mal beyanında mevcuttur.”
Rakip rektör adayına karşı işbirliği
Polisin mahkeme kararıyla yaptığı teknik takipler, Süleyman Okudan'ın 2007'de yapılan Selçuk Üniversitesi Rektörlük seçimleri öncesinde “suç örgütü liderliği” iddiasıyla suçlanan Nusret Argun'dan destek aldığını da gösteriyor. Kayıtlar, seçime günler kala gergin günler geçiren Okudan'ın, karşısına aday olarak çıkan Prof. Dr. Neyhan Ergene'ye engel olabilmek için Argun'dan yardım istediğini gösteriyor. Hatta Okudan, oldukça samimi bir diyalog içinde olduğu işadamını, Prof. Ergene'nin aday olma ihtimaline karşın, “Tarihi bir şey olur ve ondan sonra da dost olmamız mümkün olmaz” diyerek uyarıyor.
'Benim ondan beklentim yoktu'
Rektör Süleyman Okudan, polise verdiği ifadede, bu konuşmaları içeren kayıtlarla ters düşerek, şöyle söylüyor: “Yapılan rektör seçimlerinde sorunlar yaşanır. Nusret Argun, önceki seçimlerde aleyhime çalıştığı için bana mahcubiyeti vardı. Bu sebeple benim yanımda yer aldı, benim seçilmem için görüşmeler yaptığını söyledi. Ben de, kendisinden herhangi bir beklentim olmadığı için durumu idare ettim. Onun beklentisi kendi çıkarları doğrultusundadır. Çünkü üniversite bünyesinde kurulu düzenini bozmak istememesindendir. İbrahim Erkol’un çevresi geniştir, seçimlerde karşıma çıkacak olan Neyhan Ergene’yi destekleyip desteklemediğini öğrenmek istiyordum. Nusret Argun da bana İbrahim beyle arasının iyi olduğunu söyleyince, fikrini öğrenmek istedim.”
Bu konuşmalara ilişkin ses kayıtları şöyle:
'Dost olmamız mümkün olmaz'
Tarih: 26 Eylül 2007 - Saat: 18.23
Süleyman Okudan: Nusret, evden çıktım şimdi, eğitimin oraya geliyordum, tam İbrahim Bey'in evinin sokağına döndüm, arabanın içinde Neyhan Bey, arkasında bir arabada Refik Bey, İbrahim Bey'in evinin önündelerdi.
Argun: Fark etmez hocam akşam ben konuşacam...
Okudan: He bu adam bir organizasyon içinde haberin olsun
Argun: Ya önemli değil hocam konuşacam ben...
Okudan: He ama olsa bile tarihi bir şey olur ve ondan sonra da dost olmamız mümkün olmaz.
Argun: Ya hocam şimdi bunlara gaz verenleri bulalım, önemli değil çözerim ben...
Okudan: Tamam hadi görüşürüz sağol...
Argun: Ben bi konuşayım...
Okudan: Bilgi vereyim dedim... Ama bu konuyu kimse ile paylaşma sen...
Argun: Hayır paylaşmıyorum, ya bunu at üzerinden...
Okudan: Tek senlen konuştum...
Argun: Ya ben bir şey söylüyorum. Allah'a, sonra bize güven. Bu konuyu gittiği yere kadar ben götürürüm inşallah...
'Biz senlen öyle bir olduk ki artık'
Aynı gün - Saat 00.19:
Argun: Biz yeni ayrıldık, ben yarın uğrarım abi...
Okudan: He ne oldu, adaymış değil mi!
Argun: Yo yo...Yarın ben uğrarım abi, problem yok, yarın ben uğrarım yani bu konuyu da kimseyle paylaşmayın abi ya. Ben bir müddet götürürüm inşallah, yarın uğrarım problem yok...
Okudan: Hee, yani aday değil miymiş?
Argun: Abi konuşuruz ya, öyle bir şey yok ya, hocam bana inanmıyor musunuz?
Okudan: Tamam oldu. Sana inanıyorum Nusret. Senlen biz öyle bi olduk ki artık, biz senlen dostuz ya...
'Genel hava çok iyi abi'
(Tarih: 4 Ekim 2007 - Saat: 21.22)
Nusret Argan: Biz yemekteydeydik de bu Aybars filan vardı. Bizde banko abi, dedi. 12-13 tane oyumuz var, bir iki kaçak olur ama, dedi.
Süleyman Okudan: He he. Aybars kim ya?
Argan: Anestezide var ya...
Okudan: He he onlar severler bizi...
Argun: Çok çok, bu dünkü toplantıda böyle bir iki mevzunuz geçti. Herkes çok olumlu konuştu.
Okudan: He he, sağol Nusretçim
Argun: Abdurrahman abi de konuştu, ondan sonra yani genel ben havaya bakıyorum iyi abi ya, çok iyi Allah izin verirse...
Okudan: Hı hı, iyi iyi öbür tarafta iyi, YÖK de yumuşuyor.
Argun: İnşallah, inşallah abi inşallah...
Okudan: Yarın orda toplantıya gidiyorum, başkanla artık konuşuyoruz, sohbet ediyoruz. Argun: İyi olur abi ya, biraz alttan al abi ya, alttan al biraz...
Okudan: Yani alttan ne alacam ya s.. et... Zaten sorun yok Nusretçim yani beni suçlayabilecekleri bir şey yok ki...
Argun: Anladım abi, he he he atana rahmet, elinde bir şey yok adamın...
Okudan: Senin durumunda burda öyle, benim durumumda orda öyle, bir şey yok ellerinde, işte hafif soruşturma ile yoklama ile acaba mı...
Argun: Ama inşallah iyi olacak...
'Seni çok seviyorum hocam'
Tarih: 9 Ekim 2007 – Saat 22.47
Nusret Argun: Gazeteciler neşeli geldiler, çok güzel geçmiş...
Süleyman Okudan: Sağol sağol... Bak şimdi dekan hanım bana ne dedi biliyo musun? Sen benim dostum olduğun için söylüyorum, dekan hanım dekanlar toplantısına gidiyor ve akademik programda diyor ki, en iyi insan Muzaffer, diyor. Beraber gidiyolar biliyor musun? Nusret, izleyelim ve görelim be güzel kardeşim...
Argun: İnşallah, Mevlam ne eylerse güzel eyler. Sayın rektörüm senin kalbin temiz, işin gücün rast gitsin birader...
Okudan: Allah razı olsun Nusret kardeş, Allah razı olsun...
Argun: Ama bugün çok sevindim ya. Toplantı iyi geçmiş. Abdullah Gül'den döner mi diye sormuşlar, sen de, orayı geç biz orayı geçtik, demişin. Ona da sevinmişler.
Okudan: Hayır, ona karar verecek orası, dedim.
Argun: Allah gönlüne göre versin hocam, vallaha iyi işin gücün rast gelsin...
Okudan: İyi yarın bir de göz kliniği yemek veriyo, ondan sonra ilahiyattan başladım gezmeye de başladım üniversiteyi...
Argun: Aman aman sıkı tut hocam.. Diş hekimliği, hakkaten çok seviniyolar...
Okudan: Onlar bizi destekliyor de mi?
Argun: Evet, özellikle İsmet. Kalbimizi fethetti, dedi.
Okudan: Bu gittiğim ilahiyat da olsun, şurada olsun korkunç bi coşkuyla karşılaşıyorum. Ya siyaset bitiyor bu üniversitede.
Argun: İnşallah hocam inşallah...
'Benim şeyi yaptın mı tatlım be...'
Okudan: Nusret, şu benim şeyi yaptın mı tatlım be ilan.. Bana yarın gönderebilir misin?
Argun: Yaptım yaptım... Ama yarın ben İstanbul'dayım.
Okudan: Peki tatlım hadi...
Argun: Ara sıra şu Mustafa Mete'ye bi sinyal ver gözünü sevdiğim, seni çok seviyorum...
İşte soruşturma dosyasına giren diğer konuşmalar:
Tarih: 24 Aralık 2007 - Saat: 13.50
Süleyman Okudan: Nusretçim şimdi şöyle, hanım ile falan da konuştum, şimdi bir tane Ahmet Güvenek'in karşısındaki daire duracak...
Nusret Argun: Evet evet...
Okudan: Yani ilerde şey olur...
Argun: İyi olur inşallah...
Okudan: Şimdi şöyle Mithat'ın üstüne verecem onu...
Argun: Olur hocam.
Okudan: Mithat benim samimi arkadaşım. Öbürünü de, şu dubleksi de şeyle anlaştım. Şimdi senden ricam kooperatife bir telefon açıver de, ben borçlara devam ben ödeyecem bu borçları...
Argun: Hocam görüşürüz, ben ayarlarım size de bilgisini veririm, gelir beş dakkada çözeriz.
Okudan: Hayır bekliyorlar onlar şimdi, senin oraya gelecekler...
Argun: Bugün gelmesinler de, çocuk yok, onun işlemin yapacak vatandaş yok...
Okudan: Ne zaman gelecek o? Bir sor da, işini bir şey yapalım halledelim.
Nusret: Bilmiyorum şimdi sorarım ben, bugün bayram dönüşü...
Okudan: Benim de kafamdan da bir şey gitsin. Şimdi bekliyorlardı bir sor, bana haber et.
Argun: Hocam yok, az önce ben konuştum, olsa ben niye şey etmem. Ama bu hafta bitiririz bugün yarın bitiririz.
'Bu cep telefonları...'
Tarih: 25.12.2007 Saat: 10.21
Süleyman Okudan: Ya bi bak o şeye de ödeme listesine, uzat uzatabildiğin kadar...
Nusret Argun: Tamam hocam, tamam tamam hocam tamam...
Okudan: Benim senden tek ricam o, benim ile alakalı...
Argun: Tamam hocam görüşürüz, görüşürüz inşallah.
Okudan: Uzatabildiğin kadar, bir süpriz yap uzatıver, ben de rahat rahat şu dertten kurtulayım.
Argun: Tamam tamam tamam hocam.
Okudan: Ben burdayım 4 sene kafam rahat...
Argun: Bu cep telefonları... Beni çok böyle kulaklarım rahatsız görüşürüz.
Okudan: Tamam hadi görüşürüz, sağol. Ya bir şey yok ki, bir şey demiyorum ki ya!
Nusret Argun – Süleyman Okudan
Tarih: 3 Ocak 2008 - Saat: 12.48
Süleyman Okudan: He Nusretçim, şu oradan bi çocuk gönder de, şu taksiti bi ödeyim.
Argun: Peki hocam.
Okudan: İki... Onu ben senden bi şey rica etmiştim hani, ben 15'i filan şey yapalım onu biraz uzatıver diye, o listeyi de bana bi hazırlatıp gönderebilir misin?
Argun: Olur hocam, olur hocam...
Okudan: Bi de senden ricam şu adamların üzerine işlem tamamlanmamış bi tamamlayıver de, ordan para alacam çünkü, Ankara'ya gönderecem.
Argun: Olur hocam...
Okudan: O işlem tamamlanmadan alamıyorum tabii onu.
Argun: Tamam hocam...
Okudan: Onu bi bugün bitiriversinler.
Nusret: Bugün bitiririz inşallah hocam...
Okudan: Sağol şu bi adamı da gönder de, o 15 şeyi vereyim sen bi de şu benim senden ricam vardı ya onu biraz uzatıver diye. Bugün bana bi listeyi gönderirsen memnun olurum.
Argun: Tamam hocam.
Okudan: Tamam sağol, haftasonu burdayım, konuşacaz o işleri beraber.
Argun: Ben haftasonu yokum hocam.
Okudan: Ha cuma o zaman. Müsait misin cuma günü?
Argun: Görüşelim inşallah hocam. Bilemiyorum ben yarın Yahya Demir'le görüşmeye gideceğim.
Okudan: Tamam sen bunları bitir de, görüşecez işte önümüzdeki günlerde oturacaz. Gündemimiz var, onlara bakacaz yemeklere memeklere, şunlara bunlara hepsine bakacaz tamam mı? Ben ondan önce de senle bi oturacam önce başbaşa oturacam...
Argun: Tamam hocam...
Okudan: Tamam hayatım sen şunları bugün bitiriver de...
'Hemen düğmeye basacağız'
Tarih: 6 Ocak 2008 - Saat: 15.12
Süleyman Okudan: Onu hallediyorum ben de, bu vakıftan bi şey sen bana fatura verebilirsin de mi orda ?
Nusret Argun: Verebilirim hocam...
Okudan: Tamam, konuşacaz yani ayarladım ben. Öbür şeyleri de Mustafa Mete ile yarın bi daha konuşacam. Sen İstanbul'da perşembeye kadar mı kalacaksın?
Argun: Hayır hocam, ben şimdi yurtdışına gidiyorum, bi gaz işiyle ilgili bu başkentin ihalesine giriyoruz, başkent doğal gazın...
Okudan: Ne zaman geleceksin o zaman?
Argun: Perşembe günü hocam...
Okudan: Tamam, geldiğin zaman şey yaparız. Detaylı konuşalım, onu çözdüm ben...
Argun: Tamam hocam, sağolun Allah razı olsun.
Okudan: Şimdi, ondan sonra şu öbür Mithat'a geçenler konusunda da hani borcu...
Argun: Gelince görüşelim hocam...
Okudan: Ya ben şimdilik onu ayarladım, istersen faturayı getirecek diye sana sonraya bile ödeme yaptırırım yani...
Argun: Tamam hocam, gelince inşallah detaylı görüşürüz hocam...
Okudan: Gelince görüşelim acele yok nasıl olsa, ben Mustafa Mete ile de konuştum. Yani her şey ayarlı olacak. Bir ara konuştum uzun uzun vakıf müdürü ile de konuştum bu paks sistemi aldı falan filan diye... Senle konuşacam hemen düğmeye basacaz. Ayarladım yani.
Argun: Tamam hocam elinize sağlık.
'Emanetle beraber gelirim hocam...'
Tarih: 22 Ocak 2008 - Saat: 18.08
Nusret Argun: Hocam ben sabah uğrayım mı size?
Süleyman Okudan: Şimdi gel...
Argun: Sabah geliyim hocam, emanetle beraber gelirim ben sana...
Okudan: Tamam hadi...
Argun: Peki hocam...
Okudan: Biraz da konuşalım, bugün gönderdin mi adamları?
Argun: Iıı... Ben konuşurum hocam.
Okudan: Tamam...
Argun: Gelirim ben uğrarım hocam...
Okudan: Tamam hadi, görüşürüz sağol.
11 Mart 2008 - Saat: 13.01
Nusret Argun – Süleyman Okudan
Nusret Argun: Rektör bey beni aramış...
Sekreter: Nusret Bey siz misiniz, bağlıyorum...
Süleyman Okudan: Nusret birisini gönderibilir misin, şu 15'i verecem de...
Argun: Birini gönderebilir miyim?
Okudan: Hı hı gönder de, onu teslim edeyim tamam...
Argun: Peki hocam, belki ben gelirim.
'Eğerci bağış yaptı da...'
Tarih: 14 Temmuz 2008 - Saat: 09.45
Süleyman Okudan: Napan ya?
Mithat: Valla otururum sen napan?
Okudan: İyi nerde oturun? Öğlene doğru falan çarşıya inecen mi?
Mithat: Eee inerim hocam...
Okudan: Hayır Eğerci’yle konuştum da, bu benim evin bi çeki var, o tatildeymiş cuma günü gelecekmiş. Eğerci’nin verdiği böyle ustalara filan verdiğimiz verdiği bi şey vardı Eğerci'nin haberi var, onkolojiyle alakalı... Yani bu ufak tefek şeyler oluyor orda işte, yapılan bilmem neler falan. Böyle işçi parası bilmem neye... Ya onun bi çeki var, tahsili lazım da. O, Mithat abiye ver, koysun tahsil etsin, dedi. Sen kendin tahsil et, dedim ona. Mithat: Yo ben koyarım hesaba, tahsil ederiz hocam. Neyse ne zamanaymış tarihi?
Okudan: Tarihi 23’ünde de önceden vermek lazım bankaya, filan dedi.
Mithat: Ha ha tabi tabii tabii, tamam alırım hocam ben senden o çeki...
Okudan: Benim şeyle alakalı... evle alakalı bi 35’lik şeyi var da adamın seneti, sen Mithat abiye devret onu, dedi. Ben Mithat abiyle ben konuşurum, falan filan dedi.
Mithat: Tamam tamam ben sana uğrayım bugün, sen yarın gidiyorsun de mi?
Okudan: Bugün uğra, ya bunları da verim sana... Eğgerci'nin kendisi şey yaptı, bağış da...
Mithat: Hıı, öyle dedi, dedi dedi yapmış kendisi...
Okudan: Yani şimdi dedim kendin al lan, dedim. Bu birilerinin çekini vermiş birisi... Mithat: Yok ya ben kendim koyiyim, bankaya ödensin ya o da elden belki şey yapar bankadan daha rahat ödenir belki de, dur bakalım...
Okudan: Tamam bankaya sen veriver onu...
Mithat: Hallederiz tamam...
© Tüm hakları saklıdır.