Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem'in faktoring sektörünün, çek-senet kırma mekanizması görünümünden çıkması, sistemin yeniden düzenlenmesi gerektiğini ve 2018’de bu konuda düzenlemelerin yapılabileceğine değindiğini aktaran Hürriyet yazarı Noyan Doğan, "Çok doğru bir tespit" dedi. Faktoringcilerin bir anda Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan çıkarıldığını belirten Doğan, gerekçenin 'algının bozuk olması'nın gösterildiğini ifade etti.
Banka dışı finans şirketleri vergisel desteklerden yararlanırken, bir tek faktoring şirketlerinin yararlanmadığını aktaran Doğan, görüşlerini şöyle ifade etti:
"Açıkçası kimsenin savunuculuğuna kalkacak değilim, böyle bir niyetim de yok ama bankaların iştiraki olduğu, dünyanın sayılı finans şirketlerinin yatırım yaptığı, küçüğünden büyüğüne 500 bin şirkete finansman desteği sağlayan koca bir finans sektörünü de ‘algısı bozuk’ diyerek, yok saymak bana garip geliyor."
Noyan Doğan'ın "Koca bir finans sektörü nasıl yok sayıldı?" başlığıyla (25 Ocak 2018) yayımlanan yazısı şöyle
Konuyu, bir süre önce Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Başdanışmanı Cemil Ertem, gündeme getirdi.
Ertem, özetle, faktoring sektörünün, çek-senet kırma mekanizması görünümünden çıkması, sistemin yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi ve 2018’de bu konuda düzenlemelerin yapılabileceğine değindi. Çok doğru bir tespit; artık kamunun faktoring sektörüne el atması gerekiyor. Hazır konu gündeme gelmişken, Cemil Ertem’in bıraktığı yerden devam edeyim ve son dönemde yaşanan, gözlerden de kaçan gelişmeyi paylaşayım.
Hatırlayacaksınız, geçen senenin sonunda, birçok alanda değişiklik yapan Torba Yasa, Meclis’ten geçti ve bu yılın başında da uygulamaya girdi. Yasa ile özellikle, küçük ve orta boy işletmelerin daha çok desteklenmesi adına banka dışı finans kesimine yönelik de önemli düzenlemeler de yapıldı ki, başta vergisel anlamda banka dışı finans kesiminin haksızlığa uğradığı, yıllardır çözüm bekleyen sorunları vardı. Neydi, bunlar? Özetle, bankı dışı finans şirketleri, ayırmak zorunda oldukları özel karşılıkları kurumlar vergisinde gider olarak gösteremiyorlardı. İkincisi, zora düşen kredi borçlarının tasfiyesinde, bu şirketlere geçen gayrimenkuller yine kurumlar vergisi muafiyetine konu olamıyordu. İşte, bu sorunlar, yasa ile çözüldü. Çözüldü de nasıl çözüldü?
Plan ve bütçede neler oldu?
Şimdi, sıkı durun. Yasa taslağında, banka dışı finans kesiminin en büyük oyuncularından olan faktoring şirketleri de vardı. Ancak, yasa, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülürken, biranda faktoringciler taslaktan çıkarıldı. Gerekçe ne? Algılarının bozuk olması. Tahmin edeceğiniz gibi yasa çıktı, ama faktoring şirketleri dışarıda bırakıldı. Bugün gelinen noktada, bankalar ve banka dışı finans şirketleri vergisel desteklerden yararlanıyor; bir tek faktoring şirketleri yararlanamıyor.
Daha bitmedi. Gözlerden kaçtı, Torba Yasanın dışında kimlik paylaşım sisteminde de bir kanun değişikliği yapıldı. Konu teknik olduğundan detaya girmeyeceğim ama orada da finans şirketlerine adres paylaşım sistemine ulaşım imkanı tanınırken, bir tek faktoring şirketleri dışarıda bırakıldı. Gerekçe yine aynı; sektörün, algısının bozuk olması.
Peki, kim bu şirketler? Büyük çoğunluğu, anlı şanlı, koca koca bankaların kurduğu, yani bankaların iştiraki olan şirketler ki, bunların çoğunluğu da malumunuz yabancı sermayeli. Bugün hemen hemen her bankanın bir faktoring şirketi var ve pazarda ağırlığı olan da bu şirketler. Söylememe gerek yok ama ben yine de söyleyeyim, finans şirketi olmalarından dolayı da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) gözetimi ve denetimi altındalar; hem de sıkı denetimi altındalar. Tahmin ediyorum algı bozukluğuna neden olan bir durum tespit edilmiş olsa, BDDK bugüne kadar gereğini yapardı.
Algı bozuksa gereğini yapın
Peki, bu şirketler ne yaparlar? En basit haliyle, çoğunluğu KOBİ olan 500 bin işletmeye hizmet verip, vadeli ticari alacaklarını nakde çeviriyor, finansman temin ediyor, ihracatçıların da yurtdışındaki teminatsız alacaklarını garanti altına alıyorlar. Yani, ticareti finanse ediyorlar. Toplam işlem hacmi ise 150 milyar liraya yakın.
Açıkçası kimsenin savunuculuğuna kalkacak değilim, böyle bir niyetim de yok ama bankaların iştiraki olduğu, dünyanın sayılı finans şirketlerinin yatırım yaptığı, küçüğünden büyüğüne 500 bin şirkete finansman desteği sağlayan koca bir finans sektörünü de ‘algısı bozuk’ diyerek, yok saymak bana garip geliyor.
Madem öyle, madem algı bozuk, bundan sonra da bu sektör yokmuş gibi davranılacaksa; bir gece alınacak basit bir kararla faktoring işlemlerini külliyen durdurun. Hem de; 500 bin işletme nereden destek bulur, 150 milyar liralık finansman nereden sağlanır, ticaret tıkanır mı, tefecilik yeniden mi hortlar diye hiç düşünmeden, cesaretle durdurun.
Başta da söylediğimi şimdi bir kere daha tekrarlayayım; artık, kamunun faktoring sektörüne el atmasının zamanı geldi. Önemli olan nasıl el atacağı. Yok mu varsayacak, ‘var’ deyip ona göre mi davranacak?