*Doç. Dr. Murat Batı
Ülkemizde şirketler uzun süreden beridir iflas ertelemesi yoluyla borç yönetimlerini sağlamaktaydılar. Ancak 15 Temmuz 2016 tarihinde darbe girişiminin ardından gelen OHAL döneminde iflas ertelemesinin yapılamaması ve ardından da 2018 yılında 7101 sayılı kanunla İcra ve İflas Kanununda yapılan değişikliklerle birlikte Türk Hukukunda İflas erteleme müessesesi tamamen kaldırılmıştır. Bu nedenle şirketler artık borç erteleme yöntemi olarak konkordatoyu tercih etmeye başladılar. Konkordato müessesesinin temel hedefi, borçlarını ödeyemeyen şirketlerin borçlarını ödeyebilir hale getirmektir.
Konkordato nedir?
Konkordato, 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun 285 ila 309 maddelerinde tanımlanmamıştır. Borçluların alacaklılarını mağdur etmeden bu borcun altından kalkabilmesi amacıyla düzenlenmiştir. Konkordato, borçluyu iflastan kurtulmak ve alacaklılarının da alacağını tahsil etmesini sağlamayı hedefleyen önemli bir müessesedir.
Yürürlükteki düzenlemeye göre, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödemek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı ya da gerçek kişi, gerekçeli bir dilekçeyle borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir. Konkordato, ticaret mahkemesinin onayı ile hayat bulan bir anlaşmadır ki, bununla bazı alacaklılar borçluya karşı bazı alacaklarının bir kısmından feragat eder ve borçlu borçlarının konkordatoda kabul edilen borçlarının bir kısmından kurtulmuş olur.
Konkordato 4 farklı şekilde gerçekleşebilir;
- Adi Konkordato
- İflastan Sonra Konkordato
- Mal Varlığının Terki Suretiyle Konkordato
- Sermaye Şirketleri ve Kooperatiflerin Uzlaşma Yoluyla Yeniden Yapılandırılması
Konkordatoyu borçlu mu yoksa alacaklı mı başlatır?
Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflâstan kurtulmak için konkordato talep edebilir. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı ya da gerçek kişiler, gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir. Buna göre konkordato sürecini borçlarını ödeme güçlüğü içinde olan ya da borçlarını ödeyememe ihtimali bulunan borçlu başlatabileceği gibi alacalılar da borçlu açısından konkordato sürecini başlata bilirler. Anacak konkordatonun hüküm ifade edebilmesi için alacaklının borçlunun hazırladığı teklifi kabul etmesi gerekir.
Konkordato talebi nereye yapılır?
Konkordato başvurusu için görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. Yetkili ve görevli mahkeme; iflâsa tabi olan borçlu için muamele merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi iken, iflâsa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir.
Konkordatonun vergi hukukundaki yeri
Konkordato vergi kanunlarımızda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu’nun 101’inci maddesinde ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Değersiz Alacaklar başlıklı 322’nci maddesinde ve Vazgeçilen Alacaklar başlıklı 324’ncü maddesinde hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu’nun 101’inci maddesinde konkordato tanımlanmamış sadece “Amme idaresi tarafından iflas talebinde bulunulsa dahi tasdik edilen konkordato amme alacakları için mecburi değildir.” denilerek vergi icra hukuku olarak da adlandırılan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre kamu alacaklarının yani kanun kapsamındaki kamuya ait borçların tamamı için ödenmesi gerekmektedir. Yani İcra İflas Kanunu’na göre konkordatoya başvuran şirket özel borçlarının bir kısmından kurtulabilirken bu borç 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a tabi bir kamu alacağı ise kurtulamamaktadır. İşin özü “devlet alacağına şahin” olmaktadır. Konkordato, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a tabi kamu borçları için geçerli değildir.
Diğer taraftan konkordato Vergi Usul Kanunu’nda da düzenlenmiştir. Buna göre konkordato istenilen şekilde tamamlanmış ise alacaklı alacaklarının bir kısmından vazgeçmiş borçlu ise borcunun aynı kısmını ödemekten kurtulmuş olacağından hem borçlu hem de alacaklının muhasebe kayıtlarında gider ve gelir olarak Kanuna uygun kaydın yapılması gerekmektedir.
Konkordatonun istenilen şekilde sonuçlanması durumunda vazgeçilen alacaklar, alacaklı yönünden değersiz alacak, borçlu yönünden ise vazgeçilen alacaklar kapsamında kaydedilecektir. Konkordato sonucunda vazgeçilen bu tutar borçlunun hesaplarında özkaynaklarda fon hesabına alınmalı ve bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına aktarılmalıdır. Bu hüküm ile borçlarını ödeyemeyenlerin vergi ertelemesi yöntemiyle de destek olunması amaçlanmıştır. Üç yıllık sürenin ne zaman biteceği ve özel fonun karlılığının ne zaman olacağı hususu önem arz etmektedir. Buna göre vazgeçilen alacağından vazgeçilen alacağın hesap dönemini takip eden yıldan itibaren olacağına dair yargı kararları bulunurken esasında alacaktan vazgeçilen yıl dikkate alınmamaktadır.
Bu noktada önem arz eden husus 3 yıllık sürenin ne zaman dolacağı ve özel fonun ne zaman kar hesabına nakledileceği. Bu konuda yüksek yargının görüşü, üç yıllık sürenin alacaktan vazgeçilen hesap dönemini takip eden 3’üncü yılın sonunda dolduğuna yönelik. Ancak İdareye göre alacaktan vazgeçilen yılın da üç yıllık sürenin hesabında dikkate alınması gerekiyor. Örneğin 2018 yılında fon hesabına alınan bir tutar 2018, 2019 ve 2020 dönemlerinde mahsup edilmesi gerekirken yargı kararları kapsamında bunun 2021’de biteceği şeklindedir.
3 yıllık süreçte geçmiş döneme ilişkin zararlar mahsup edilmeyecektir. Gelecek döneme ilişkin zararların mahsubu mümkün olmaktadır. Örneğin 2018 yılında Batı A.Ş., Çiçek A.Ş.’den olan 2 milyon TL alacağından konkordato anlaşması ile feragat ederse ve Çiçek A.Ş.’nin de 2017 yılında 1 milyon TL zararı varsa mahsup mümkün müdür? Bu mahsup mümkün görünmemektedir. Mahsup ancak geleceğe yönelik zararlarda mümkündür.
Şöyle ki; Batı A.Ş., Çiçek A.Ş.’den 2 milyon alacağından konkordato anlaşması ile feragat ederse ve Çiçek A.Ş., 2018 yılında 600 bin TL zarar, 2019 yılında 700 bin TL kar ve 2020 yılında 200 bin TL kar elde etsin. Yapılan konkordato anlaşması kapsamında Batı A.Ş. 2 milyon TL’yi değersiz alacak kabul edecek indirilecek giderler kapsamında işlem uygulayacaktır. Çiçek A.Ş. ise bu tutarı 3 yıl boyunca pasifte fon hesabında tutacak ve 3 yıl sürecinde 2018 ve 2020 yıllarında zarar ettiğinden bu tutarları fondan mahsup edecek ama 2019 yılında kar ettiğinden bunu mahsup etmeyecektir. Buna göre 2 milyon konkordatoda vazgeçilen tutar, müteakip yıllarda zarar tutarı 600 bin TL ve 2020 yılında ise 200 bin TL, toplamda 800 bin TL zarar olduğundan 2 milyondan 800 Bin TL’yi düşüp kalan 1 milyon 200 bin TL’yi 2020 yılı kazancına ilave edecektir.
Diğer taraftan İcra ve İflas Kanununun “Konkordatoda Harç, Vergi İstisnaları ve Teşvik Belgeleri” başlıklı 308/g maddesi uyarınca yapılacak işlemler; Harçlar Kanunundan, Damga Vergisinden, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisinden ve KKDF’den istisnadır. Bu istisnalar sadece borçlu ve konkordatoya iştirak eden alacaklılara uygulanacak olup diğer kişilere uygulanmayacaktır.
*Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Mali Hukuk ABD Başkanı