Gündem

KONDA raporu: Türkiye siyaseti, rekabetsiz bir denge ortamında donup kaldı

KONDA Araştırma, 2010’dan günümüze kadar yaptığı 77 araştırmaya katılan 213 bin 717 kişinin verileri ele aldığı raporunu yayımladı

24 Ağustos 2017 06:23

KONDA Araştırma Şirketi, “Türkiye’de Donan Siyasetin Şifreleri: Karar Ağacı Yöntemi ile Seçmen Tercihlerini Anlamak” başlığını taşıyan raporununu yayınladı. Türkiye’de bir süredir tartışılan  kutuplaşma ve siyasi partilerin konsolide ettiği kimliklerin konu alındığı raporda, şirketin 2010’dan günümüze kadar yaptığı 77 araştırmaya katılan 213 bin 717 kişinin verileri analiz edildi.

Belli tercihlerin ya da kategorilerin başka değişkenler ekseninde nasıl farklılık gösterdiğini ortaya koyan ‘Karar ağacı’ yöntemi kullanıldığı araştırma Afife Yasemin Yılmaz tarafından kaleme alındı.

Katılımcıların ilk olarak etnik kökenleri üzerinden ayrışma yaşadığının ortaya konduğu raporda, siyasi tercihlere etki eden en büyük kırılma örtünme üzerinden yaşandı. Herhangi bir örtünme biçimini seçenler arasında AKP’nin neredeyse tek parti olduğu saptanırken kendisinin veya (erkekse) eşinin başı açık olanlardan ve bekar erkeklerden oluşan grupta CHP’nin oy oranı yüzde 40’a çıkarken, AKP’nin oyu yüzde 25’te kaldı.

“Türkiye siyasetinin şu an rekabetsiz bir denge ortamında donup kaldığı” değerlendirmesine yer verilen raporun bulgularna göre seçmenlerin haberleri izlemek için tercih ettiği televizyon kanalının doğrudan seçmenleri oy kullandığı parti ile örtüşüyor.

Toplumun siyasi tercihlerindeki katılaşma için iki neden üzerinde durulan araştırmada “Bunlardan birincisi, muhalefet partileri siyasi parametreleri kökünden değiştirmedikçe bu tablonun değişmesinin mümkün olmadığıdır. Siyaset bu kimlikler ve kutuplaşmalar üzerinden devam ettikçe, önümüzdeki seçimlerde oy dağılımlarında ciddi bir değişim beklemek yersizdir. İkincisi ise, AKP seçmeninin tercihleri ve saikleri incelendiğinde, muhalefetin buradan oy devşirmek için Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsı üzerinden siyaset kurmaya çalışması anlamsızdır. AKP seçmeninin, bir partiyi lideri için seçme eğilimi gösterdiği görülmektedir” denildi.

Araştırmada MHP hariç diğer partilerin hepsinin ‘niş’ bir seçmen kitlesi olduğu sonucuna varılırken bu kitleler “AKP için türban/başörtüsü, CHP için Aleviler ve başörtüsüz ve/veya hayat tarzı olarak kendini modern olarak tarif edenler, HDP için ise Kürtler” olarak sıralandı.

Muhalefet partilerine yönelik değerlendirmelere yer verilen araştırmada “CHP’nin olduğu yere sıkıştığı ve oy potansiyelinin maksimumunda olduğu, MHP’nin sorununun lider değil tabansızlık sorunu olduğu ve henüz minimumunu görmediği, HDP’nin ise üst limitine henüz gelmediği, 7 Haziran’daki oy oranının partinin tavan oyu olarak düşünülmemesi gerektiğini görüyoruz” ifadeleri yer aldı.

AKP seçmeni homojen mi?

16 Nisan 2016’da yapılan referandumda evet oyu veren seçmenin profili incelendiğinde AKP’li seçmenin diğer gruplara nazaran (hayırcılar ve kararsızlar) çok daha homojen olduğu ifade edildi. Ancak KONDA araştırmasına göre, AKP, toplumsal kutuplaşma noktarının neredeyse tamamında belirgin bir varlık ortaya koyabiliyor. AKP'nin yüzde 9'da kaldığı tek kümeyi ise başörtüsüz, kriz beklentisi olan ve kendini hayat tarzı açısından modern olarak tarif eden seçmen oluşturuyor.

CHP'nin konsolide seçmeni

CHP'ye oy veren seçmenlerin için en büyük kırılma grubunu örtünüp/örtünmeme oluşturuyor. CHP, AKP'den farklı olarak bazı gruplarda neredeyse yok denebilecek kadar düşük temsil düzeyinde kalıyor.  Başını örtmeyenler arasında ise CHP, yüzde 44 ile Türkiye genelinde aldığı oyun çok üstünde bir varlık gösteriyor. Bu küme ikinci aşamada mezhep üzerinden bölünüyor ve başı açık Aleviler arasında CHP’nin oy oranı neredeyse yüzde 80’e geliyor.

Konsolide kitlesi bulunmayan MHP

MHP ise seçmenlerinin en akışkan olduğu parti konumunda.  Etnik olarak Türk dışında bir kimlik ifade edenler arasında MHP oyu 24 bin küsur gözlem içinde 342 adet olarak belirleniyor. Araştırmada  MHP’nin hiçbir zaman bir grupta baskın parti haline gelmediği görülüyor. Çalışma durumunun diğer partilerden farklı olarak ayrıştırıcı olduğu MHP seçmeninde kadınların büyük bir azınlıkta kaldığı görülüyor.

Konda'nın raporunda "MHP’nin kendine tam anlamıyla ait bir seçmen kitlesinin olmadığını, herhangi bir grup içindeki hegemonik parti olmadığı" değerlendirmesine yer veriyor.

En öngörülebilir parti HDP

HDP seçmeni olma ve olmama ekseninde ilk ayrışma etnik kimlik üzerinden yaşanıyor. HDP’liler, Kürt ve Zaza olarak ayrışan grubun yüzde 40’ını oluşturuyor. HDP'nin bir diğer ayrışmayı dindarlık üzerinden yaşadığını ortaya koyan araştırmaya göre  HDP, kendini inançsız olarak tarif eden Türkler ve Araplar arasında yüzde 10’luk bir oranla temsil ediliyor.

Liderlik etkisinin HDP'ye oy veren kesimler arasında geri planda olduğuna dikkat çekilen KONDA raporunda "HDP’li siyasetçilerin de sıkça dile getirdiği üzere, partinin kişilere bağlı değil, bir kadro hareketi olduğu söyleminin seçmen nezdinde de karşılık bulduğunu söylenebilir" değerlendirmesinde yer verildi.

Raporun tam metnini okumak için tıklayınız...