Kan tahlilinde kolesterolü yüksek bulunan herkesin ilaç kullanması gerekmiyor. İlaç kullanmadan da kolesterolü düşürmek mümkün.
Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet gazetesinde yayımlanan yazısında (20.03.09), kolesterol tedavisini anlatıyor. Müftüoğlu’nun yazısı şöyle:
“Kan tahlilinde kolesterolü yüksek bulunan herkese ilaç kullanmak gerekmiyor.
Deneyimli doktorlar bir hastada kolesterol yüksekliği belirlediklerinde ilaç kullanmaya başlamadan önce bir değil, birkaç kez düşünürler. İlaçla tedaviye başlamadan önce sorunun beslenme hatalarından kaynaklanıp kaynaklanmadığını, yaşam tarzında yapılacak değişikliklerle kontrol altına alınıp alınamayacağını araştırırlar. Çoğu hastada kolesterolü azaltılmış düşük yağlı bir beslenme planı (özellikle doymuş yağlarla trans yağların azaltılması) mükemmel sonuçlar veriyor. Zeytinyağına ağırlık vermek, omega-3 yağlarından zengin besinler (balık, ceviz, sebzeler) yemek ve kolesterolü azaltan elma, tam tahıllar (özellikle yulaf kepeği), yeşil yapraklı sebzeler, nar, sarımsak tüketmek ve fitosterollerle zenginleştirilmiş süt ve süt ürünlerini kullanmak da mükemmel faydalar sağlayabiliyor.
Yüksek riskli grupta yer alan bir hastada ise kolesterol sorununu ilaçlarla tedavi etmeye karar vermek kolaydır. Bu grupta daha önce kalp krizi geçirenler, geçici beyin atağı ya da felç sorunu yaşayanlar, kalp damarında kolesterol plaklarına bağlı ileri derecede daralma olanlar ile daha önce stend takılmış ya da bypass ameliyatı uygulanmış kişiler var. Bu gruba ailesinde, birinci derecede akrabaları arasında elli yaş altında kalp krizi geçirenlerin sık olduğu kişileri, iyi kolesterolü az, şişman bireyleri ve belki de diyabetlileri de eklemek gerekiyor. Bu insanlarda kolesterol yüksekliği ile daha agresif bir mücadele gerekiyor.
Deneyimli uzmanlar kolesterol yüksekliğinin kalp damar hastalıkları için tek risk faktörü olmadığını bildiklerinden sigarayı yasaklamayı, alkolü sınırlamayı, kilo kontrolünü sağlamayı, kan şekerini dengelemeyi, kan basıncını ayarlamayı en az ilaç tedavisi kadar ciddiye alırlar. Ayrıca kolesterol dışında kalan diğer risk faktörlerini de dikkatle araştırırlar. Bu risk faktörlerinin içinde tabiî ki genetik miras, kalp ve damarların mevcut durumu da yer alır.
Konunun bir başka boyutu da mutlaka ilaç kullanmanız gerektiğinde bu ilaçların zannedildiği kadar ciddi yan etkilerinin olmadığıdır. Statinlerin karaciğer ve kas zararları umulduğu kadar sık görülmez. Saç dökülmesinden cinsel güç azalmasına, reflüden kabızlığa, yorgunluktan baş dönmesine kadar kolesterol ilaçlarına bağlanan yan etkilerinin çoğu da şehir efsanelerinden ibaret gibi görünüyor.
Bütün ilaçlarda olduğu gibi kolesterol ilaçlarını kullanma söz konusu olduğunda da ilgili bir doktor ve ilgili bir hastanın şart olduğunu da unutmayın.
Folik asit her yaşta lazım
Folik asit hücre olgunlaşması, bölünmesi, gelişmesi, DNA’nın yapısının korunması ve kansızlığın önlenmesinde, belleğin korunması, çocukların gelişip büyümesi, yaşlılığın geciktirilmesinde çok önemli görevler üstlenen bir vitamindir. Bu vitamin en çok kuru fasulye, mercimek, bezelye, tam buğday unu ile ıspanak, semizotu, roka ve cevizde bulunuyor. Yumurta, süt, elma, portakal, lahana, karnabahar, domates ve havuçta da folik asit var. Folik asit özellikle hamilelik öncesi ve hamileliğin ilk döneminde son derece önemli bir vitamin. Bu dönemde vücuduna yeteri kadar folik asit depolayan annelerde doğumsal kusurlu çocuk doğurma ihtimali azalıyor.”