T24 - Radikal gazetesi yazarı Eyüp Can, 1980 yılında yaklaşık 57 kişinin ölümüyle sonuçlanan Çorum olaylarını yazdı. Can, "Maraş ve Çorum katliamı ilk kez 12 Eylül soruşturmasının kapsamına girdi. Bakalım yıllar sonra gerçek katilleri bizler de tanıyabilecek miyiz?" dedi.
Can'ın Radikal'deki "Kocamı tanıyamdım katilleri iyi tanıyorum" başlığıyla yayımlanan (29 Aralık 2011) yazısı şöyle:
12 Eylül Askeri Darbesi’nin eli kulağında.
Milliyetçi hareketin önde gelen isimlerinden Gün Sazak, 27 Mayıs’ta Ankara’da kanlı bir saldırıya uğruyor.
Sazak’ın ‘Devrimci Sol ‘ örgütü tarafından öldürülmesi, sağ-sol çatışmasını iyice körüklüyor.
Özellikle Çorum’da.
“Askeri müdahaleye 1 yıl öncesinden karar verdik” diyen zamanın Genelkurmay Başkanı Kenan Evren’in öngörüsüne uygun bir biçimde Çorum’dan birbiri ardına saldırı haberleri geliyor.
Maraş’tan sonra bu kez de Çorum’da Alevi köyleri bir bir yakılıyor.
Anadolu’da Alevi Katliamı’nın yazarı Sadık Eral adeta etnik bir temizliğe dönüşen Çorum katliamını tanıklardan hareketle şöyle anlatıyor: “Kızılkaya Köyü Alevidir. Çorum katliamının acılı haberini radyoda duyarlar. Çorum’dan gelen komşularından öğrenirler. Çorum’da yakınları bulunmaktadır. Yakınlarının durumunu öğrenmek için Çorum’a gidenlerin yolu kesilir, rehin alınırlar. Bir daha da haber alınamaz. Köyün her evinde ağıt ve gözyaşları dinmiyor. Ama kayıplarını arayamıyorlardı. Çünkü yollar işgal altında. Jandarmaya başvururlar. Köylülerin yanına 10 kadar jandarma verilir, tarlalarda ölülerini aramaya çıkarlar.”
Karşılaştıkları durum şöyle: “Mercimek tarlasına geldiklerinde tüyler ürpertici bir durumla karşılaşırlar. Paçacı’lara (Ali PAÇACI) ait traktör yarı yanmış vaziyette orada bulunmaktadır. Traktörün tekerleklerinden bir kısmı yanmış, yakıt deposu patlamış, arka göbek toprağa oturmuştur. Traktör ve toprak arasında yarı yanmış durumda baba Ali PAÇACI’nın cesediyle karşılaşırlar. Cesedin birçok yerinde kesici aletlerle meydana gelmiş yaralar mevcuttur. Özellikle boyun arka kısmında bulunan, boyuna yarı yarıya indirilmiş bir darbe kafayı öne düşürmüştür. Oğlu Veysel’in de işkence edilerek öldürülmüş cesedi bulunur.
Arpa tarlası içinde başka bir ceset daha bulunur. Çorum’un birinci olayından beri kayıp olan Yoğunpelit Köyü’nden Musa KİREÇLİ’nin her tarafına kurt düşmüş ve kokuşmuş cesedi bulunur. Yaydığı Köprüsü civarında şoför Ali GÜNDOĞDU ile tarla sahibi Rıza AYVAZ’ın kolları kesilmiş, kafa derisi yüzülmüş cesetleri ile; Salman adlı bir kişinin başı kesilerek öldürülmüş cesedi; Ali TEKEL’in bacanağı Selman ESER’in kafası kesilmiş, ayaklarından asılmış cesedini bulurlar...”
Bir başka tanık Hatice Kaltakçı anlatıyor: “Kalabalık bir grup evimin önüne geldi. Kocamı alıp götürdüler, önce bir bakkala, sonra bir kahveye soktular. Başına bir torba geçirip önlerine kattılar. Sopalarla vurdukça düşüyordu. Ben korktum, bayıldım. Böyle devam edip şehir dışına kadar gitmişler, hapishanenin arkasına çıkınca orada ölmüş, otların içine atmışlar. Kocamı beş gün aradım. Hastane morguna getirmişler, tanıyamadım. Tanınacak hal koymamışlardı ki. Ama katilleri iyi tanıyorum…’
Kim mi yüzlerce insanın ölümüne, on binlercesinin göç etmesine yol açan katiller?
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı dün, 12 Eylül askeri darbesine ilişkin olarak sürdürdüğü soruşturma kapsamında, 1980’deki Çorum olayları sırasında Valilik görevinde bulunan Rafet Üçelli’nin talimatla ‘’tanık’’ olarak ifadesine başvurdu. Üçelli’nin yıllar sonra anlattıkları çarpıcı.
Perde açıldı…
Maraş ve Çorum katliamı ilk kez 12 Eylül soruşturmasının kapsamına girdi. Bakalım yıllar sonra gerçek katilleri bizler de tanıyabilecek miyiz?