Bensiyon Pinto, yeni yayımlanan kitabında, yakın tarihimizde meydana gelen pek çok trajedinin, Müslüman bir ülkede yaşayan bir Yahudi’nin zihninde bıraktığı derin izleri seriyor gözler önüne.
1934’te Trakya’dan Yahudilerin sürülmesi de var bunun içerisinde, 6-7 Eylül de. Ancak, en çarpıcı olan Pinto’nun, II. Dünya Savaşı’nda yaşanan Yahudi soykırımı için söylediği şu söz olsa gerek: "Soykırımın suçlusu bütün Avrupa’dır."
"Tzipi Livni, İsrail Dışişleri Bakanı da çok etkileyici, çok bilgili, az konuşan, gözleriyle karar veren bir kadındır. Türkiye sevgisi ve hayranlığı çok büyüktür. Sayın Abdullah Gül’le çok iyi anlaşmışlardır ve her ikisini de bunu sıcak bir dille ifade etmiştir. Bu hanımefendiyi tanımam da çok ilginçti. İsrail Başbakanı Ariel Şaron Ankara’ya geldiğinde, Türk Yahudi cemaatini de tanımak istemiş. Bizi Ankara’ya davet ettiler. Türkiye ile ilgili düşüncelerini anlattığında inanamadık. Bize yalan borcu yoktu tabii ama o günlerdeki politikasını düşündüğümde başka şeyler duyacağımı zannediyordum. Tam tersiyle karşılaşmış olmak beni ve arkadaşlarımı şaşırttı. Türkiye’nin Ortadoğu için ne kadar önemli bir ülke olduğuna altını önemle çizdi. Orada da sarışın bir hanım vardı. Hiç konuşmadan duruyordu. Konuşmaların bitmesine yakın bizi yanındakilere tanıştırdı. ’Bu bakanım, bu müsteşarım, bu hanımefendi de iki kuşak politikacıdır. Babası da bakanımdı, Tzipi Livni’ dedi. Şöyle bir süzdün kadını, döndüm, şöyle dedim:
’Kızım sen Eytan’ın kızı mısın?’
’Evet, siz nereden biliyorsunuz’
’Baban benim arkadaşımdı.’ Hikáyemizi anlattım. Ağlamaya başladı. Sonra aramızda bir aile muhabbeti başladı."
İsrail Dışişleri Bakanı’na, "Kızım sen Eytan’ın kızı mısın" diye soran, Türk Yahudi Cemaati’nin Onursal Başkanı Bensiyon Pinto’dan başkası değildir. Pinto, Doğan Kitapçılık tarafından yeni yayımlanan "Anlatmasam Olmazdı, Geniş Toplumda Yahudi Olmak" isimli kitabında, buna benzer pek çok çarpıcı detay anlatıyor. Bu detaylar, Yahudilerin Türkiye’de varolma biçimlerine ışık tuttuğu gibi, karşılaştıkları güçlükleri de seriyor gözler önüne. Bunun içinde 1934 Trakya Olayları da mevcut, 6-7 Eylül’de İstanbul’da yaşanan büyük trajedi de. Hele küçük bir çocuğun, İkinci Dünya Savaşı sırasında, babasının ikinci kez askere alınmasına tanık oluşu var ki, herhalde hiçbir zaman silinmeyecektir zihninden.
(Hürriyet)